15.Bölüm- Korkak Tehlike

69.3K 3.6K 2.4K
                                    

İyi akşamlar VH'ciler,

Öncelikle hepinizden çok özür dilerim. Bazı sorunlarım vardı ve birkaç hafta yazmaya ara vermiştim ama şimdi döndüm ve bir daha gitmeyeceğim. Gelen oylar için çok teşekkürler, lütfen böyle devam edelim :)

Yeni bölüm 400 oy alınca gelecek. Bu sefer sizi bekletmeyeceğim :)

Bu arada bu bölüm benim biricik ponçiğime. Onunla tanışalı çok olmadı ama kalbime derinden işledi. Hep yanımda oldu ve paramponçik olmamı engelledi. Seni çok ama çok seviyorum ponçiğim. Umarım bölümünü seversin, sana Enes'li bir bölümde vericem ama bugünlük affet beni :)

Bölüm Şarkısı: Eminem- Beautiful

Multimedia: Çağın Gürsoy ve Ada Solmaz

"Gece, yalnızlığın üstüne dökülen asfalttır."-Necip Fazıl Kısakürek

15.Bölüm- Korkak Tehlike

Doğru ve yanlış.

Gerçek ve yalan.

Mantık ve duygu.

Hayatta hepsi birbirinden zıt olan ama bir o kadar da birbirlerine bağımlı olan kelimeler. 

Yaşadığımız süre boyunca asla ayırt edemediğimiz sadece zihnimizi karıştıran düşünceler... Yıllardır bu kelimelerin arasında boğulan ben, şu an farklı kelimeler ile nefes alamıyordum. Ne yapacağımı bilemiyor ve buz mavilerine bakarak nefes almanın yolunu arıyordum.

Arzu ve nefretin birbirinden farklı hisleri ile hayata tutunmayı deniyordum.

Kulağıma vuran sıcak nefesten kurtulmayı istiyor ama aynı zamanda hiç bırakmak istemiyordum. Çaresiz bir dilenciye dönüşen ruhumu dizginlemeyi deniyordum. Dudaklar gittikçe çenemden yukarı doğru bir yol alırken hızla inip kalkan göğsümü durdurmaya çalışıyordum. 

Her bir öpüş ile daha da kıvrılan bedenime gittikçe hakim olamazken düşüncelerimin hepsi simsiyah bir bulutun altında kalmış gibi onlara ulaşamıyordum. Ve o anda tek sahip olduğum insana tutunuyordum.

Çağın Gürsoy'a.

"Durman gerek." dedim kısılan sesimi kendine getirmeye çalışırken. 

Küçük ellerimi geniş omuzlarına koydum ve derin bir nefes alıp onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Bu çabalarım hiçbir şekilde karşılık alamazken Çağın gözleri koyulaşmış bir halde bana bakmaya başladı. Ne dediklerini anlayamadığım bu bakışlar midemin kasılmasına neden olmuştu ve ellerimin her geçen an daha da güç kaybetmesini sağlamıştı. 

"Neden?" dedi hırıltılı sesi kulaklarımın dibinde hafifçe yankılanırken.

"Çünkü bu yanlış. Sen ve ben yanlış." 

Sözlerim ile Çağın'ın dudaklarına alaycı bir ifade yerleşti. Beni neredeyse öpecek olan bu dudakların sağladığı hisler ile tekrar gerilirken Çağın'ın kolunu usulca havaya kaldırdım. Bu sefer itiraz etmeyen havası ile bedenimi hapsettiğim tanıdık bedenden kurtarmış olmuştum.

"Biliyor musun Ada?" dedi tezgaha yasladığı bedenini sanki modelmiş havasına sokarken. "Sen korkuyorsun. Hiç hissetmediğin bu duygular yüzünden korkuyorsun."

Gözlerimi üzerine odaklamadan önce derin bir nefes aldım. Gerçekten korkuyor muydum? Neredeyse hiçbir özelliğini bilmediğim bu çekici adamdan korkuyor muydum? Bilmiyordum... Belki de hiçbir şekilde ona cevap veremeyeceğim bu sorudan daha da çok korkuyordum. 

Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now