27.Bölüm- Şimşek

54.1K 2.9K 1K
                                    

İyi akşamlar güzellerim,

Nasılsınız?

Umarım sınavlarınız çok ama çok güzel geçmiştir. Teog'a girmiş tüm güzel okuyucularıma geçmiş olsun diliyorum. Unutmayın küçücük bir sınav sizi hayallerinizden alıkoyamaz.

Yeni bölüm 720 aldığında gelecek, size çok uzun bir bölüm bölüm yazdım.

Bölüm Şarkısı: Dean Lewis - Waves

İyi okumalar güzellerim.

Önceki bölümlerden....

Enes'in ayakkabılarını gözlerimin içine bakarak alevlerle buluşturdu.

Yaptığım hareketin sonuçlarını daha yeni yaşayacağımı anlarken Çağın yanan ayakkabılara gözlerini kilitlemişti. Alevlerin ayakkabıyı yok etmesi Çağın'ın ifadesiz yüzüne bir duygu katmıştı ve sanki bundan zevk alıyor gibiydi. Bakışlarından bedenine doğru gözlerimi çevirirken alevin yarattığı gölgeler etkileyici bedenini bir tablo edası ile kaplamıştı.

En sonunda yarattığı ölümcül sessizlik kulaklarımın içine dolarken adımlarını benden uzaklaştırarak kapının oraya gitti. Etkileyici sırtı onun görebileceğim tek yeri haline gelmişti ve tam kapının kolunu tuttuğu anda yavaşça bana döndü. Gözleri korktuğum gibi soğuk bakmazken daha ürkütücüydü. Sanki bu ifadesizlik bedenimin hatta ruhumun titremesini sağlamıştı.

Kelimeler artık anlamsız kalmıştı ve Çağın Gürsoy'un öfkesi bedenime bir zehir gibi yayılmıştı. Sorunlarımızın çözülmesi artık sadece onun panzehiri ile çözüm bulacak hale gelmişti ama Çağın buna hazır değildi.

Kapıdan çıkmadan önce dudaklarından çıkan son cümle ile ruhumun zehrine zehrini katmıştı.

"Su kadar berrak, ateş kadar yakıcısın Ada Solmaz."

-------------------------------

Yalnızlık.

Yalnızlık, çürümüş ruhların hapsolduğu o kanla kaplı cam fanus.

Yalnızlık, kimsenin içine giremeyeceği kadar yalnız.

Arkadaş edinemeyecek kadar bencil ama ruhsuz bir bedeni kabul edecek kadar cömert.

Peki yalnızlık o kanla kaplı fanusun içine niye beni çekip aldın? 

Yalnızlık, sen niye benim en yakın arkadaşım oldun?

Kimse bana sahip çıkmazken niye sen beni kanatların altına aldın?

Sen yalnızlık... 

Sen yuva olarak bellediğim ama aslında yuvadan çok cehenneme benzeyen o ıssız yerdin. 

Niye sadece seni tatmama izin verdin?

Peki yalnızlık, sana alıştığım anda niye başka duyguların beni kandırmasına izin verdin?

Oysa yalnızlık...

 Sadece senin varlığınla,

 Kaburgalarımın altındaki nabızsız kalbimle senindim.

Şimdi ise kimseye ait değilim.

Yalnızlık, beni yalnız bırakmış.

Ve fanusun içindeki kanlar ile boğulmuştum.

Varoluşun HissiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin