5.Bölüm- Beklenmeyen

81.7K 3.8K 889
                                    


Herkese merhaba,

Nasılsınız güzellerim?

Bölüm Şarkısı: Aurora- Run Away

İyi okumalar...


Tekrar kendime gelebildiğimde Çağın'ın elinde benim telefonumla bana baktığını fark ettim. Genellikle soğuk bir korku veren gözleri bu sefer nedenini anlayamadığım bir anlayışla bakıyordu bana. Sanki neler yaşadığımı gerçekten anlıyor gibiydi. Bana acımıyordu, aklından geçen ve yüzünü bu hale getiren belki de kendisiyle ilgili hoş olmayan anılardı. Ama Çağın Gürsoy buna benzer ne gibi bir şey yaşamış olabilirdi ki? Bu düşünceleri aklımdan sildim.

Benim tekrar kendime geldiğimi ve öylece yığıldığım yerden kalkmaya çalıştığımı anlayınca tüm ifadesini değiştirdi. Doğrulmama yardım etmek için elini uzatmadığı dikkatimden kaçmamıştı. Ama zaten öyle bir jest beklediğim de söylenemezdi. Saniyeler içinde yine eski haline dönmüştü.



"Mesajı da gördüğün halde hiç şüphe kalmamıştır artık aklında. Hatta şimdi elinde böyle bir kanıt da varken neden gidip herkese anlatmıyorsun? Arkadaşlarına okursun mesajı sonra bir güzel eğlenirsiniz."

Bu söylediklerim sanki çok aşırı, çok uç bir şeymiş gibi bana bakıyordu. Sertçe sıktığı çenesinden ve çatık kaşlarından biraz alındığını ve öfkelendiğini anlayabiliyordum. Gerçek şu ki böyle bir şey yapması beni çok şaşırtmazdı. Zaten onu ne kadar tanıyordum ki bir de güvenecektim?



"Elimde böyle bir kanıt olması beni öyle sevindirdi ki anlatamam!" Cümlenin sonlarına doğru yükselen sesi bir süre boş lavaboda yankılandı. Soğuk mavi irisleri şimdi adeta yanıyordu. "Haklı çıkmak beni öylesine mutlu etti!" Sonra bana doğru birkaç adım attı. Sol elini yumruk yapmış, avucundaki telefonumu kıracakmış gibi sıkıyordu.


Geriye gitmeye çalıştım ama gidecek fazla yer yoktu. "Şimdi bana neler döndüğünü anlat." Harika! Şimdi hem gerçek anlamda hem de yan anlamda beni köşeye sıkıştırmıştı.


"Sana anlatmayacağımı söylemiştim. Zaten anlatmama da gerek yok. Sen kendin her şeyi öğreniyorsun zaten." Sesimdeki titremeye engel olamamıştım. Bir elimi yanımdaki duvara yaslayıp destek aldım. Bunu fark edince geri çekildi.


"Neden buna izin veriyorsun Ada?" Kaç kere bana adımla hitap etmişti bilmiyordum ama o anı unutamayacağımı biliyordum. Hesap sorar gibi sert çıkan sesi sanki adımı söylerken yumuşamıştı. Merakla karışık bir üzüntüyle bana hitap eden sesi neredeyse Enes'in ses tonuna benzemişti.


"Ne yapayım peki? İzin vermemek gibi bir seçeneğim mi var?" diye bağırdım sonunda dayanamayarak. Yaşadıklarım zaten yeterince zordu. Bir de elimde olmayan şeyler yüzünden yargılanmaya hiç ihtiyacım yoktu. "Hem sen nereden bileceksin ki? Neler yaşadığımı, ne kadar kaçmak istesem de o eve hapsolduğumu sen nereden bileceksin? Dedektiflik oyunun da bittiğine göre artık burnunu sokma bu meseleye."


"Peki sen benim hakkımda ne biliyorsun ki?"


"Senin kendini beğenmiş, zengin, duygusuz bir insan olduğunu biliyorum. Ve inan bana bunlar daha fazlasını bilmemi gerekli kılmıyor." Bu noktada ikimiz de burnumuzdan soluyor, öfkeyle birbirimize bakıyorduk. İkinci defa bu kadar sinirlenmiştim. İkinci defa kendimi korumak için bu kadar çaba göstermiştim. Ve sinirlenmek, bağırmak uzun zamandır hissetmediğim bir rahatlığı da beraberinde getiriyordu.


Varoluşun HissiWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu