37.Bölüm- Håper.

32.6K 2.1K 1.1K
                                    

İyi akşamlar güzellerim,

Nasılsınız?

Öncelikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

O zaman ne diyoruz?

Ne mutlu ki türküm ben! Kırmızının bana verdiği aşkla vatan yücedir, şehitler yücedir, Türk kanı yücedir, Cumhuriyet yücedir! Ne Mutlu Türküm Diyene !

Yeni bölüm 730 oy aldığında gelecek. Bir yıldıza basıp emeklerimin karşılığını vermekten lütfen çekinmeyin güzellerim!

Bölüm Şarkısı: Imagine Dragons-Whatever It Takes

İyi okumalar.


37.BÖLÜM- Håper.

(Norveççe'de umut demektir.)

Aşınmış camların ardında, 

Gürleyen çağınların arasındaydı küçük çocuk.

Sessizce hayattan kaçıyordu.

Kimsenin ona ulaşamayacağı buzdan gözlerinin ardından öylece etrafa bakıyordu. Bir amacı olmadan öylece duruyordu saatlerce. Yağan yağmurların tıkırtısını kulaklarına doluyor, hissetmediği huzur sanki oradaymışçasına arıyordu. Bu arayışlarının arasında ise buz bakışlar onu görüyordu. 

Bakışlarıyla hatta varlığıyla yetimhanedeki herkesi korkutsa da o adam peşindeydi. Bedenine oturan siyah takım elbisesi ve beyaz gömleğiyle arabasının önünde duran adam günlerdir onu bekliyordu. Geçmişinden küçük anılar ile tanıdığı bu adam ona yabancıydı ama onu bekliyordu sanki. 

Bakışları puslu camın ardından durmadan adam ile kesişiyordu. Yine de bu bakışlar daha ileri gitmiyordu çünkü bu hayatta var olan kimse küçük çocuğun yapabileceklerinden emin değildi. Ona küçük çocuk demek bile yanlıştı. Gördüğü, hissettiği, atlattıklarını hayal ettikçe minik bedende yaşayan büyük bir ruhun izlerine sahipti. 

Bakışlar.

Gözlerin sahip olduğu her bir bakış, gerçekleri yansıtırdı. Küçük çocuğunda bakışları onun hayatını anlatıyordu. 

Bir çağın.

Gökyüzünü delip geçen bir çağın.

Etrafındaki her şeyi yakıp yıkabilecek güce sahip.

Şimdi ise usulca bekliyor.

Yelkovan ile akrep hareket ettikçe zamanın yaklaştığını biliyor.

Tik tak.

Zaman gelmek üzere.

Gökyüzünün acı yakarışı son bulmak üzere.

Yetimhanenin gıcırdayan tahta kapılarının ardında saklanan küçük çocuk ilk defa ayağa kalktı. Etrafta ona dönen birkaç korkulu bakış olmasına rağmen bunu önemsemedi. Koskoca yetimhanede onu tek rahatsız eden yeşil gözlü çocuk gelmeden işini halletmeliydi. Bu yüzden harekete geçti.

Neredeyse bir harabeyi andıran duvarların arasında ilerledi ve yağmurun hızla şiddetini gösterdiği bahçeye çıktı. Şemsiye ile onu bekleyen adamı gördüğü anda durmak istese de ıslanarak yürümeye devam etti. Büyüdükçe koyulaşan sarı saçlarının arasından ellerini geçirdi ve uzun boylu adamın tam karşısında durdu. 

Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now