34.Bölüm- Sonsuzluk

40.4K 2.2K 2.7K
                                    

İyi geceler,

Nasılsınız güzellerim?

Ben mükemmelim ama size özür borçluyum. Yaklaşık iki buçuk haftadır Amerika'daydım ve bölüm yazacak vakti hiç ama hiç bulamadım. Bu yüzden lütfen kusura bakmayın. Enerjimi topladım ve çok güzel bir şekilde buraya dönüş yaptım. ( Bu arada instagram'a deli gibi fotoğraf atıyorum, Amerika günlüklerimi görmek isteyenleri instagram'a beklerim.)

Instagram: yagmuryilmazlar

Yeni bölüm 750 oy aldığında gelecek.

Bu uzun bölümü hepinize armağan ediyorum ve gelecek bölüm en çok yorum yapana gelecek!

Bölüm Şarkısı: Shawn Mendes- Imagination 

(Buraya bana ilham verecek şarkı bırakabilir misiniz?)

Multimedya: Çağın Gürsoy!

İyi okumalar güzellerim!


Önceki bölümden...

Ellerim yavaşça ensesinde birleşirken Çağın anında bana karşılık verdi. Birbirimizi içercesine öpüşlerimiz artıyordu ve özlem beni sarhoş ediyordu. O gördüğüm acı dolu korkuyu hatırladıkça daha da sıkı bir şekilde ona bağlanıyordum.

Dolgun dudakları dudaklarımdan tarafında eziliyor ve bir soluk bile almadan birbirimizi keşfediyorduk.

Duramıyorduk.

Durduramıyorduk belki de.

Öylesine bir acı bizi içine hapsetmişti ki, sadece öpüşlerimizin içinde nefes alabiliyorduk. Bu yüzden alabildiğim kadar nefesi içime doldurdum. Akciğerlerim artık patlayacak kadar dolmuştu.

O anda gurur denilen eski bir dost uzak bir diyardan ismimi fısıldıyordu.

Yapma diye haykırıyordu.

Sırlar ve çok ama çok fazla sır var Ada.

Hak etmiyorsun.

Yalanları hak etmiyorsun.

Gittikçe yaklaşan o ses ile ruhumun elinden kontrolü almıştım ve bırakmak istemediğim dudaklardan birden geri çekildim. Karşımda saydam gibi duran gözlere gözlerimi diktim ve sakin olmaya çalıştım.

Buz mavileri hapsolduğu fırtınadan kurtulmuş ve ruhunu göstererek bana bakarken bir adım geriye gittim. Sonra bir adım daha. Gittikçe mesafe açılıyor ve olduğumuz ortamı hatırlıyordum.

İnsanlar. Daha doğrusu heyecan dolu yüzler üzerimizde dururken bir adım daha geriye doğru gittim. Hızla nefes alan göğsüme ve ıslak yaşla kaplı gözlerimi aldırmadım ve yapmam gerekeni yaptım.

Artık önemli değildi dedim kendime.

Yalanlarını söylemiş ve sırlar ile boğmuştu bu adam beni.

Yüzleşmeye ne gerek vardı ki Çağın Gürsoy?

Hayal kırıklığa uğramış bir ruh birkaç kelime ile tamir olamazdı ki... Kelimeler işte o anda benim yerime karar vermişti. Artık hazırdım. Gereken oksijeni içime doldurmuştum ve buzullara bile meydan okuyacak bakışlarım ile son kez ona bakmıştım.

"Hoşçakal Çağın Gürsoy."


34.BÖLÜM- SONSUZLUK

Varoluşun HissiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt