17.Bölüm- Kıskançlık

67K 3.7K 923
                                    

Kim gelmiş?


Tabiki de sizi çok özleyen yazarınız. Nasılsınız Vh'cilerim?


Umarım beni özlemişsinizdir, bu ara tatil planlarım yoğun olduğu için vakit buldukça size bölüm yazıyorum. Lütfen üç hikayem olduğunu unutmayın ve beni anlayışla karşılayın :)


Bu bölüm tatlı abla-kardeş Gamze ve Gizem'e. Kendileri bana çok büyük destek gösteren değerli okuyucularım ve onların biricik yazarcımcım olmaktan gurur duyuyorum. Umarım bölümünüzü seversiniz kuzularım.


Yeni bölüm 515 oy alınca gelecek. Bunu başarabileceğimize inanıyorum, hadi gösterin gücünüzü.


Bölüm Şarkısı : Me Before You - X Ambassadors "Unsteady" (Erich Lee Gravity Remix)

Multimedia: Enes Erdem, Ada Solmaz, Çağın Gürsoy


İyi okumalar minnoşlarım...


Bir şeyler yanlış gidiyordu. 


Belki küçük olabilirdim ama hissediyordum. Ellerimi dayadığım karlar ile kaplı cam nefesim ile buğulanırken hala yolu gözlüyordum. Bana göre çok uzun bir zamandır annemi göremiyordum ve bu kadar saat gelmemesini hala anlayamamıştım. İşte şimdiye kadar çıkmış olması gerekiyordu ve şu an evimizde yemek kokuların yayılmış olması gerekiyordu. 


Peki neden o kokuları duyamıyordum? 


Göğsüm bu soru ile gittikçe daralırken gördüğüm tanıdık sima ile heyecanlandım. Bu düşüncelerimden beni arındırabilecek başka bir insan yolda gözükmüştü ve en sonunda ufak ama güçlü yüreğim rahata kavuşacaktı. Annemin bu saate kadar neden gelmediğini babam bana söyleyecekti.


Heyecanla kapının olduğu tarafa ilerledim ve babamın gelmesini beklemeden hafifçe kapıyı araladım. Gördüğüm sarsak adımlar ve bitik gözler ile ne olduğunu bir türlü anlamazken babama ne olduğunu düşünüyordum. Her zaman canlı duran o güzel gözlerin neden ruhu çekilmiş gibi durduğunu anlamayı deniyordum.


"Babacığım sizi merak ettim." 


Ürkek ama bir o kadar da istekli olan sözlerim ile babamın yitik gözleri bana döndü. İlk defa bana farklı bakan bu bakışlar ile bir adım geri çekilirken kendimi duvara yasladım. Tanıdık babamı görmeyi dileyerek her bir ayrıntısını zihnime kazamayı denedim ama babam bir türlü kendine gelemiyordu. Sakin ama deli bakan gözler ile her bir ayrıntımı inceliyor gibiydi.


"Onun gibi minik bir burnun var."


Bir adım yaklaştı.


"Onun gibi güneşe benzeyen saçların var."


Her geçen an daha da dibime girerken duvara sıkışmış bir halde sakinleşmeyi denedim.

Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now