30) SÜPRİZE HAZIR OL

Start from the beginning
                                    

Cansu ise bir hayli endişeliydi. O endişeli olduğunda sürekli gözleri etrafı tarar bir noktaya odaklanmazdı eğer odaklanırsa akacak olan göz yaşlarının haddi hesabı olmazdı. Ağlamaya hazırdı şu anda ancak ağlarsa benimde ağlayıp susmayacağımı biliyordu o yüzden kendini tutuyordu. Bana gelip sımsıkı sarılıp derin nefesler aldığında gözlerimi kapatmıştım. Şu an yere çöküp ağlamak kaçınılmazdı ama bunu Cansu'ya yapamazdım. Benden ayrıldıktan sonra boğuk bir sesle iyi geceler demiş ve hızlı bir şekilde odasına yönelmişti. Bizlerden birine bir şey olmasına dayanamıyordu. Konu biz olunca bir hayli hassas oluyordu.

"Elif" Beni kendime getiren sesin sahibine eğik olan başımı kaldırdım ve öylece baktım. Ne söylemeliydim ki Yiğit'e? Şu anda sadece susmak ve öylece durmak istiyordum. Kısa bir anlık dalgınlığım bu defa Yiğit'in sesiyle kesilmemişti. Ani bir şekilde ayaklarım yerden kesildiğinde Yiğit'in beni kucakladığını anlamıştım. Ağzımdan kısa bir şaşkınlık nidası dökülürken öylece Yiğit'e bakmaya devam ettim.

"Sanırım odana gidip uyumaya niyetin yok." Dediğinde hala bakmaya devam ettim ardından derin bir nefes aldım ve kollarımı boynuna dolayıp başımı sert göğsüne yasladım. "Yalnız kalmak istemiyorum. Birinin yanımda olduğunu hissetmek istiyorum." Diyerek fısıldamıştım. Yalnız kalınca iyi hissetmeyecektim. Belki de oturup sabaha kadar ağlayacaktım ancak yanımda biri olursa bu şekilde olmayabilirdi. Yiğit başını bana doğru eğmiş ve "Bugün yalnız kalmana izin vermeyecem Elif." Demişti ben ise o sırada kokusunu içine çekmekten başka bir şey yapmıyordum. "Odanı göstermeyecek misin?" Diyerek sorduğunda parmağımla koridorun sonundaki odayı işaret ettim.

Odaya doğru ilerlediğinde sessizliğimi koruyordum. Kısa olan koridoru hızlı adımlarla çabuk sürede kat etmesiyle odaya gelmiştik. Önce beni nazik bir şekilde yatağa bırakmış ve o çok sevdiğim üzerinde kedi patileri olan örtüyle de üzerimi örtmüştü. Bugün uyuyana kadar değil uyuduktan sonra da yalnız kalmak istemiyordum. Kendimi biliyordum böyle zamanlarda bir hayli korkar uykumdan sıçrayarak uyanırdım. Bunun olmasını istemiyordum.

"Gitme Yiğit. Yanımda kal. Varlığını hissetmek istiyorum." Ben fısıltıyla yavaş bir şekilde konuşurken Yiğit bir saniye olsun gözlerini üzerimden ayırmamıştı. Olumlu anlamda başını hareket ettirdikten sonra iki kişilik geniş yatağımda yerini kısa sürede almıştı. Ben normal bir şekilde sırt üstü uzanırken Yiğit sağa dönük dirseğinden destek almış bir şekilde beni izliyordu. Yanımda olması endişelerimden bir nebze de olsa uzaklaşmamı sağlıyordu. Daha çok rahattım işte.

"Gitmeyeceğim Elif, bugün değil hergün yanında olacam. Seni asla yalnız bırakmayacam." O konuşurken ben ona bakmıştım o da bana. Gözlerinden akan samimiyet ve bunun getirdiği doğrulukla içim daha da rahatlıyordu. Bir süre daha birbirimize sessiz bir şekilde bakmıştık sadece baktık. Uykum gelmişti bunu bulanıklaşan görüşümden anlamıştım. Önce aramızdaki mesafeye baktım daha sonra Yiğit'e ardından mesafeyi kapattım ve yavaşça ona yaklaştım. Onun bana bir sözü vardı ve ben yapmazsam o yapmazdı bunu biliyordum o yüzden ben yapmıştım. Yiğit ona alan yaklaşımı fark ettiğinde ise soru sorarcasına konuşmuştu. "Sarılıyorum o halde?" Dediğinde göğsüne yerleştirdiğim başım yeterli bir cevap olmuştu eminim. Çünkü kısa sürede güçlü kolları üzerimde hissetmiştim. Sonrasında ise varlığının verdiği huzurla gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.

Gözlerimi tanıdık olan kokunun burnuma hucüm etmesiyle tam olmasada aralamıştım. Gözleri üzerimde olan Yiğit'i gördüğümde mırıldanarak "Günaydın" demiş ve gülümsemiştim. Aynısını o da yapmıştı ben normal gülümsemeye devam ederken aklıma saat gelince aniden yerimden doğruldum ve "Saat kaç?" Diyerek sordum. Yüzünde en ufak bir mimik oynamadan rahat bir şekilde "10:30" demişti.

Benim UğrumaWhere stories live. Discover now