28) YETERLİ BİR SEBEP

En başından başla
                                    

"Korkma Elifim. Bak ben burdayım."

Kimdi acaba? Melodi gibi kulaklarıma çarpan ses çok geçmeden beynimi yokluyordu. Beynimde ne halt ediyordu bilmiyorum ancak kalbime iyi geliyordu. Lütfen susmasın ve konuşmaya devam etsin. Artık kulaklarımda değil bedenim bu sese ihtiyaç duyuyordu. Kime ait olduğunu bilmediğim ses bu kadar iyi gelebiliyordu.

"Daha ne kadar öylece kalacaksın? Seni çok özledim. Hepimiz bize dönmeni bekliyoruz."

Nasıl dönecektim? Bunu bende kendime çok sordum ancak çıkış yok. İnceden bir sızı bedenimi ele geçirirken ben 'Çıkış yok!' Diye bağırmak istiyorum. Yoktu. Kabullenmiştim artık. Öylece bir başıma kalacaktım.

"Gözlerini açınca ne gibi zorluklarla karşılaşacağından korkuyorsan eğer korkma. Yalnız değilsin. Bu dev seninle. Seni her zaman koruyacak. Ama lütfen bize dön."

Yalvarırcasına gelen ses kulaklarıma dokunurken kalbim atış hızını arttırmıştı. Kulaklarıma gelen en ufak ses dalgası bedenimi harekete geçiriyordu adeta. Her şey tamdı. Felç geçiren bedenim gitmiş aksine yeni can bulmuş bir beden gelmişti. Çok rahat hareket edebiliyordum. Tek bir şey dışında. Göz kapaklarım hala cansızdı. Gözlerim kapalıydı. Açmaya çalışıyordum olmuyordu. Büyük bir gayret göstermeye başlamıştım artık. Ancak olmuyordu. Göz kapaklarını kaldırmak bu kadar zor muydu gerçekten? Sakinliğimden ödün vermek istemiyordum. Telaşa kapılıp iyi olanı de kötü etkilemek istemiyordum. Sadece bekleyecektim. Bekledim. Aniden geldi o ses. Öyle bir geldi ki kulaklarıma çarptığı an beynimde yankı yaptı. Art arda o sesi duyar gibi oldum ve bu birçok şeyi değiştirdi.

"Seni seviyorum."

Dakikalardır haraket ettiremediğim göz kapaklarım kıpırdamaya başlamıştı. Biraz daha gayret gerekiyordu. Yapacaktım o zaman. Yaptım. Yavaş yavaş gözlerimi açmış şiddetli sayılacak derecede beyaz ışıkla karşılaşmıştım. Tekrar kapatmıştım bir süre bekledim. Birkaç defa aynısını tekrarladıktan sonra gözlerim alışmaya başlamıştı. Bu defa da beynim uyuşmaya başlamıştı sanki. Kendime gelme çabalarındayken hareketlenmeler arttı ve önümde biri belirdi.

"Elif! Sonunda."

Yiğit. Derin bir nefes alıp vermiştim. Buradaydı. Hafif bir şekilde gülümsemiştim.

"Hemen doktoru çağırayım bekle güzelim." Demiş ve koşar adımlarla odadan çıkmıştı. Hala üzerimden gitmeyen ağırlık bana baskı uyguluyor bir şekilde beni güçsüz kılıyordu. Gözlerimi kapattım ve önüme gelen ilk görüntüyle gözlerimi hiç beklemeden açtım.

Geri döndüm...

Kalp atışım bir biri ardından hızını artırırken etrafıma bakınmaya başlamıştım. O sırada kapı açılmış ve Yiğit yanında da doktor olduğuna emin olduğum kişiyle odaya girmiş ve yanıma ilerlemeye başlamışlardı. Yüzünde geniş bir gülümsemeyle konuşmaya başlayan doktora odaklandık.

"Geçmiş olsun Elif Hanım. Şanslısınız ki daha uzun süre uyku halinda kalmadınız. Vücudunuz yorgun ve şu anda konuşabilecek gücünüz yok bu durumların olması normal geçecektir. Ancak bir süre daha misafirimiz olacaksınız."

Ben duyduklarımı başımla onaylamıştım. Yiğit ise "Neden kalması gerekiyor?" Diye sormuştu. Doktor bey ise anlayışlı bir şekilde gülümsemiş ve "Bir hafta uyku halinde kaldı biz uyku halindeyken gereken testleri yaptık ancak uyandıktan sonra da yapmamızda fayda var elbette." Demişti. Yiğit sıcak bir şekilde gülümsemiş anladığını söylemişti.

Doktor bey odadan çıkmıştı bense konuşamıyordum öylece mecburi sessizliğimi korurken Yiğit konuşmuştu. "Bedenin şoka girmişti Elif. Neredeyse bir haftadır uyku halindeydin. Bizleri çok korkuttun. Annen ve babanda geldiler." Dedikten sonra konuşmaya ara vermişti.

Benim UğrumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin