32.Bölüm- İntikam.

Start from the beginning
                                    

Soğuk havayı umursamayıp içime doğru çekiyordum ve topukluların ayağımı acıtmaya başladığını fark ettim. Ellerim direk ayak bileklerime gidip ayakkabılardan kurtuldu ve soğuğu daha fazla hissetmeme rağmen sesimi çıkarmadım.

Naz'ın bu ayakkabıyı ne kadar severek bana verdiğini bilmesem de ona bir çift borçlanma pahasına çöp konteynırının yanına salladım. Öfkem hala azalmayıp sadece çoğalıyor ve küçüklüğünde kimsesiz kalan o zavallı kız çocuğu gibi hissediyordum.

Annem beni bırakıp cennet denilen yere gideli 4 ay geçmişti.

Yalnızlık denilen o kelimenin ne kadar ağır olduğunu anlamaya başlamıştım ve bu kelimeden kurtulmak için hiçbir çözüm bulamıyordum. Artık sevgi denen o kelimenin anlamını unutmuş ve evi paylaştığım o canavara mahkum olmuştum.

Belki beni tekrar sever diye ona baba bile demiştim ama ruhuma ve bedenime sadece vurmuştu.

Artık ona eskiden söylediğim o özel kelimeyi bile söyleyemiyordum. O benim babam bile değildi.

Vurduğu her darbe baba kelimesi ile daha da çoğalıyor ve bana karşı söylediği hakaretler ağırlaşıyordu. Gözlerimden akan yaşlar artık daha fazla akamayacakmış gibi tükenmeye başlamıştı. Kaburgalarımdaki acılar, patlayan küçük dudağım hepsi bana fazla geliyordu.

Yine de elimden bir şey gelemezdi.

Baba dediğim bu canavar ile sonsuzluğa mahkum edilmiştim.

Her an geleceğini bilerek bedenimi saklayacak yeni bir ortam aramaya başladım. En son dolabımı paramparça ettiği için oraya giremiyordum ve başka bir güvenli yere sahip değildim. Ağrıyan bacağımla sekerek yeni bir yer bulma amacıyla evde ilerledim.

Hava kararmaya yüz tutmuş ve dolunay camların arasından evi aydınlatmaya başlamıştı. Geç kalmıştım, bedenim acılardan dolayı uzun bir uykuya ihtiyaç duymuştu ve bu yüzden sarsakça hareketler ile plan yapmayı deniyordum. 

Artık karanlıktan korkmayıp asıl canavardan korkarak evi adımlarken kapıdan tıkırtılar gelmeye başlamıştı bile. 

Kokusu ondan önce bedenimi bulmuş ve tir tir titremeye başlamıştım. Alkol ve sigaranın o iğrenç bileşeni. Saklanacak yer bulamadığım gibi ortada kalmıştım ve koku artık daha yakınımdaydı.

Bir adım.

İki adım.

Ve bana uzanması çok kolay olmuştu.

Gerisi ise alışmaya başladığım bir rutinin başlangıcıydı.

Her zamanki gibi önce saçımdan sürüklemişti.

Limon sarısı saçlarımın çoğu yerde yerini almıştı. 

Yere düştüğüm anda küçük ve bir o kadar da çatlak kaburgalarıma darbesini indirmişti.

Bu yeterli gelmediği anda bedenimi sürükleyerek havaya kaldırmıştı.

Anneme benzettiği yüzümü avuçlarından birine almış ve diğer eliyle tokadı yüzüme sallamıştı.

O hıncını alıp işini bitirdiği anda geriye çok bir şey kalmamıştı. 

Patlayan dudaklar.

Moraran bir çene.

Ve küçük bir kız çocuğun kırık kalbi.

Geride kalan artıklar sadece bu kadardı.

Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now