43. Bölüm

468 28 23
                                    

Sehun sabah kalktığında dün gece olanları hatırlayana kadar boş boş bakındı etrafa. Anca birkaç dakika sonra olanları idrak ettiğinde yüzünde tek bir ifade bile kalmadı. Baekhyun ile henüz ayrılmışlardı ve Kai ile yatmıştı. Yanlış bir şey olduğunun farkındaydı fakat zevk almaya ihtiyacı vardı.

Eve gitmiş olsaydı eğer -Baekhyun için- kesinlikle onunla bir şey yaşayamadan üyelerin özlem gidermesine maruz kalacaktı.

Sehun daha fazla düşünmek istemeyip yataktan kalktı. Kai hala dünkü çıplaklığıyla uyuyordu. Onu uyandırmadan önce banyoya girme fikri daha cazip geldiğinden direk yatağın karşısındaki kapıdan banyoya daldı. Üstüne kapıyı her ihtimale karşı kilitleyip kendini suyun altına attı.

Su onun her yerini ıslatırken Sehun keyfini çıkardı. Oldukça yorgundu. Dinlenmeye çok ihtiyacı vardı fakat bu dinlenme düşüncesini şirkete sunarsa azar işiteceğinden emindi. Sessizce yıkandıktan sonra beyaz dolaptan iki tane havlu çıkarıp, büyük olanını beline sardı. Diğer küçük olanla da saçlarını gelişi güzel kurulayıp kirlilerin konduğu kutuya gelişi güzel fırlattı.

Odaya geri döndüğünde Kai telefonla oynuyordu. "Kalkıp yıkan sen de. Şirkete gitmemiz lazım." Sehun yerde duran kıyafetleri üstüne geçirdi. "Önce yurda gider üstümüzü değiştiririz. Kıyafetlerimiz çok temiz değiller." Kai yataktan kalkarken söyledi. Şuan eve gitmeyi kesinlikle istemiyordum.

Kai de çok uzatmadam yıkanıp çıktıktan sonra ikili otelden olabildikleri kadar hızlı ayrıldılar. Şirkete çok geç kalmamaları gerekiyordu. Ve daha gitmeleri gereken bir yurt vardı.

***

Yurdun kapısından girdiklerinde herkes koşuşturma halindeydi. Aslında alışıklardı bu duruma. Sehun hızlıca odasına ilerlemeye başladığında tek duası Baekhyun'un orda olmamasıydı. Fakat tanrı yine Sehun'u ve dualarını es geçmişti.

Odaya daldığında üstünü değiştiren bir Baekhyun ile karşılaştı. Gözleri şiş ve aşırı kızarıktı. Saçları dağınıklıkta yeni bir seviyeye çıkmıştı. Gözleri ise her zamanki gibi parlıyordu fakat akan yaşlar yanlış giden bir şeyler olduğunu gösteriyordu.

"Sehun." Baekhyun mırıldandı. Akan yaşlar hızlandığında Sehun hızlı olması gerektiğini aklında vurgularken hızlıca dolaba ilerleyip Baekhyun'u es geçti.

"Konuşmamız gerekiyor Sehun!" Baekhyun adeta çığlık attığında Sehun yüzünü buruşturdu. Kaşlarını çatıp bakışlarını Baekhyun'un bakışlarıyla buluşturduğunda onun da kaşlarının çatılmış olduğunu gördü.

"Neden ayrıldın Sehun? Ne oldu da ayrıldın? Kai yüzünden mi ha? O mu ayarttı seni?" Baekhyun avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Sehun o an onu haklı buldu. Ne olmuştu da ayrılmıştı? Sırf yoğun olan programları yüzünden mi? Saçma.

"Konusmayı düşünmüyor musun Sehun? Ne oldu dilini mi yuttun? Neden dün hiçbir aramamı ve mesajımı cevaplamadın? Çok mu meşguldün? Neden ayrıldın Sehun? Ne yaptım ben sana?" Baekhyun üst üste sorular yağdırıyor aynı anda da şiddetlenen ağlamasını kontrol altına almaya çalışıyordu.

Aşırı yüksek sesten dolayı diğer üyeler de sessizce onları izliyordu kapıdan. Fark edilmediklerini düşünerek. "Neden sorguluyorsun Baekhyun?" Sehun ifadesiz kalmaya zorladı kendini. Hatasını kabullenmek istiyordu. Özür dilemek istiyordu ama gururu onun peşini bırakmamak için direniyordu.

"Neden mi sorguluyorum?" Baekhyun şiddetli bir kahkaha attığında hepsi irkildi. Aniden ağlaması durmuş histerik kahkahalar atıyordu. "Sen şuan ciddi misin Sehun?" Baekhyun delirdiğini düşünüyordu.

사랑해 (SEBAEK FanFic)Where stories live. Discover now