25) CİDDİ Mİ DEĞİL Mİ ?

Start from the beginning
                                    

Gecenin bu saatinde kim arayabilir ki diye düşündükten sonra sakin bir şekilde "Numarayı göster." Demiştim. Belki tanıdık gelebilir diye düşünmekten bir şey kaybetmezdim. Numara tanıdık değildi. Ciddi bir ses tonuyla "Tanımıyorum." Dediğim an Mete telefonu açmış ve sert bir şekilde "Alo" diyerek yanıtlamıştı.

Kısa bir süre Hoca Bey'e baktığımda Mete'ye odaklanmıştı. Bende Mete'ye tekrardan baktığımda ise bir an tepkisiz kaldı ve sinirli bir şekilde "Al işte! Ses vermeden kapattı." Sinirlenmişti belli ki ama sakin olmalıydı bu tek benim başıma gelen bir olay değildi. Herkes birileri tarafından telefonda rahatsız edilebiliyordu.

"Sakin ol Mete. Eğlence amaçlı yapılmış olabilir." Diyerek sakinleştirmek için bir adım atıyordum ki Yiğitten gelen ses beni durdurdu. Ne zaman yerinden kalktı ve hangi ara telefonuma baktı bilmiyorum ancak kaşlarını çatmış ve gözlerini telefondan ayırmadan "Bir dakika. Seni milletin arayacağı mı tuttu." Millet? Ne ne demek oluyordu ki? Birden çok arayan mı vardı yani? Anlamaz gözlerle Yiğit'e bakarken durumu anlamaya çalışıyordum.

Ne oluyordu böyle? Mete de ne olduğunu çözmek adına olduğunu anladığım sorusunu sormuştu. "Bu ne demek oluyor?" Sesi katı ve ne olduğunu anlamaya çalıştığı için bir hayli meraklıydı. Yiğit ise şaşkın yüz ifadesiyle Mete'ye doğru bir adım attı ve telefonumu uzatarak "Abi şuna bir bak. Üst üste farklı numaralar aramış." Ben olayları anlamaz bir halde gözlerim ikisi arasında boş bir şekilde volta atarken düşünmeye başladım. O kadar kişi aradı ben nasıl hissedemedim. Gerçekten bazen çok ahmak bir insan olabiliyordum.

Mete telefonu Yiğitten almıştı ve sessiz küfürler savurarak her numarayı tekrardan aramaya başlamıştı. Bunu yaparken odada volta atıyor ve ortamı daha da geriyordu. Gerçi en fazla bu kadar gergin olabilirdi. Sessizlik hakim olmuştu Mete'nin normalde duyamayacağım küfürleri kulağıma geliyordu. Yiğit ise kaşlarını çatmış Mete'ye odaklanmıştı. Numaralardan birinin cevaplamasını bekliyor gibi bir hali vardı. Sonuç arayan numaraların hiçbiri cevap vermemişti ve dahası hatlar kapalıydı.

Bu numaralar ne anlama geliyordu? Hiçbir şey anlayamıyordum. Tek bildiğim eğlence amaçlı olmadığıydı. Eğlenmek için on küsür numara bir anda beni arıyor olması normal değildi ama iyi düşünmek istiyordum. Kötü ne olabilirdi ki öyle değil mi?

Düşüncelerden ayrılmamı sağlayan kişi Yiğitti. O da iri cüssesiyle üstüme doğru eğilmiş ve tüm ışığımı yok etmişti. Arkadan bağlı olan ellerimi çözmeye başlamıştı. Sahi ne halde olduğumu unutmuştum ben. Ellerimden sonra diz çöküp ayak bileklerimdeki ipleri de çözünce artık serbest kalmıştım. Dalgın halimi görmüş olmalı ki "Hemen yelkenleri suya indirme Elif eğlenmek isteyen insan sayısı fazlaymış demek ki." Demişti. Sadece gülümsemiş ve hafif bir şekilde tamam anlamında başımı hareket ettirmiştim. Ancak bunun sadece beni iyi hissettirmek için söylendiğini de biliyordum.

Kısa bir süre geçmiş ve Mete sakinleşmişti. Bu süre zarfında başka arayan da olmamıştı. Bunun etkisi büyük olmalıydı. Yiğit ise yorgun olmalıydı ve bunu kızaran gözlerinden anlamamak mümkün değildi. Sanırım bende yorulmuştum.

Dikkatleri üzerine çekmek isteyen Mete ellerini birbirine çarpmış ve "Bol ilk yardımlı günün sonuna geldik. Şimdi uyusak iyi olacak." Demişti. Sahi Mete bir dolu ayakta kalmıştı. Kahretsin dinlenmesi gerekiyordu. Ayağa kalkmıştım ve Mete'ye doğru ilerlemeye başlamıştım. Yine ayaklanmıştı oturması mümkün değilmiş gibi davranıyordu. Ne vardı yani otursaydı. Bir iki adım atmasıyla dip dibe gelmiştik haliyle.

Ellerini omuzlarıma yerleştirmişti ve "Endişelenme ve sadece dinlen Elif." Dedikten sonra işaret parmağıyla burnumun ucuna minik bir dokunuş yapmıştı. Ben bu hareketine gülümserken o da aynı şekilde gülümsemiş ve göz kırpmıştı. Ardından iyi geceler diyerek odadan çıkmıştı. Buradaki iyi geceler tek bana değildi sesindeki imadan Yiğit'e de söylediğini anlayabiliyordum. Sadece gülümsemiştim. Ben ayakta öylece dururken bu defa da Yiğit ayaklanmıştı.

"Sende baya yoruldun hadi benim odamda kal?" Ne demek benim odamda kal. Peki ya o nerede kalacaktı. Misafir olan bendim halbuki. "Bu nasıl olur ben burada kalabilirim. Sen odana git lütfen." Demiştim ve onaylaması için beklentiyle baktım. O ise kararlı bir ses tonu ile "Bak güzelim şimdi benim odama gidiyor ve keyfine bakıyorsun." İnkar etmek için ağzımı açıyordum ki "Hadi Elif yorgunsun zaten gidip dinlen." Sanki kendisi değildi. Gözlerimi devirmek istemiş olsamda bunu yapmamıştım. Yorgundu ve onu uğraştırmak istemiyordum. O yüzden uysal bir şekilde "Peki tamam" demiştim ve sıcak bir şekilde gülümsedikten sonra odaya yöneldim.

METE YILMAZ dan devam

Yorgunluk ve sırtımdan gelen müthiş bir sızıyla pek güzel uyuduğum söylenemezdi. En fenası ise bu herifin odası ne çok güneş alıyordu lan. Henüz saat kaçtı da şuan güneş gözlerimi delecek gibi odaya giriyordu. Odadan çıkıp saçlarımı karıştıp yüzümü acıyla buruşturarak salona yönelmiştim. Girdiğimde ise dün ki haliyle olduğu yerde uyumuş Yiğit'i görmeyi düşünmüyor değildim. Hiç mi değişmez bir insan? Kesinlikle olduğu gibi atmıştır kendini koltuğa. Üşenmek onun işiydi. Gerçi evi de temizdi bu ise beni hayrete düşüren bir durumdu.

Elif'den de ses gelmiyordu. Anlaşılan o da uyuyordu. Hazır ikisi uyurken Serkan'ı arayıp bilgi almak için aramaya başladım. Telefon ilk çalışta açılsın beklemiyordum. Yorgun bir ses tonu kulaklarımı doldurdu. Uyuyor muydu yoksa pek anlamasamda " Alo Mete bir sorun mu var bu saatte?." Ulan saat kaç ki? Saate bakmak için telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Siktir! 05:48 ne demekti? Ulan bu herifin odası niye bu kadar güneş alıyordu? Daha fazla Serkan'ı bekletmek istemediğim için konuşmaya başladım.

"Kara Sinan'ı ne yaptınız?" Derin bir iç çekiş geldi ve "Sorma abi operasyonda her şey iyi güzel iken adamlarından biri kendi içinde köstebekmiş saatlerdir onu arıyoruz. Başka bir çeteyi de çökeltmemiz an meselesi. Tabi Sinan bizi hala uğraştırıyor. Hala cevaplanmamış sorular var ama cevap gelmesi yakındır. Saatlerdir o sorgu senin bu sorgu benim diye pert bir hale geldik. Çetenin sonu gelmiyor." Bu iyi bir şeydi. Sevinmiştim. Ama Sinan benim elimde olmalı ve ona sorguyu ben yapmalıydım. Lanet olası durumum buna el vermiyordu ki. Derin bir nefes aldım.

"Aferim Serkan iyi gidiyorsunuz. Yoruldunuz ama değiyor. Beni olası durumlarda haberdar et." Orada olamıyordum ama haberim olmalıydı. "Tamamdır abi. Ama sende bir haller var. Sesin sıkıntılı geliyor." Yanımda kısa süredir bulunan Serkan dahi nasıl olduğumu hemen anlayabiliyordu. İyi bir halt mıydı emin değildim. "Var oğlum var. Şimdi senden bir konuda yardım isteyeceğim. Sana bir hatta birden fazla telefon numarası verecem ve bana ne bulabiliyorsan bulup söylemen gerekiyor. Tamam mı koçum?" Bu işi en iyi yapsa yapsa Serkan yapardı.

"Tamam olmuş bil. Sen bana numaraları gönder. Sahi hayırdır abi ne ayak bu numaralar?" Şimdi detayına nasıl ineyim kardeşim sorarım sana. "Yok kardeşim ben daha sonra anlatırım. Kolay gelsin." Demiş ve Serkandan gelen onaylayan cevabı alınca telefonu kapatmıştım. Derin bir nefes aldım ve karşımdaki pencereden dışarıya bakmaya başladım. Öylece bakıyordum ki "Bu konuda bu kadar derine inmendeki sebep ne Mete?" Diyen Yiğit'e koca bir siktir çektim. Ne vardı da bunun yanında konuştum sanki ben?

"Önlem amaçlı önemli bir konu sayılmaz." Derken sesimden bir şeyler belli etmemiş olmam beni rahatlatmıştı. İnanmayan gözlerle bana bakan Yiğit "Önemli bir mesele olmasaydı bu kadar işleme başvurmazdın sen." Her haltı da biliyor olması sabrımı sınamıyor değildi. "Önemli değil dedim!" Dişlerimin arasından konuşmuştum. Lanet olası Yiğit ise yine beni tanıdığını kanıtlamıştı.

"Eğer bu kadar sert tepki vermiş olmasaydın sana inanabilirdim." Biliyordu tabi çabuk sinirlendiğimi açık oynuyordu lanet olası. Ben henüz bir cevap vermeden tekrar konuştu. "Bak Mete sorun neyse söyle sen her daim Elif'in yanında olmuyorsun ama ben okulda ona yakın bir konumdayım. Ne varsa söyle ki olası bir durumda hazırlıksız yakalanmayayım. Önlem amaçlı da olsa bana söyle ki bu defa eski Yiğit olmadığımı sana kanıtlayabileyim."

Ulan herifin yüzünden, gözlerinden ve sesinden değiştiğini ve olgunlaştığını anlamak zor değildi. Hala ona karşı şüphelerim devam ediyor olsa bile durumlardan haberdar etmem iyi olabilirdi. Söylediklerinde ne yazık ki haklıydı. En azından Elif ona koşulsuz güveniyordu. Bu bile bir sebepti benim için ve hatta Elif sayesinde bu ördüğüm ama her defasında yıkılan duvarı da kökünden yıkabilirdim.

Tekrar özür dilerim...🖤

Benim UğrumaWhere stories live. Discover now