Bölüm 16

139K 5.6K 527
                                    


Bedirhan bir sabaha daha durmadan ısrarla çalan telefonuyla uyanmıştı. Telefon o kadar ısrarla çalıyordu ki birine bir şey mi oldu diye paniklemişti. Ama Allah'tan kötü bir şey olmamıştı. Ahmet babası sabahın köründe arayıp bugün alışverişe gitmelerini söylemişti. Bu iş uzamadan düğünü bir, iki haftaya yapacaklardı. Bunun üzerine hızla hazırlanıp Ahmet babasına gitmişti. Orada beraber kahvaltı yapmış bir de eksikler üzerine konuşmuşlardı. Yaşlı adam Yaren'in sessizliğinden dolayı Filiz'i de aramış ve çağırmıştı ona yardım etmesi için.

Ortalığı toparladıktan sonra Yaren üzerini giyinip hazırlanmıştı. Hiç vakit kaybetmeden Bedirhan'la aşağı inip, Ahmet babanın evinin önünde Filiz'i beklediler. İki genç de sessizdi. Konuşacak bir şeyleri yoktu doğrusu. Her ikisi de birbirlerine biraz mesafeli olmayı seçmişti zaten. Böylesi daha hayırlıydı onlar için. Kimse üzülmeyecekti ama gönül ferman dinlemiyordu işte. Bu iki acemi, cahil aşık henüz hiçbir şeyin farkında değildi.

Filiz'in hızlı adımlar atarak yanlarına geldiğini gören Yaren ve Bedirhan'da ona doğru yürüdüler. Kadının suratı kıpkırmızı olmuştu, belli ki geç kalmamak için acele etmişti.

"Günaydın, Ahmet baba sağ olsun iki ayağımı bir pabuca soktu sabah sabah.." dedi Filiz nefes nefese.

"Günaydın.." dedi Yaren arkadaşının bu haline gülümseyerek.

"Günaydın," dedi Bedirhan ve uzatmadan devam etti sözlerine, "Bugün ev eşyalarına bakalım bir de gelinlik işini halledelim. Ağır olan ne varsa ben yanınızdayken alalım. Daha sonra Filiz'le siz diğer çeyiz meyiz ve ufak şeyleri halledersiniz bende o zaman düğün mekanını, damatlığı hallederim. Şimdi gidip Emir'den arabayı alalım daha rahat yaparız alışverişi.." diye.

"Olur bana eğlence çıktı zaten.." dedi Filiz heyecanını saklama gereği görmeden. Çok mutluydu.

"İyi gidelim o zaman.."

İkiz kardeşlerin lokantasına doğru yol aldılar yan yana. Konuşmadan sessizce yürüyorlardı. Etraftaki fısır fısır konuşan herkesi işiterek. Bu durum Yaren'i yerin bin kat dibine sokuyordu ama ses etmiyordu. Başını eğdi ve yürüdü sadece. İğrenç bir duruma düşmüştü ve bu nedenle evleniyordu ama bu insanlar halen konuşuyordu ve bu onu üzüyordu. Hak etmediği kadar kötü laf işitmişti. Bu insanlar onu tanımadan, başına gelenleri bilmeden yargılamıştılar. Suçsuz yere namussuz lekesi yemişti.

Bedirhan yanında yürüyen nişanlısının bu fısır fısır konuşmalardan rahatsız olduğunun farkındaydı. Onun başını eğip bir suçlu gibi yürümesi canını yakıyordu. Suçsuzdu Yaren ama bir suçlu gibi başını eğmişti. Bu durum Bedirhan'ın sinirlenmesine sebep oldu. Etrafa öfkeli gözlerle baktı. İnsanların ağzı torba değildi ki büzesin. Yumruklarını sıktı. Zoruna gidiyordu bu durum. Kızın bu duruma düşmesinde kendi payı da büyüktü. Vicdanı sızladı. Bir kez daha nişanlısına baktı. Onun yanağından akan yaşı fark edince olduğu yerde kala kaldı. O bir damla yaş, ateş olup ciğerini yaktı. Sanki zaman durdu onun için. Yumruklarını o kadar sıktı ki tırnakları avuç içine battı. Yüzü gerilmiş bakışları donuklaşmıştı.

Büyük bir adım atıp Yaren'e yaklaştı ve sıkıca elini tuttu. Kızın şaşkın bakışlarını aldırman heybetli duruşunu mahalleliye çevirdi ve tok, gür sesiyle, "Yeter ulan! Tiyatro mu oynuyor da durmadan bakıyorsunuz. Sustum sustum ama bir yere kadar! Bu kadın benim karım olacak. Benim namusum hakkında ileri geri konuşmaya devam edeni yaşatmam. Benim helalime dil uzatanın dilini keserim! Bundan sonra bu mahallede karım hakkında konuşulduğunu, isminin dilden dile dolandığını duyarsam sizi bu mahalleye gömerim! Anladınız mı gömerim!" diye bağırdı. Herkesin anlaması gerekti artık, Yaren onundu ve suçsuzdu.

Yaren'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin