-95-

8.4K 270 48
                                    

Okuyun, 

Merhaba! Ben geldim :D Bu sefer çok bekletmedim. Ama durumları biliyorsunuz. Her seferinde söylüyorum. Anlayışınız içinde teşekkür ederim.. Tekrardan. 

Ayrıca önemli birşey söylemek istiyorum. Yorumlarınız beni bitiriyor. Çok seviyorum yani jmsdfkfdmj. Pek zamanım olmadığı için, cevap veremiyorum. Hikayeyi yazıp, çıkıyorum. Ama telefondan yazdıklarınızı görüyorum. Beni mutlu ediyor. Yapmaya devam edin lütfen, sizin yazdıklarınız tam bir moral kaynağı. En kısa zamanda hepsine cevap vermeyi umuyorum. Ve iyi okumalar. Xx 

P.S : Ağlarsanız, döverim. 

Şarkıyla. ( Diddy - Dirty Money - Coming Home ft. Skylar Grey)

I'm coming home
Eve geliyorum 

I'm coming home
Eve geliyorum 

tell the World I'm coming home
Dünyaya eve geldiğimi söyle 

Tamam, tamam, tamam. Evet, ben sakinim. Olan tek şey, geri dönmüş olmasıydı. Elbette dönecekti. Neden bu kadar gerilmiş ve elimdeki telefonu yere düşürmüştüm peki? Sonuçta iki gündür ayrıydık. Fazla değil. Ama, bu gerçekten boktan bir durumdu. Beni terk edişi uzun sürmemesine rağmen, içimdeki o boktan sıkıntıyı atmak zor geliyordu. Kapı zilini duyup, telefonumun elimden kaymasıyla Harry, telaşlı bir hale girmişti. Yani, kapıdakinin kim olduğunu bilmediği ve benim telefonu bir anda elimden düşürmem, onu ne yapacağını bilemez hale sokmuştu. Alicia'ya yardım mı etsem, kapıya mı baksam? Böyle düşündüğünü biliyordum. Sonunda zorlukla "Kapı." diye mırıldandım. Harry hızlıca eğilip telefonu kulağına dayadı. Ama kapatmıştım. Bu yüzden bana geri uzattı. "İyi misin?" diye mırıldanınca da başımı hızlıca sallayıp tekrardan kapı, dedim. "Bu saatte kim geldi?" diye sorunca, bakışlarımı ona çevirdim. Elini saçlarından geçirdi. "Şaka yapıyorsun?" dedi. "Siktir, Louis mi gelmiş?" Bundan sonra anladığım en iyi şey, bakışların bir çok şeyi anlattığı olabiliyordu. Aslında kendi bakışlarımı merak etmiştim. Yani Harry, gözlerime bakınca Louis geldi yazısı falan mı geçmişti? Kendine gel Alicia! "Harry, kapı!" diye tısladım. Ben kalkmak istemiyordum. O piç kurusunu, özlediğimi belli etmek ve kapıya koşmak istemiyordum. Yine kendince bir hayal kurmuş, geri gelmişti. Resmen, onu hemen affedeceğimi ve ardından sevişeceğimizi düşünüyordu. Piç kurusu. Nefret ediyorum.

Back where I belong, yeah I never felt so strong
Başladığım yere dönüyorum, hiç böyle güçlü hissetmemiştim 

(I'm back baby) 
(Bebek geri döndüm) 

I feel like there's nothing that I can't try 
Deneyemeyeceğim hiçbirşey yok gibi hissediyorum 


"Merhaba dostum." diyen sesini duyduğumda, gözlerimi sımsıkı kapattım. Ah, hayır. Bu tamamen saçma bir durum. Çok değil sadece iki gündür ayrıyız. Bu kadar duygulanmanın ne anlamı var? O seni zor anında bırakıp gitti Alicia, unuttun mu? Üzülmeyi kes, hemen kes şunu!

Bir kaç dakika sonra, herşeyin başladığı o an. Sanki yıllardır görüşmediğimizi hissettiren o boktan an, gelmişti. Salonun kapısında durup beni izlediğini biliyordum. Ona bakmamak için çaba harcadığım koca bir gerçekti. Yapamıyordum. Sanki ona bakarsam, onu affedecek gibi hissediyordum. Ve bu en son istediğim şeydi. Çantasının yere düştüğünü duydum. Ardından ağır adımlarla, karşıma gelen Harry'i gördüm. Sehpaya, karşıma oturdu. Hem şaşkın, hemde mutlu bir hali vardı. Gülümseyerek, ellerimi tuttu. "İyi misin?" diye mırıldandı. Başımla onayladım. Resmen dilim tutulmuştu! Bağırıp çağırmam gerekirken, sadece susuyordum. "Bebeğim, benimle konuşur musun?" Harry'in gözlerinin içine baktım. Neden konuşmamı istediğini anlamıyordum. Şoka girdiğimi düşünüyor olmalıydı. Sakın, kekeleme sakın! "Efendim Harry?" Ah, şükürler olsun.
"Sanırım,eve gitmem gerek." Hayır, bunu istemiyorum.
"Gidersen, seninle bir daha konuşmam."
"Ne?"
"Gitmeni istemiyorum Harry."
"Ama-"
"Gitmiyorsun." dedim. "Ayrıca becermek gereken biri var."

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now