-45-

11.1K 244 32
                                    

Lou'ya oyun oynamaya karar vermiş ve oyunum başarıyla sonuçlanmıştı. Dediğim gibi düşündüğüm tek şey midemdi ve Louis ile sevişmek istemiyordum. Dudaklarımı dudaklarına bastırdığım zaman bir an olsun ayrılmamıştık. Kucağına doğru zıplamış, ellerini kalçama yerleştirmesine izin vermiştim. Öpüşürken gözlerimiz açıktı. Mavi gözlerinde ki arzuyu görmek beni heveslendirmiş ama bunu yapmayacağımı kafama koyduğum için vazgeçmiştim.

"Odaya git aptal."

Nefes nefese söylediğim cümlem, Lou'yu zaferle gülümsetmişti. O gülmeye devam ederken dudaklarımı tekrardan dudaklarına bastırdım. Yavaş adımlarla odaya gitmeye başladığında gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Yapacaklarımdan sonra bana kızacağını biliyordum. Ama yapmak istiyordum. Odanın kapısına geldiğimizde beni kucağından indirmiş, kapıyı açmam için beklemişti. Zaman kaybetmemek adına hızla kapıyı açmış, yakasından tutup yatağa çekmiştim.

"Bu kadar istekli olduğunu tahmin etmemiştim bebeğim."

Louis arsızca sırıtmaya devam ederken ellerini kalçama yerleştirmiş ve beni kucağına çekmişti. Üstüne eğilip dudaklarını öpmeye devam ettiğinde elleri geceliğimi sıyırmaya başlamıştı. Ondan önce davranıp ellerini yakaladım ve yatağa bastırdım. O dudaklarını ısırırken ben üstünden kalkıp pantolonunu çıkardım. İstemsizce ona gülümserken Louis benim kolumdan yakalayıp tekrar üstüne çıkmamı sağladı. Tam erkekliğinin üstüne oturduğumda ağzından ufak bir inilti çıkarmıştı. Dudaklarını öpmeye başladığımda gözlerini kapattığını fark ettim. Üstünde hafifçe sürtünüp geriye doğru çekildim. Ayağa kalktığımda Louis hala yatakta uzanıyor, gözleri kapalı bir biçimde duruyordu.

Kıkırdayıp "Louis" diye seslendim.

Gözlerini hafifçe aralayıp bana baktığında şaşırmış bir ifadesi vardı.

"Ben kahvaltı yapmaya gidiyorum sevgilim geliyor musun?"

"Hey!Ne?" diye bağırdı. "Alicia!"

Kahkaham bütün odayı sararken Louis hızla yataktan kalkmış ve erkekliğine bakmıştı. Ardından sinirle gözlerini bana çevirmişti.

"Seni.mahvedeceğim.Alicia."

Ben gülmemi engellemeye çalışırken yavaşça ondan uzaklaşmış ve aşağı doğru hızlı adımlarla ilerlemiştim. Arkamdan gelmiyordu. Sanırım banyodaydı. Tek bildiğim banyodan çıkınca canımı okuyacağıydı. Bende Lou'nun yokluğunu fırsat bilerek, midemi doldurdum. Gerçekten acıkmıştım ve yaptığım sandviçi beş dakikada bitirmiştim. Tabağımı bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra kendime kahve hazırladım. Kahvemle beraber salona geçerken Lou'nun merdivenlerden indiğini gördüm. Kasıklarının her noktasını belli edecek şekilde havluyu beline sarmıştı. Başta onu gördüğümde kıkırdamıştım ama şuan şu pozisyonda önümde böyle durması istemsizce yutkunmama neden olmuştu. Saçlarını geriye doğru taramıştı ve bu durum yüzünün tamamen ortaya çıkmasını sağlamıştı. Pürüzsüz, bir tek sivilce bile barındırmayan yüzünü bana çevirdiğinde hala kızgın olduğunu anlamıştım. Gözlerimi ondan kaçırıp salona ilerledim. Koltuğa oturup bacaklarımı kendime çektim. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra Louis salona girmişti. Elimdeki kahve bardağını sehpaya bırakıp ona döndüm.

"Bacaklarını indir." diye emretti gözlerini bacaklarımdan ayırmadan. "Tekrar duş almak istemiyorum."

Ne demek istediğini anladığımda gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ardından bacaklarımı indirdim.

"Bu yaptığının sonuçlarına katlanacaksın biliyorsun değil mi Alicia?"

Bilerek yaptığını düşündüğüm boğuk sesine karşın başımı onayladım. Belindeki havlu neredeyse düşecek gibiydi. Bana doğru yaklaştığını fark ettiğimde bakışlarımı kasıklarından gözlerine çevirdim. Yanıma gelip oturduğuna bir kolunu bana attı. Bende bunu fırsat bilerek çıplak göğsüne yattım. Birlikte kullandığımız çikolatalı duş jeli onun vücudunda daha güzel kokuyor gibiydi.

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin