-39-

11.4K 248 14
                                    

En başta bir şey söylemek istiyorum. Sanırım bugünden sonra eskisi kadar sıklıkla hikaye yazamayacağım. Dershanem başlıyor. Ve bu sene sınava hazırlandığım için, yoğun bir sene olacak. Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. En azından haftada bir kere falan koyarım diye düşünüyorum ya da iki kere. Yani sizi ihmal etmeyi düşünmüyorum.

15.000 olmuşuz. Çok çok mutlu oldum. Yorumlarınızı görüyorum. Bu hikaye de bu kadar ilerleyebileceğimi hiç düşünmemiştim. İyi ki varsınız. Teşekkür ederim. Xxx 

Ben hangi akılla onu sevdiğimi söyledim ki? Hayır yani söylemek için ne acelem vardı. Lanet olsun. Louis tepkisiz bir biçimde sadece gözlerimin içine bakıyordu. Bir şey demesi gerekmez miydi? Dese de ne söyleyecekti ki zaten. O duygusuzlaşmıştı. Bana karşı bir şey hissetmiyordu bile! Ama ben aptal çenemi tutamamış ve ağzıma gelen bütün kelimeleri söylemiştim. Bu kesinlikle hataydı. Acaba zamanı birkaç dakika öncesine alabilir miyiz? Ona sadece küfür etmek istiyorum.

“Beni hem seviyor, hem nefret ediyorsun ha?”

Evet gerizekalı!

“Aslında hiçbi-”

“Hissediyorsun.” diyerek cümlemi tamamladı.

Ama ben hissetmiyorum diyecektim! Pekala, kimi kandırıyorum.

“Ben seninle ne yapacağım Alicia?” diye sordu sakin bir şekilde.

Dudakları yanağımda sebepsizce dolaşırken, irkildiğimi hissettim. Ve bu duyguyu uzun zamandır hissetmediğime yemin edebilirim. Çünkü son bir haftadır, bana böyle dokunmamıştı.

“Bi-bilmiyorum.”

“Biliyorsun.” dedi. “O kadar çok şey biliyorsun ki.”

“Hiç birşeyi bildiğim yok Louis.”

“Yani şuan seni deli gibi istediğimi bilmiyorsun öyle mi?”

Dudakları boynuma doğru kayarken gözlerimi sımsıkı kapattım.

“Louis, lütfen.” diye mırıldandım. “Bu kadar oyun yetmez mi?”

Dudakları bir an olduğu yerde durdu ve suratıma bakmak için geri çekildi.

“Oyun mu?” dedi sırıtarak. 

“Bu sen değilsin.” dedim gözlerinin içine bakarak. 

“Hayır, benim. Bu gerçek benim Alicia.”

“Değilsin.” diye tısladım. “Beni seven, kollayan, aynı adam değilsin!”

Sırıtışı yüzünde yayılırken başını öne eğdi. “Bu halimi daha çok sevdiğini düşünüyordum.”

“Duygusuz it halini mi?”

“Kesinlikle.” dedi ve geri çekildi. “Sonuçta seni aldatacak bir şey yapmıyorum, canını yakmıyorum, sadece ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Sence de böyle iyi değil mi?”

İhtiyaçlarımızı gideriyoruz.

Tanrım, Louis nasıl böyle olabilmişti. Bunu kesinlikle aklım almıyor. 

“Ama beni seviyorsun.”

Gerildi. Yüz hatlarından bunu anlayabiliyordum. Lou'nun gerçekleri söyleyebilmesi için bunun olması gerekiyordu. Çünkü sinirlenince doğruları söylerdi.

“Ha-yır.” dedi heceleyerek.

Onun beklemediği bir anda dudaklarımı dudaklarının üstüne bastırdım. Elleri şaşkınlıkla havaya kalkarken, ellerimi onun ellerine kenetledim. Bir süre sonra vücudu gevşemiş ve öpüşüme karşılık vermeye başlamıştı. Bu durumda ikimizinde suçu vardı. Sanırım artık bunu kabullenmenin vakti gelmişti. Ama bu biz değildik. Birbirimizi sevipte, seks oyuncağı olarak kullanlar biz olamazdık. Asıl biz, şuan burda tutkuyla öpüşen iki kişiyiz. Her engele karşı beraber duran, kavga etsekte akşam bir şey olmamış gibi davranan, birbirini tehdit edipte hiçbir şey yapmayan iki kişiyiz. Biz buyuz.

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now