-28-

12.3K 242 46
                                    


Multimedyada ki şarkıyla okuyun.




Eleanor,
Hamile.

Hemde Louis'den. 



Bunu kaldıracak tek gücüm yok artık. Bitmiştim. Ağlamaktan, ellerimi duvara vurmaktan, koltuklara tekme atmaktan, evi dağıtmaktan yorulmuştum artık. Buna kesinlikle dayanamıyorum. Bir kaç hafta öncesine kadar mutluluktan ölen ben, bir kaç hafta sonra üzüntüden geberen yine ben. Bu iğrenç. Kendimden nefret ediyorum, Lou'dan nefret ediyorum. Vücudum, ona vücudumu gösterdiğim için nefret ediyorum. Ben nasıl bir boka battım? Bu çıkılmaz bir nokta olmuştu. Artık istesemde benimle olamayacak. Biz artık beraber olamayacağız. Hani herşeyin üstesinden beraber gelecektik. 

HANİ?

Yani hamile diye onunla evlenecek ve evinin erkeği mi olacaktı? Louis bu evden gidecek ve ben onunla birlikte olamayacak mıydım? Bizi ziyarete geldiklerinde elinde bebekle gelip 'Bak bu benim bebeğim' mi diyecekti? Şuan burada onunla beraber olmak varken, onun yaşattığı acıları düşünmekten başka bir bok yapmıyorum. Bu kesinlikle dayanılmaz bir şey. 


Boğazım düğümleniyor ve konuşamıyorum. Zaten kiminle konuşacağım ki? Harry'de gitti. Söyledikleri hala kulağımdan yankılanırken kapıyı açtım ve onu gönderdim. Onun önünde ağlayamazdım. Yapamazdım. Bir şeyleri çözmeye çalıştığını biliyorum ve bunun için ona fırsat veremezdim. Ama asıl konu bu değil.

Resmen ölüyorum. 

Ben zaten Lou ile ilgili hiç evlilik hayali ya da çocuk hayali kurmamıştım ki. Hatta bunlar gerçek olamayacağı için günlerce ağladığımı hatırlıyorum. Şuan da da ağlıyorum. Başkasıyla evlenecek ve çocuğu olacağı için. Bunların bir şaka olması için herşeyimi verirdim. Aldatılmayı bile göze alabilirdim. Ama bu çok farklı bir şey. 

Dayanamıyorum. 

Yatakta uzanmış, ayaklarımı karnıma doğru çekmiş bir biçimde öylece duruyordum. Azıcıkta olsa ağlamam durmuştu. Ama içimde oluşan şeyleri anlatmak asla mümkün değildi. Ona bir daha sahip olamayacağımı düşünmek, katlanılmazdı. Onu biraz daha süründürecek ve ardından affettiğimi söyleyip onunla beraber olacaktım. Herşey için güzel bir açıklaması vardı. 

Peki bunun açıklaması ne olacaktı?

Yoktu. Olamazdı da. Eleanor'a hiç değer vermemişti. Bu da yalandı. Onu hamile bırakacak kadar seviyordu işte. Biz Louis ile yaklaşık bir aydır beraberdik ve bunlar ne zaman olmuştu bilmiyorum. 

Tanrım, hayır lütfen. 

Düşündüğüm şey olmasın. 

Tamam hamile olması yerine aldatmasını tercih ettiğimi biliyorum ama beni sevdiğini söylerken onunla birlikte olmuş olamaz değil mi? 

Lütfen, olmasın..


Birileri beni camdan sallandırıp aşağı atsın. Çünkü o gücü bile kendimde bulamıyorum. Resmen bitmiş, tükenmiştim. Elimde duran peçeteyle gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. İçim o kadar daralmıştı ki nefes almakta zorlanıyordum. Ağlamaktan bulanıklaşmış gözlerimle telefonumu aradım. Ellerimi yatağın içinde gezdirince örtünün altına olduğunu görüp elime aldım. 


Mesaj atacaktım. Evet bunu yapacağım. Çünkü biraz daha burada durup ağlarsam kendimi asacağım. 


Neden bunu bize yaptın Louis? Beni madem seviyordun neden Eleanor'u becerdin? Hiç bir şeyi öğrenemeyeceğim sandın değil mi? Hayır, öğrendim. Ama şimdi düşününce keşke hiç öğrenmeseydim. Senin ne kadar adi bir herif olduğunu öğrenmek, benim için dayanılmaz bir şey. Seni affetmeye hazırdım halbuki. Artık BİZ diye bir şey yok. Olmayacakta. Bittik biz Louis. Sen benim için artık sadece ilk tanıştığım kişi olan, Louis'sin. Bundan sonra da öyle kalacaksın. Yaptıkların dayanılmaz şeyler. Bunları yapmaktan zevk mi alıyorsun bilmiyorum ama bana hiç yaşamadığım kadar çok acı yaşattın. Hemde bir ayda. Yaşamadığım şeyleri seninle yaşadım. Mutluluğu, üzüntüyü, kıskançlığı, acıyı.. 
Tüm bunlar benim için değişik duygulardı. Ama sen tek bir hatanla bütün duygularımı götürdün. Duygusuz aptalın tekiyim şimdi. Ve bu beni oldukça mutlu ediyor. 
Hayır, kesinlikle etmiyor. Yalan söyledim. Senden ölesiye nefret ediyorum Louis. Herşeyi geçtim, benimle beraberken onu altına alacak kadar ne yaşadın bilmiyorum. Sana yetemediğimi düşünüyorum. Çünkü tüm sevgimi sana vermiştim. Bütün zorluklara karşı seninle beraber olmuştum. En yakın arkadaşıma bile seni anlatamamıştım. Bana bunları yaşatacağını hiç düşünmemiştim. Zaten düşünseydim, burada ağlayıp deli gibi acı çekmezdim. 
Beni paramparça ettin Louis, bizi paramparça ettin. Seni benden daha mutlu eden insanların olması beni mahvetse de sen mutlusun. Keşke bunları yapmadan önce arkanda bıraktıklarını da biraz düşünseydin. Ama bebeğin, senin için şimdilik daha önemli. Eleanor, o hamileymiş. Senin bebeğine nasıl annelik yapacak o Louis? Başkalarına vücutlarını göstererek mi? Bende öyle düşünmüştüm. Ama bebek konusunda yardım ararsan Alicia ablası ona her zaman yardımcı olur. 

Eve gelme Louis. Sakın. Seni görmek istemiyorum. Sana ihtiyacım olduğunu bilsem de gelme. Eleanor'a iyi bak. Bebeğinizi düşürmesini istemezsin değil mi? 

Kendine iyi bak. Çünkü artık ben yokum. 

-Alicia.


Mesajı gönderdikten sonra öylece durdum. Telefonumun ekranı sırılsıklam olmuştu. Gözlerim bulanıklamış ve sadece bir yere odaklanmıştı. Camdan dışarıyı izliyordum ama sadece bakıyordum. Kollarım uyuşuyordu. Telefon ellerimin arasından kayıp giderken çıkan sesle irkilmiştim. Gözümden akan yaşlar, kollarıma damlıyor ve içimde bir ürperti oluşmasını sağlıyordu. 

Telefon çalıyordu. 

Ellerimi uzatıp alacak kadar yorgundum. Yatağa geri yatıp eski pozisyonuma döndüm. Telefon ısrarla çalıyordu. Bakmak istemiyordum. 

Louis arıyorsa..


Açmak isteyipte açamamak zor olurdu. Sesini duyamazdım. Buna dayanamıyorum. 

O değilse bile kimseyle konuşacak durumum zaten yoktu. 



Telefonun en az 50 kere çaldığına yemin edebilirim. Hala da çalmaya devam ediyor. Beynim o kadar uyuşmuştu ki başlarda nefret ettiğim müzik sesi şimdi bana bir ninni gibi geliyordu. Duvarda asılı olan saate baktığımda gece on iki olmuştu. 

Tanrım, ben o kadar saatir hareketsiz bir şekilde yatıyor ve ağlıyordum. Kalkmaya çalıştığımda her yerimin tutulduğunu fark ettim. Sonra aşağıdan gelen kapı sesini duydum. 

Ah hayır. 

Hızla hareket edip odamın kapısını kilitledim. 

Ve sesini duydum. 

Ağlıyordu. 

Hıçkırıyordu. 

Yalvarıyordu. 

"Kapıyı aç meleğim"

Sesi kısılmıştı. 

Olduğum yerde oturdum. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı doladım. Alnımı bacaklarıma değdirip sadece onu dinledim. 

"Beni duyduğunu biliyorum."

"Seni görmeme izin ver Alicia."

"Dayanamıyorum, seni görmem lazım kapıyı aç yalvarırım."

"Ben aptal herifin tekiyim. Biliyorum. Ama beni kendinden uzaklaştırma."

"Sana ihtiyacım var Alicia. Kapıyı aç."

Her cümlesinden sonra kapıyı yumrukluyor ve ağlıyordu. Açamazdım. Zaten onun bu aptal yalvarışlarına kapılıp ona aşık olmuştum. Onu görürsem ağlardım biliyorum. Hemde göz yaşlarım hiç durmazdı. 

"Bu kalbim sadece sana ait Alicia, yemin ederim."

Artık dayanamadım ve kapıya vurdum. 

"Defol git Louis. Hayatımdan çık git. Sen benimle başından beri oynadın zaten. Tanrım bunların hepsini düşünmem gerekirdi. Sen, sikinden başka bir şeyi düşünmeyen yavşak adamın tekisin!"

Ağlamam durmuş ve bağırmaya başlamıştım. 

"Seni seviyorum." diye mırıldandı. 

Sadece güldüm. Beni duyduğunu da biliyorum. 

"Sikerim senin sevgini! Sen sevgi denen şeyin anlamını bile bilmiyorsun. Şimdi git ve bir daha gelme. Git  ve çocuğuna babalık yap." 

Bu sefer tükenmiştim. Artık konuşacak halim kalmamıştı. 

Kapıyı yumrukladı. 

"Seni görmeden hiç bir yere gitmeyeceğim." dedi. "Çocuğunda, Eleanor'unda canı cehenneme."
"Sen ne saçmalıyorsun?"
"O çocuğu istediğimi mi sanıyorsun?"
"Banane. Sonuçta o çocuk senin. Defol git."
"Kapıyı aç."
"Defol git."

Sert bir yumruk.

"Kapıyı aç!" 

Ve ardından açılan kilit sesi. 


Normalde böyle bir bölüm yazmayacaktım ama içimden yazmak geldi. Neler olduğunu, Alicia'nın neler hissetiğini anlamanız için yazdım. Biliyorum onların beraber olmasını istiyosunuz ama önlerine de zorluklar çıkmak zorunda. Umarım sıkılmıyosunuzdur. Çünkü ilk defa bir bölüm yazarken duygulandım. Özellikle de mesaj bölümünde. İnşallah beğenmişsinizdir. 
Yorumlarınız için teşekkürler Xx
 

Impossible is nothing.حيث تعيش القصص. اكتشف الآن