-67-

10.3K 219 32
                                    

Kısa olduğunu biliyorum ama zaman bulup anca bu kadar yazabildim. Umarım durumu toparlamışımdır. Ve bugün kafamda yeni yeni kurgular oluşmaya başladığını, bu duruma da oldukça sevindiğimi söylemeliyim. Sizi seviyorum. Yorum yapın mutlaka. İyi okumalar. Xx

Multimedyada ki şarkıyla (Selena Gomez-Slow Down)

2 Gün sonra

O geceden sonra değişen tek şey aramıza giren soğukluk. Gerçekten bir anda nasıl böyle olabiliyoruz? Zaten gecenin bir yarısı su içmeye kalktığımda yanımda Lou'yu görmeyi beklerken yan tarafımdaki örtünün bile bozulmadan öylece durduğunu gördüm. Ama gelin görün ki Louis benim yanimda değilde salondaki koltukta uyumayı tercih etmişti. Neden böyle yapıyordu? Aslında anlamak o kadar da zor değil. Ama bu durumu hala kabul etme gibi bir fikrim yok. Çok erken. Fazla erken. Ve şu iki gündür hamile olmamak için defalarca dua ettiğime eminim. Bir insan ilişkisinde neden tek başına karar verir ki? Bazen böyle durumlarda varlığımdan şüphe ettiğim oluyor. Saçmalık. Ve ben bu durumu kabul etmediğim için suçluda benim. Kaç aydır bu aptalla beraberim ama şu huylarını anlamakta güçlük çekiyorum.

Şuana gelirsek kahvaltı masasında, konuşmadan hatta birbirimizin yüzüne bakmadan öylece oturuyoruz. Louis sabahtan beri mesaj sesiyle evi inleten telefonunu elinden düşürmek bilmiyordu. Kıskançlık ve merak duygusu beni yiyip bitirse de kendime hakim olup bu durum umrumda değilmiş gibi davranıyorum. Ard arda gelen beş mesaj sesinden sonra elimdeki çatalı hızlıca tabağın içine bırakıp sandalyeden kalktım. Lou'nun bakışları sonunda beni bulmuştu. Ona bakmamaya çalışıyordum. Masadaki tabağımı alıp lavabonun içine hızlıca bırakıp mutfaktan çıkacağım sırada, iki gündür zar zor duyduğum sesiyle adımı söyledi. Olduğum yerde bir kaç saniye durdum. Ama ona bakmadan ilerlemeye devam ettim. Koridorda ilerlerken, elleri sıkıca kolumu kavrayıp beni duvara ittirdi. İki günden sonra ona ilk defa bu kadar yakındım. Sakalları biraz daha çıkmış gibiydi. Yine, çikolata kokuyordu. Ve yüzünde tek bir tebessüm yoktu.

"Alicia." diye tekrarladı adımı. "Sana seslendim. Beni duydun öyle değil mi güzelim?"

Başımla onayladım. Eli kolumu biraz daha sıkınca yüzümü buruşturdum.

"O zaman bana niye cevap vermiyorsun!"

"Bi-bilmiyorum."

Sırıttı. "Kendince tavır mı aldın yoksa? Uh, bu çok havalı."

Daha deminden beri bakmamak için direndiğim mavi gözlerine odaklandım. "Siktir git." "Ah bir de kovuyor musun?"

Bedenini bana biraz daha yaslayınca ağzımdan ufak bir inilti koptu.

"Sen tam bir aptalsın." diye mırıldandım. "Ne bok yediğini bile bilmiyorsun." "Ben ne bok yediğimi gayet iyi biliyorum bebeğim."

Dudakları boynumda gezintiye çıkarken, kendimi ona yem etmemek için birşeyler düşünüyordum. Yani günlerdir yüzüme bakmayan insan, şimdi aptalca bir şekilde beni tahrik etmeye çalışıyordu. Ne yaptığını anlamak benim için zorlaşıyordu. Sinirli olduğunu biliyorum ama bunu yapması gerekmiyordu.

"Louis." diyerek omuzlarını kavradım. Onu kendimden uzaklaştırmaya çalışsamda, işe yaramıyordu.

"Seni zorla becermemi istemiyorsan sus!"

Yutkundum. "Yapmadığın şey mi?"

Dudakları boynumda bir süre öylece durduktan sonra geri çekildi. Gözleri tam göz hizamda durdu.

"Yapmadığın başka şey kaldı mı Louis? Ya da kendince birşeyler yapıp suçlu benmişim gibi davranmaya devam edeceğin? Varsa lütfen söyle kendimi hazırlayayım. Çünkü bu duruma alışmak bok gibi. En azından bilirsem belki sana hak veririm. Sen kendi hayal dünyanda yine birşeyler kurmuşsundur sevgilim. Hadi söyle."

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin