-78-

9.9K 214 32
                                    

Multimedyada ki şarkıyla.. (One Direction-Story of My Life)

Louis ıslak ellerini üzerine kuruladıktan sonra, hızlı adımlarla yanımdan geçip annesine sarıldı. Onları burada görmek Louis ile beraber benimde şok yaşamama neden olmuştu. Heyecandan olsa gerek, midemin bulantısı bir anda geri gelmişti. Ama kendimi tutmayı başarmış, öğürmeden bu bulantıyı bir şekilde atlatabilmiştim. Lottie'yi önceden tanıdığım, annesini ve diğer kız kardeşini de bir kez bana gösterdiği fotoğraftan tanımıştım. 

Louis beş dakika boyunca annesine sarılı bir şekilde duruyordu. Annesi bir kaç damla göz yaşıyla beraber bana gülümsediğinde, bende aynı şekilde karşılık verdim. Ardından Louis, annesinin yanından geçip arkasında duran iki kız kardeşine sarıldı. Louis onlarla küçük bir sohbete dalarken, -adını hangi akılla öğrenmediğim için kendime lanet okudum.- annesi yanıma gelip önümde durdu. 

"Merhaba Alicia." dedi. Onunda Louis gibi gülümserken gözleri küçülüyordu. Ve çok sevimliydi! 
"Merhaba." diye yanıtladım. Nedenini bilmediğim bir şekilde gergindim. Zorlukla gülümsüyordum ve rahat değildim. 
"Lou'nun dediği kadar güzelmişsin." 
Sanırım kızarıyordum. Başımı öne eğip güldüm. O sırada Louis annesinin yanına gelip kolunu omzuna attı. "Evet, sana söylediğim gibi." 
"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. 
-Adını hala bilmediğim- annesi ve Louis birbirlerine bakarak içeri, salona doğru ilerlemeye başladılar. Lottie gelip önümde dikildiğinde ona gülümsedim. "Tekrar görüştüğümüze sevindim Alicia." diyerek bana sarıldığında, mutlu olmuştum. Onu ilk kez Jeremy ile mutfakta birşeylerle uğraşırken tanımıştım. O günden  sonra da biraz daha iyi olmuştuk. 
"Bende seni gördüğüme sevindim Lottie." 
Yüzündeki gülümsemesi silinmeden benden ayrıldığında, yanında duran kumral saçlı kıza döndü. 
"İşte sana defalarca bahsettiğim abimin sevgilisi Alicia." Eliyle beni gösterdiğinde yanında duran kıza başımı salladım. Onuda tanıyordum. Her zaman ki gibi Lou'nun bana fotoğraflarını gösterdiği zaman tanımıştım. Ama lanet olsun ki, bu kızın adını da bilmiyordum. 
"Felicite." diyerek bana yaklaştı ve önümde durdu. "Ama sen kısaca Fizzy diyebilirsin." 
Sanırım onu tanımadığımı anlamıştı ve böyle bişey yapmıştı, ki bu işime de gelmişti. 
"Seninle tanıştığıma sevindim Fizzy." 
Kollarımı ona doladığımda aynı şekilde o da bana karşılık verdi. 

Lottie önden ilerleyerek salona giderken bizde Fizzy ile arkasından ilerledik. Louis annesine sıkıca sarılmış öylece koltukta oturuyorlardı. Annesi beni gördüğünde Lou'nun kolunun altından çıktı ve sırtını koltuğa yaslayıp bakışlarını bana çevirdi. Eliyle yanıma oturmam için işaret verirken, midemde oluşan garip duygular anlatılmazdı. Fazlasıyla karmaşık duygular içerisindeydim. 

Annesinin yanına oturduğumda, bana gülümsedi. 

"Ben Johanna." dedi, elini dizime koyarak. "İstersen Jay ya da anne diyebilirsin." dediğinde öksürük kriziyle beraber şaşırmıştım da. 

Ona anne dememi istiyordu. 

Lou'ya baktığımda sırıttığını gördüm. Kaşlarımı çatıp bundan vazgeçmesini söyleme çalıştım ama bu tam tersine onun daha çok gülmesine neden olmuştu. 

"Sonunda seninle tanıştığıma sevindim." diyerek başladı. "Günlerdir, hatta aylardır sizin gelmenizi bekliyoruz. Tanrım, Lou'nun benden uzak olmasından nefret ediyorum. Ama buna bir süre sonra alıştım. Üstelik tek başına olmaması ve aklının başına gelmesi beni mutlu etti. Onu değiştirmişsin Alicia." dediğinde yutkunduğumu hissettim. Ben bile bunun farkında olmamışken, benden az gören annesi bunu hemen anlamıştı. Şuan suçluluk duygusuyla doldum desem, yeridir. 
"Sana bakışlarından herşeyi anlayabiliyorum." dediğinde yüzünde buruk bir gülümseme vardı. "Annen ve Troy, size karşı gelmiş olabilir çocuklar ama şunu bilin ki bunda utanılacak bir şey yok. Ne olursa olsun, sizin yanınızda olacağımı da bilmelisiniz."

Gelir gelmez, bunları neden dediğini anlamasam da, mutlu olmuştum. Annesinin yanımızda olacağını zaten biliyordum ama bunları kendi ağzından duymak beni daha da iyi hissettirmişti. Elini, dizimden çekmeden bakışlarını Lou'ya çevirdi. "Babanın böyle birşey yaptığına inanamıyorum, buna anlam veremiyorum oğlum." 
Louis bakışlarını yere çevirip başını iki yana salladı. "Bende öyle. Onu tanıyamıyorum." 
"Onunla konuşmamı-"
"Hayır." diyerek annesinin sözünü kesti. "Bunu kesinlikle yapma anne."
"Evet." diyerek lafa atıldım. "Louis haklı, bu işe yaramaz. Aynı şeyi kardeşimde yaptı." 
Jay, bakışlarını anlamışcasına bana çevirdi. "Bu kardeşin?"
"Evet." dedim. "Bizi mahveden ardından pişman olup kendini affetirmeye çalışan üvey kardeşim."

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now