ARKA DÖRTLÜ

*Bölüm 30*

Ve yeni bölüm.... İyi okumalar...

Hava kararmaya başladığında bizim için düzenlenen kumsal partisine gitmek için hazırlanıyorduk. Tüm kızlar ben ve Bade'nin odasındaydı. Bir yandan ne giymemiz gerektiğine karar vermeye çalışıyor bir yanda da sohbet ediyorduk. Sohbeti bir yana bırakıp dolaba doğru ilerledim. Ne giyeceğimi bilemiyordum. Gerçekten eskiden bu kadar zor değildi. Keşke biraz daha kıyafet getirseymişim diye içimden geçirmedim değil. Ben dolaba aval aval bakarken Lidya zorlandığımı anlamış olacak ki yanıma geldi.

-Sanırım karar veremiyorsun.

-Evet biraz öyle.

-Gözlerinle uyumlu bir elbise giymeye ne dersin. Mesela bu açık mavi mini elbiseye bayıldım.

-Bu fazla abartılı.

-Hayır bence sana çok yakışacak. Hadi bunu giy.

Lidya elbiseyi gözüme gözüme sokmaya devam edince daha fazla bu eziyete dayanamayıp elbiseyi alıp banyoya girdim. Elbiseyi giyip aynadan kendime baktığımda tahmin ettiğim gibi elbise biraz kısa olmuştu. Mini elbise takıntım yok ama bu tarz elbiseleri çokça giydiğimi söyleyemem. Saçlarımı açık bırakarak ellerimle düzeltmeye çalıştım. Elimle düzelmeyeceğini anlayınca Bade'nin düzleştiricisini alıp saçlarımı düzleştirdim. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra banyodan çıktım.

Sanki herkes benim banyodan çıkmamı bekliyormuş gibi adımımı atar atmaz kafalarını bana çevirdiler. Lidya'da bir zafer gülümsemesi hissederken Ecem ve Güneş'te şaşkınlık Bade'de ise hayranlık sezdim.

-Bayıldım.

-Abartma Bade.

-Hiçte abartmıyorum hıh...

-Ay senin göz devirmeni yerim ben canım kuzenim... Eee siz hazır mısınız?

-Güneş haricinde hepimiz hazırız canım.

-Eee o zaman Güneş'e yardım edelim.

-Bence sakın bulaşma şu kadar kız ne söylediysek beğenmedi. Yok bunu Talha beğenmez. Yok bu Talha'nın tarzı değil. Yok bu çok çocukça... Sabrımızı sınıyor sevgili ikizim.

-Bende seni seviyorum Ecem'im... Ama sakin olun gençler sonunda buldum.

Güneş eline aldığı yeşil kısa tulumla banyoya girdi. Son bir kez daha aynadan kendime baktığımda iyi göründüğüme kanaat getirdim ve yüzüme gülümsememi yerleştirdim. Döndüğümde Bade elinde bordo rujuyla bana yaklaşıyordu. Ne yapacağını anladığım an kızgın bakışlarımı ona gönderdim.

-Hiç bana öyle bakma Arya Hanım. Azıcık rujdan ölmezsin. Yüzüne renk gelsin.

-Ben zaten parlatıcımı sürdüm o rujunu çek benden.

-Kaçamazsın canım. Azıcık süreceğime söz veriyorum. Sadece renk olsun diye canım merak etme. Elbisen yeterince iddialı zaten.

-Elbisem o kadar iddialı mı ben Lidya'ya çok kısa bu olmaz demiştim. Dur bekle çıkarayım.

-Saçmalama Arya! Şu ruju da sürdük mü en güzeli sensin.

-Bade istemiyorum.

-Onu bunu bilmem eğer azıcık sürmezsen gitmem kumsala falan.

Dediğini yapardı biliyorum. Bu yüzden çok direnmeden ruju sürmesine izin verdim. Dediği gibi abartmadan sürdü. Bu kıyafete bu ruj ne kadar iyi gider bilmiyorum ama fena durmuyordu. Herkes hazırlandıktan sonra kumsala doğru yürümeye başladık.