*Bölüm 5*

6.8K 419 11
                                    


Keşke bende arka dörtlünün peşinden hemen çıksaydım. Ne diye izin istiyorum ki. Hiç dinlemek istemiyorum bu kadını. İçimden bir ses zorlanacağımı söylüyor. Daha Handan Hanım konuşmadan panik yapmaya başladım.


-Arya

-Aaaa, efendim

-Anlatmak istediğin bir şey var mı?

-Ne konuda Handan Hanım?

-Belki gruptan dolayı çekindiğin bir şey olmuştur. Anlatabilirsin canım.

-Her şey size anlattığım gibi değişen bir şey yok ve ayrıca o gruptan çekinmemi gerektirecek bir şey de yok Handan Hanım.

-Aryacım o gurubu biliyorsundur. Fazla sessiz duruyorlar. Açıkçası güvenilir bulmuyorum onları. Doğru düzgün bu okuldaki ve yurttaki kimseyle konuşmuyorlar. Tehlikeli tipler onlardan uzak durmanı ve bir daha buna benzer bir olayı onlarla yaşamanı istemem!

Sevgili yurt müdiremizin okuldan da haberi varmış demek ki. Ayrıca tehlikeli buluyorsan bundan banane!

-Ve ne diyorlar o gruba... Immm... hah! "Arka dörtlü". Çekici ve gizemli durabilirler ama senin gibi iyi bir kızın o tehlikeli gurubu düşünmesini istemem. Beni anlıyorsun değil mi?

-Evet, Handan Hanım. Önerilerinizi dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz. Eğer soracaklarınız bittiyse artık çıkabilir miyim? 2.derse de geç kalmak istemem.

-Tabiki canım, okul müdürünüzü arayıp ilk ders yanımda olduğunu izah ederim. İyi dersler.

-Teşekkür ederim, iyi günler.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Sınıfa girdiğimde 2.ders başlayalı 10 dakika olmuştu. Ağzımı açıp matematik hocasına bir şeyler açıklayacaktım ki anlamış olacak ki

-Müdür bey açıklama yaptı Aryacım yerine geçebilirsin.

-Peki hocam

Sırama doğru giderken Ecem ve Güneş'in meraklı gözleriyle karşılaştığımda somurttum. Gözlerim arka dörtlüye kaydığında gözlerindeki merakı fark ettim. Sanırım neden geç geldiğimi merak ediyorlardı. Ya da ben yanılıyorumdur. Beni neden merak etsinler ki... Sırama geçip oturduğumda Güneş

-Nerde kaldın Arya meraktan ölecektik burada. Arka dörtlü geldi ama sen yoktun. Çıldırdık resmen.

-Güneş önce bir nefes al ya buradayım işte sakin ol. Handan Hanım benimle biraz konuşmak istedi o kadar.

-Ne konuştu anlatsana Arya!

-Canım sakin olur musun ayrıca bağırma herkes bize bakıcak.

-Arya, Güneş lütfen teneffüste konuşmanızı yapın.

-Peki hocam, Arya anlat artık.

-Güneş teneffüste konuşalım bak zaten hocada rahatsız oldu.

-Saçmalama Arya. Ben kaç dakikadır meraktan ölüyorum. Hadiiiiiii...

-Ya arka dörtlünün tehlikeli olduğunu ve onlardan uzak durmamı söyledi.

-Ne? Ohaaaaaaaaaa !!


Bravo Güneş... Dilini eşek arıları soksaydı Güneş... Offf neydi benim suçum ya. Güneş öyle bir bağırdı ki herkes bize baktı. Utancımdan ölebilirdim. Ben utancımdan ölmeden Ecem bakışlarıyla bizi öldürmüştü zaten. Kafamı sıraya koydum. Güneş bu arada hocadan özür diledi. Ah ben bu kızla ne yapacaktım böyle. Kolumu birkaç defa dürtmesine rağmen dönüp ona bakmadım. Başıma daha fazla bela açmayacaktım. Zil çalar çalmaz koşar adımlarla sınıftan çıkıp lavaboya doğru gittim. Sanırım ne Ecem'e ne de Güneş'e açıklama yapmayacaktım. En azından şimdilik. Rüya, ardından yaşanan olaylar, sabah Handan Hanımın imaları, sorgusu, uykusuzluk, yıpranan sinir, sürekli değişen ruh halim...


Gerçekten kendimi kötü hissediyordum. 4 yıldır benimle konuşmayan arka dörtlü ile dünden bu yana çok şey yaşadım. Evet belki abartılacak bir şey değil ama onların benimle konuşması, beni onaylamaları falan hala rüyadan mıyım acaba? Yüzümü yıkadım ve kendimi hala iyi hissetmediğimi anladım. Soğuk suyla da geçecek gibi değil. Sanırım yurda gidip uyusam iyi olur. Müdür yardımcısına gidip izin aldım. Çantamı almak için sınıfa çıkmam gerekiyordu ama çıkacak gücü bulamıyordum. Çantamı Güneş alır diye düşünüp okuldan çıktım. Resmen o yokuştan inmek ölüm gibi geldi. Neyse ki kolejin yurdu yakın, çok yürümeme gerek kalmadı. Odama çıkar çıkmaz kendimi yatağıma attım. Kıyafetlerimi değiştirme tenezzülünde bile bulunmadım daha doğrusu bulunamadım. Daha fazla beklemeden kendimi uykunun kollarını bıraktım.


>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Gözlerimi açmamla kafamda dikilmiş bana bakan ve patlamaya hazır bomba gibi görünen gözleri görmem bir oldu. Yataktan hızlıca kalktım. Dengemi tam sağlayamadığım için kalkmamla yatağa düşmem bir oldu. Güneş o sırada çığlık atıp odada dolaşmaya başladı. Güneş'in çığlığı üzerine ben ve Ecem'de korktuk. Ne olduğunu anlayamadan Ecem ve kendimi de çığlık atarken buldum. Güneş bizim çığlığımızı duyunca daha büyük bir panik dalgasıyla yaklaşık 2 dakikadır esirgemediği çığlıyla odadan uçarcasına çıktı. Onun çıkmasıyla Ecem ile birbirimize "buda neydi şimdi" bakışları attık. " Bu kızın sorunları var" diyen Ecem'e bir kez daha katılarak Güneş'in peşinden bizde odadan çıktık.

-Güneş!!!!!

-Güneş dursana!

-Dur Güneş!


Ecem ile birlikte Güneş'i durdurmaya çalışırken Güneş bizi duymuyormuş gibi çığlık çığlığa yurttan çıktı. Daha fazla Güneş'in bu hareketlerine dayanamayarak gülmeye başladık. Gülmemizden dolayı olsa Güneş bağırmayı kesip olduğu yerde durdu. Biz hala Ecem ile gülmeye devam ederken Güneş biraz daha yerinde durdu ve bize doğru sinirli bakışlar attı. Sinirli bakışlarını bu sefer erkek yurduna çevirince bizde o tarafa döndük. Ecem ile erkek yurdunun kapısındaki arka dörtlüyü görünce dakikalardır attığımız kahkahalarımız anında kesildi. Sanırım bu grubun en en en konuşkanı olan Cem yine merakına yenik düşüp


-Hey siz iyi misiniz?

-Iıııı... şey... şey...


Güneş bulunduğumuz durumu izah etmeye çalışıyordu. Sadece çalışıyordu. Hala çalışıyordu. Çalışıyordu. Çalışıyordu... Ama hala anlatamıyordu. Sanırım artık konuşmaya karar verecek ki tamamen onlara dönüp ciddi bir şekilde durdu. Bizde sonunda kurtulduk rezil olmayacağız derken Ecem ile derin bir nefes aldık. Ama erken sevinç yaşadığımızı Güneş'in tekrar konuşmasıyla anladık.


-Ayı... Aaa evet ayı!!

-Ne ayısı? Burada mı? Hahaha.

-Bana bak sen Cem misin nesin ayı değil ne ayısı nerende uyduruyorsun. Arı dedim arı!

-Bir arı için mi bu hale düştün?

-Aaa.. şey... arı ve... ve yılan, fare, aslan, aa köpek, börtü böcek...

-Hayvanat bahçesinde yaşıyoruz da bizim mi haberimiz yok kızlar?


Cem'in bu sözleri üzerine artık konuşmaya el atmamız gerektiğini anladık. Ecem'in gerildiğini sık ve hızlı bir şekilde alıp verdiği nefes seslerinden anlamıştım. Ecem sinirlenince kimse onu tutamazdı. Bunu çok iyi biliyordum. Sanırım şu rezillikten Ecem'in sinirleri bizi kurtaracaktı. Bende müdahale etmek zorunda kalmayacaktım ve beklediğim an geldi. Ecem konuşmaya başladı.!

ARKA DÖRTLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin