*Bölüm 15*

5.6K 355 29
                                    

Multimedya Talha-Güneş 

Talha'nın ağzından;

Güneş korkuyordu... Ve korkunca da saçmaladığını öğrenmiş oldum. Güneş'e onu bırakmayacağımı söyledim ve merdiveni sabit tutmaya çalıştım. Ama Güneş yine beni dinlemedi ve hareket etmeye başladı. Sonrasında da aşağı doğru düştük. Güneş çığlık çığlığa bağırırken elini sıkıca tuttum. Yere düştüğümüz zaman sırtım toprak zemine çarptı. Üzerime de Güneş düştü. Hareket edeceğim sırada kolumda hissettiğim acıyla inledim. Sanırım kolumu kırmıştım.

-Ahhh! Güneş hemen kalk üstümden.

-Talha... Ay inanmıyorum ölmemişsin. Tanrım kurtulduk.

-Güneş saçmalamayı kes ve hemen üstümden kalk.

-Tek sorun ettiğin şey üstünde olmam mı sana ölmedik ve yaşıyoruz diyorum Talha.

-Güneş! Lanet olsun evet ölmedik hadi artık üstümden kalk ve ambulans çağır ya da Doruklara haber ver.

-Ne ambulansı? Talha sen iyi misin?

-İyi değilim Güneş artık kalk üstümden yoksa gerçekten kolum bir daha eski haline dönmeyecek.

Güneş hızla üstümden kalktı. Korkuyor muydu? Benim için endişelenmiş miydi? Bu yüz ifadesi de neydi böyle.

-Talha kalkabilecek misin?

-Sanmıyorum kolum... Bacağımda ağrıyor. Fazla ağrıyor.

-Ahhh sen ciddisin, inanmıyorum benim yüzümden. Talha ben çok üzgünüm.

-Güneş şuanda üzgün olman beni bu durumdan kurtarmıyorum. Hadi canım gidip bizimkilere haber ver.

-Ta-mam. Sen be-beni bekle burada tamam mı? Hemen geliyorum.

Biraz zaman geçtikten sonra Doruk koşarak yanıma geldi. Arkasında da adeta bir ordu getirerek. Bu kadar çok arkadaşı var mıydı bu çocuğun ya?

-Abi! Sen iyi misin?

-Bacağım ağrıyor ve sanırım kolum kırıldı, hastaneye gitsek iyi olur.

-Tamam, Demir arabayı hemen buraya getirin.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Kolum ve bacağım kötü bir şekilde incinmiş. Güneş durmadan benim yüzümden deyip ağladı. Ecem onu sakinleştirmeye çalışsa da bir türlü sakinleşemedi. Bunu neden kendi lehime kullanmayayım diye düşündüm. Aklıma güzel şeyler geliyordu.

-Sus Güneş sus. Hepsi senin yüzünden. Üstüme düşmeseydin eğer bacağım ve kolum bu halde olmayacaktı.

-Talha ben... ben çok üzgünüm. Özür dilerim.

-Affetmiyorum seni Güneş.

-Talha ne yapmam lazım affetmen için ben gerçekten üzgünüm.

-Seni affetmem için yapacağın bir şey var.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Arya'nın ağzından

Gelen seslerden korkarak Doruk'a sarılmıştım. Sarılışıma karşılık verdi hemen. Bu beni mutlu etmişti. Doruk ile ne kadar süre birbirimize sarıldık bilmiyorum tek bildiğim şey ona daha çok sarılmak isteyişimdi.

-Arya!

-Aaa Ecem, be-ben...şey...

-Canım iyi misin?

-Evet, az önce ses geldi ben şey korktum pencerede gölge vardı.

-İnanmıyorum Güneş! Buraya tırmanmak istemiş olamaz değil mi?

-Ne ciddi misin?

-Ben bilmiyorum ama bir süredir ortalıkta yoklar.

-Yoklar?

-Talha abi ve Güneş.

Belki de gerçekten Güneş'in gölgesinden korktum. Peki, sonrasında duyduğumuz çığlıkta ona aitti o zaman. Sesler pek anlaşılmıyordu.

Birden içeriye koşmaktan nefes nefese kalmış Güneş girdi.

-Tal-Talha... Biz... Düştük... O iyi değil Doruk yardım edin!

-Ne! Ne diyorsun?

-Talha iyi değil diyorum size! Hemen yardım edin!

Hepimiz Güneş'i takip ettik. Doruk koşarak Talha abinin yanına gitti. Ardından hep beraber hastaneye gittik. Kolu kırılmıştı ve bacağı da iyi görünmüyordu. Güneş'in üzerine düşmesiyle biraz hırpalanmış. Güneş durmadan kendini suçladı durdu.

-Sus Güneş sus. Hepsi senin yüzünden. Üstüme düşmeseydin eğer bacağım ve kolum bu halde olmayacaktı.

-Talha ben... ben çok üzgünüm. Özür dilerim.

-Affetmiyorum seni Güneş.

-Talha ne yapmam lazım affetmen için ben gerçekten üzgünüm.

-Seni affetmem için yapacağın bir şey var.

Hepimiz dönmüş Talha abiye bakıyorduk. Ne isteyeceğini bende merak etmiştim.

-Bu halde kendime bakamam. Annem de şuanda Paris gezisinde ve 1 hafta dönmeyecek. Doruk'un benimle pek fazla ilgilenebileceğini düşünmüyorum. 1 hafta boyunca bana sen bakacaksın.

-Ne! Lütfen saçmalamayın! Güneş'in okulu var. Ayrıca size bakacak birini istiyorsanız ailemle konuşurum ve bunu halledebiliriz.

-Ecem'di değil mi? Ben Güneş'in bakmasını istiyorum çünkü onun yüzünden bu haldeyim.

-Ama-

-Dur Ecem, Tamam kabul ediyorum. Sana ben bakarım.

-Anlaştık o zaman.

Ecem sinir küplerine binmişti. Demir yanına yaklaştı ve konuşmaya başladı. Bunlar ne ara konuşur oldu ya?

-Sakin olsana Ecem.

-Sen karışma Demir.

-İyi de yüzün kıpkırmızıyken çok itici oluyorsun.

-İtici mi? Ne! Ya üf!

-Hadi gel seni yurda ben bırakırım.

-Güneş sen şimdi gelmiyor musun?

-Ecem sen Demir ile git bebeğim ben buradayım.

-Peki, tamam.

-Hadi sen de gel Arya.

Demir'in beni de çağırması üzerine Talha abiye geçmiş olsun dedim ve onlara doğru ilerledim.

-Doruk hadi sende git.

-Hayır abi ben buradayım.

-Doruk git Güneş burada.

-Abi...

-Doruk! Hadi Aslanım.

-Ah tamam.

Doruk'ta bize katılınca Ecem, ben ve Cem Demir'in arabasına, Utku' da Doruk'un arabasına bindi. Yurda geldiğimiz de Ecem Demir'e bizi bıraktığı için teşekkür etti. Dönüp Doruk'a baktığımda hızlı bir şekilde yurda girdiğini gördüm. Neden beklemedi ki. Ben de Ecem ile birlikte odamıza çıktım. Bugünü de bu şekilde atlattık. Doruk'un yanında büyük bir panik atak krizi geçirmek üzereydim sonra sarılmalarımız falan. Kendimi uykuya teslim etmeden önce hayal ettiğim tek şey Doruk ile sarılışımızdı.

ARKA DÖRTLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin