*Bölüm 3*

8.6K 424 45
                                    


-Doruk, Doruk, Dorukkk! ...

İsmi ile bilmem kaçıncı defa sesleniyordum ona. Ama hiçbir tepki vermeyerek karşımda duruyordu. Yine sessizdi. Lanet olsun benimle konuşmuyor. Her zamanki gibi... Donuk bakışlarından dolayı korkmaya başlamıştım. Birden bir ses geldi. İkimizde sesin olduğu tarafa doğru döndük.

Karşımda gördüğüm eli silahlı adamlar korkumu daha çok arttırırken Doruk hala tepkisizdi. Birden kolumun çekilmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Doruk beni arkasına almıştı. Fısıltı şeklinde "Sakın korkma! Yanındayım" dedi. Nasıl korkmazdım. Tanımadığım adamlar karşımda bize doğru silah doğrultmuş bekliyorlar. Doruk'un elimi tutmasıyla biraz daha güç aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Tekrar Doruk bana döndüğünde " Sakin ol Cem bizi birazdan buradan çıkartacak" dedi. Sadece kafa sallamakla yetindim. Gözlerimi Doruk'tan çekip adamlara doğru dönüp baktım. Kimdi bunlar? Ne istiyorlardı bizden? Doruk'tan, benden?

Beni düşüncelerimden sıyıran o yüksek sesi duymamla, elimi sıkıca tutan elin gevşemesi bir oldu. Ağlamak üzereydim. Gözyaşlarım hazırda bekliyordu. Korkuyla Doruk'a döndüğümde... Kan... Hayır, hayır... Yerdeki kan... O vurulamaz...

Gördüğüm manzara karşısında o hazırda tuttuğum gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. Doruk vurulmuştu! Yere çöktü. Onunla birlikte bende dizlerimin üstüne düştüm. Eli gevşemişti fakat hala elimi tutuyordu. Sonunda o kaybolmuş sesim geri geldi ve ben bağırabildiğim kadar bağırdım. Ağzımdan sadece onun ismi çıkmıştı. "DORUK!!!!!


>>>>>>>>>>>>>><<<


"Doruk!!" Ahhh hayır!! Bu nasıl rüyaydı böyle... Yataktan hızlıca kalkıp banyoya doğru yürüdüm. Aynanın karşısına geçtiğimde bir kez daha çığlık atacaktım neredeyse. Gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir vaziyetteydi. Üstelik çok fazla terlemiştim. Neyse ki çıkarttığım gürültülerden dolayı Ecem ve Güneş uyanmamıştı. Elimi yüzümü yıkayıp tekrar yatağa döndüm. Fakat gördüğüm rüya beni o kadar etkilemişti ki uyku tutmuyordu. Biraz hava almanın iyi olacağını düşünüp üzerime dolaptan bir şal alıp dışarı çıktım. Bahçedeki banklara doğru ilerlerken kendime kızmadan edemedim. Hep bugünkü saçma düşüncelerim yüzünden bu rüyayı gördüm. Doruk'un okula gelmemesiyle aklımda kurduğum senaryolar bilinçaltıma o kadar çok işlemişti ki...

Banka oturup derin nefesler almaya başladım. Bir süre sonra bahçede sıkılıp yürümeye karar verdim. Gecenin kaçı pek bir fikrim yok. Sanırım yarın güvenlik kameraları izlendiğinde çok güzel bir şekilde arka bahçede gezerken çıkmış olacağım ve sevgili müdiremize hesap vermek zorunda kalacağım. Neyse ki bu umurumda değil. Bahçede son turumu atarken erkekler yurdunun kamelyasında oturan gruba gözüm çarptı. Biraz daha yaklaştığımda o grubun arka dörtlü olduğunu fark ettim.


Acaba onlarda benim gibi rüya görüp bahçeye hava almak için mi çıkmışlardır. Hadi ama Arya ne saçmalıyorsun!!! Dördü birden rüya görüp hava almak için bahçeye inecek değil ya. Gördüğüm rüya düşünce sistemimi çökertmiş durumda... Erkek ve kız yurdu yan yana olduğu için onları görmekte pek sorun yaşamadım. Sadece aramızda demir parmaklıklar var ve bu demir parmaklıkların boyları o kadar kısa ki fark etmek mümkün değil. Gördüğüm rüyadan olsa gerek gözlerim hemen Doruk'a kaydı. İyi görünüyordu ve her ne konuşuyorlarsa eğlenceli şeyler olduğu belli. Çünkü hepsi gülüyordu. Ne konuştuklarını çok merak ediyordum. Acaba biraz yaklaşsam onları duyabilir miydim?



İyi ki şuanda yanımda Güneş yok !!! O olsaydı çoktan çığlığı basıp yanlarına varmış olurdu. Güneş'in bu halini düşünürken gülümsemeden edemedim. Ne konuştuklarının merakı içinde biraz daha yaklaştım ve o an kendime lanetler okumaya başladım. Gerçekten önümdeki kocaman taşı görmeden nasıl adım attım. Gerçi adım atamadım yani atamadan yere kapaklandım. Tabi refleks olarak ağzımdan bir çığlık çıktı. Çıkmaz olaydı!! Daha gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamamışken düştüğüm şu duruma bak. Aman tanrım!! Ayak sesleri... Buraya doğru geliyor olamazlardı değil mi? İçimden bir kez daha lanetler okudum. Ne kadar salak bir kızım ya.. Aklım nereye uçup gitti de ben bu saatte dışarıya çıktım. Buda yetmezmiş gibi Doruk'u görüp onlara yaklaştım. Ve yine buda yetmezmiş gibi bir güzel yere kapaklandım. Artık ayak seslerinin bu tarafa doğru geldiğinden yüzde yüz emin olarak yapmam gereken açıklamayı düşünmeye başladım. Acaba şimdi arkama bakmadan kaçsam beni tanırlar mı?


-Hey sen iyi misin?

Bir kez daha ve bir kez daha lanet okurken ölmek istedim. Bu sanırım Cem'di. Emin olamıyorum Demir'de olabilir. Gerçi Doruk olmadığına çok eminim. Utku muydu acaba? Bunların sesini duyan cennetlik zaten. Salak Arya kimse kim... Se bunu düşüneceğine vereceğin cevabı düşünsene!! Yine aynı ses bu kez


-Abi kız korkudan dilin mi yuttu? Doktor falan mı çağırsak? Dedi.


Duyduğum bu cümle üzerine hızlıca yerden kalkıp Cem olduğuna emin olduğum sesin olduğu tarafa dönerek

-Ne? Ne saçmalıyorsun sen? Ne korkacağım ben bu da yetmiyormuş gibi dilimi yutacağım? Dedim.


Kurduğum cümlenin nasıl bir cümle olduğunu aklımda tartmaya çalıştığımda bu cümlenin ağırlığını kaldıramayacağımı anlayıp vazgeçtim. Salak Arya asıl sen saçmalıyorsun. Kurduğun şu cümleye bak. Ben düşüncelerimle savaşırken Cem Doruk'a dönüp

-Abi kız konuşabiliyormuş ve sanırım iyi gibi. Dedi.

Doruk Cem'in dediklerini takmadığını belli ederek bana dönüp

-İyi misin? Dedi.

Tanrım! Doruk bana iyi misin dedi. Doruk benimle konuştu. Benimle konuştu. Konuştu.. Sakin ol Arya.. Mantıklı cevap ver Arya.. Derin bir nefes alıp tam ağzımı açacakken Cem

-Ne o sen bizimi dinliyordun. Dedi

Cidden ne saçmalıyordu bu çocuk. Onları daha dinleyememiştim bile.


-Ne-ne saç-ma-lıyor-sun sen? Ben neden sizi din-leyeyim ki?


-O zaman bize neden burada olduğunu açıklar mısın güzelim?


-1. Ben senin güzelin değilim, 2. Sana hesap vermek zorunda da değilim...


-Sizin kavganızı dinlemek zorunda değilim. Kapa artık o çeneni Cem. Hey sen bizim sınıftaydın değil mi? Adın şey...Immm..


Doruk düşünürken onun konuşmasını bölerek

-Arya adım Arya. Dedim.


-Aaa evet Arya.. Ya da her neyse şimdi bana düzgün bir cevap ver. Burada bu saatte bizimi dinliyordun?


Doruk'un bu sorusu üzerine sinirlenerek ve birazda heyecanlanmanın verdiği kekemelikle

-B-Ben sade-ce hava almak için çıkmıştım.

Bir an neden hesap veriyorum ki diye düşündüm. Sesimi sert ve düz bir tonda tutmaya çalışarak


-Ya siz kimsiniz ki ben size hesap veriyorum. Ayrıca sen...Imm..Şey... Doruk'tu değil mi? Ya da her neyse... Ne demek istiyorsun ben gayet düzgün cevaplar veriyorum.. Ya da buna kişiye göre muamele diyelim!


Dediklerime ben bile şaşırıp kalmışken ağzı açık kalmış dört kişi görmemle kendime lanet okumak yerine tebrik ettim. Ecem, Güneş neredesiniz ikizlerim... Arkadaşınız şu an 1 metre uzaklıkta bulunan arka dörtlüye laf sokmaya çalışıyor. İçten içe kendimi tebrik ederken Demir


-Hadi gidelim.. Birazdan güvenlik gelir. Bir de onunla uğraşmayalım. Yeterince Arya başımızı şişirdi.


-Haklısın abicim bu ne ya... Kadın dırdırı diye boşa dememişler.



Cem'in bu sözleri üzerine Utku güzel bir kahkaha atarken ben hala Doruk'la bakışıyordum. 1 dakika biz Doruk'la bakışalı 10 saniyeden fazla oldu. O gözlerini gözlerimden ayırmadı. Şuan ölebilirdim... Dorukla saniyelerdir bakışıyoruz. Bu gece sandığımdan da uzun geçecek gibi... Doruk'un sadece bakışlarıyla bu kadar fazla etkilenmem normal miydi?



ARKA DÖRTLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin