(6.7)-Ağacı Kesersin, Umutların Yok Olur

1.7K 154 62
                                    

Afilli cümlelere, sıradan insanları sığdıramazsınız.

🍁

Batı Poyraz

Hayat, sivri uçlu bir merdiven gibidir. İnsan attığı her adımda, arkasında bıraktığı her basamakta biraz daha yorulur. Bazen dizleri titrer, sınırlarını çizer. Bazen de tükenir tepeye ulaşamadan, yuvarlanır öylece. Tüm çabaları onu tek bir sonuca ulaştırır: kaybedişe.

Batı, ayaklarını sarkıttığı bir uçuruma tutulmuştu. O uçurum Duygu idi. Bir gülüşü, onu savururdu gökyüzüne. Ne zaman başladığını bilmediği bir hikayenin başrolü gibi hissettirirdi ona kendisini. Duygu ile olduğunda, hayatı anlam kazanırdı. Şimdiyse öyle anlamsız, öyle yalnızdı ki bunu son hissettiğinde hüngür hüngür ağlayan o çocuk yeniden azap içinde dirilmişti ruhunda. Ve ölümü de çok yakındı.

Yeşil gözlerinin etrafı kızarmış, buğulu bakışları tek bir noktaya sabitlenmişti genç adamın. Dalmıştı derin, sonsuz bir boşluğa. Oradan çıkmak istediği de söylenilemezdi gerçi. Mühürlendiği bir çift gözün acısı gözlerinin önünde bu denli tazeyken istese de çıkamazdı zaten. Hayali parmaklar boğazını rahatsız edici bir duyguyla sıkıyordu. Ne ölmekti onunki ne de yaşamak. Belki, bir parça nefessiz kalmaktım hepsi bu. Omzuna dokunan ele hiçbir tepki vermeden salıncağında sallanmaya devam etti. Ayaklarının hareketleri aşinaydı. Toprağı hafif çukurlaştıracak kadar uzun süredir aynı yerde dikiliyordu. "Batı," diye fısıldadı omzundaki elin sahibi. "Gidelim mi?"

Batı, boşluktaki gözlerini aheste bir tavırla Cihan'a çevirdi. Genç adam da en az kendisi kadar dağılmış görünüyordu. "Duygu'yu burada yalnız bırakamam." dedi kuru bir sesle. Konuştuğu için boğazı acımıştı. Duygu olsa, sıcak bir çorba yapardı tarifine bakarak. Ama yoktu. O bir daha hiç olmayacaktı. "O benim varlığım olmadan uyuyamaz ki."

Cihan yanındaki salıncağa oturdu yavaşça. Şimdi Batı'nın sağındaydı. "Sevgilim öldüğü ilk zamanlarda ben de böyle hissederdim," diye mırıldandı. Onun da gözleri dalmıştı. "Her an bir yerden çıkıp gelecek gibiydi. Sanki... Hiç gitmemiş gibi. Uzun bir süre yokluğuna inanamadım. Sonra..." Gülümsedi. "İnsanın her acıya alıştığını tecrübe ede ede öğrendim. Zamanla her şeyi silikleşti. Bir tek acısı, o hep kalbimde kaldı. Başka birini sevmedim, bunu denemedim bile. Herkesten kaçtım başta ama yine dönüp dolaştığımda, ailemin yanında buldum kendimi." Batı gözünden bir damla akıtarak ona döndüğünde yüreğindeki acı ona bağırıp çağırmasını emrediyordu lakin genç adamın gücü yoktu. "Birileri hep erken gider dostum, hayatın kuralı bu." diye sürdürdü Cihan. "Söylediklerim saçma geliyor değil mi? Onu asla aklından çıkamayacak gibi hissediyorsun mesela. Onsuz nefes alamayacakmışsım gibi hatta. Fakat alacaksın, Batı. Alıyorsun. Sadece farkında değilsin. Bu bir son da değil, aksine bir fragman sadece. Canın yanıyor zannediyorsun ama öyle değil. Bu daha hiçbir şey." İç çekti. "Sevdiğini kaybetmiş biri asıl ne zaman yıkılır biliyor musun? Onunla hatıralar bıraktığı yerlerde ona bir daha asla rastlamayacağını kabullendiğinde."

Batı konuşmak için dudaklarını araladı ama yapamadı. Ne olurdu sanki kalbindeki acı biraz azalsaydı? Henüz birkaç saat önce yok olmuş bir beden, geride böyle büyük bir enkazı nasıl bırakırdı? Aklı almıyordu Batı'nın. Belki de anlamak istemiyordu. Çünkü anlarsa onun gittiğini kabullenecekti. Çünkü anladığı an, ondan geriye hiçbir şey kalmayacaktı. "Ne yapacağım?" dedi sonunda sesini bulabildiğinde. "Bu acının altından nasıl kalkacağım Cihan? Bu... Hiçbir şeye benzemiyor ki oğlum! B-benim ne zaman canım yansa o yanımda olurdu ama şimdi," Gözleri ay ışığının aydınlattığı toprağa değdi. "Ondan geriye acıdan başka hiçbir şey kalmadı."

"Acı bakidir," dedi Cihan. "Bunun bir çaresi yok, Batı. Nereye kaçarsan kaç, bir sana kör kaderin seni saklandığın yerden bulur. Önemli olan alışmak, onu içinde yaşatmak."

Zamanın Üçüncü TekiliWhere stories live. Discover now