(5.6)-Tebessüm

1.7K 155 8
                                    

Zaman geçecek üstümüzden; unutacağız, unutulacağız. Ama ben yine de tarihin bir yerinde seni çok sevmiş olacağım.

🍁

Doğu Yazgın

"Ya bir kere göreyim!"

Doğu ve Ege, Duygu tarafından engellenirken birbirlerine anlamsız birer bakış attı. Kız, gelin odasının önünde durmuş arkasındaki Sedef ile birlikte içeri girmeleri için ellerini uzatıp para bekliyordu. "Olmaz," dedi Duygu cıklayarak. "Kızları almanız için önce bana yüklü bir miktarda ödeme yapmanız gerekiyor beyler."

Batı kollarını göğsünde birleştirmiş ve duvara yaslanmıştı. Üstünde kardeşininkiyle aynı takım elbise vardı ve onun bu kıvranmalarını izleyerek yanındaki Emre ve Cihan ile gülüşüyordu. "Demin iki yüz lira verdik," dedi Ege. "Pes doğrusu.
Hem nikah memuru bizi bekliyor, adam biraz daha beklerse ya ağaç olacak ya da çekip gidecek. Kısmetimle oynuyorsun kızıl!"

"Hop," diye seslendi Batı Ege'ye. "Ona yalnızca ben böyle seslenirim Ege."

Ege gözlerini devirerek kıza bakarken kararlı duruşunu gördüğünde homurdanarak geri adım attı. Doğu ise aklına gelen fikirle kardeşine döndü. Duygu ve Sedef gelin odasına girip gözden kaybolurken "Batı," dedi genç adam. "Yardımına ihtiyacım var."

"Ne oldu?" diye sordu Batı. "Onu ikna etmemi istiyorsan bunu unut gitsin. Canıma susamadım."

Doğu yüzünü buruşturarak başını iki yana salladı. "Senin lens koleksiyonunda bir parça yeşil vardır, değil mi?" Emre ve Cihan anlamsız gözlerle ona bakarken Batı alayla bir kahkaha attı.

"Hayatta olmaz, Doğu."

"Lütfen," dedi Doğu. "Söz veriyorum, terör estiren sevgilinin saçını falan yolmayacağım." Batı bir süre düşünürcesine bekledi. Sonra "Tamam," dedi. "Benimle gel."

Motoruna atlayıp on dakika içinde evinden çok da uzak olmayan düğün salonundan ayrılıp kardeşine lensini geçici süreliğine taktı ve yeniden oraya döndü. Doğu, yüzüne boş bir ifade yerleştirerek kapıya doğru ilerleyip kapıyı çaldığında Batı keyifle onu izliyordu. Ege ise içeri dalmak için pusudaydı. Duygu "Yine ne var?" diye kapıyı açtığında karşısındaki adamla güldü. "Beni yumuşatmaya geldiysen boşa zahmet etme, yakışıklı. Bir aylık emeğimin karşılığını misli misli çıkaracağım kardeşinden."

Doğu kafasını sola yatırıp "İçeride konuşalım Duygu." dedi. Duygu ise birden bağırdı. "Hey! Sen Batı değilsin. O bana işi düşmedikçe veya kızmadıkça ismimle hitap etmez."

Ege, kızı Batı'nın üstüne atıp içeri koştuğunda genç adam elini sevgilisinin beline koyarak onu durdurdu. Kız kollarında çırpınırken "Cadılığın zamanı değil, kızıl." dedi kulağına Batı. "Çocukları Emre bile bu kadar uğraştırmadı."

Duygu başını geriye atıp kokusunu içine çekti. Anınfa sakinleşmişti. "Defterin kabarıyor Batı Bey," dedi yine de. "Sen görürsün."

Doğu ise koşarak içeri girdiğinde gördüğü kızla taş kesildi. Ayakları bulunduğu yere çivilenirken kalbi hem adrenalinden hem de karşısında gördüğü Cemre'nin güzelliğinden göğüs kafesini tekmeliyordu. Ege de ondan farksız değildi aslında. İki kız da müstakbel eşlerine bakarken heyecanlıydı. Sedef onları yalnız bırakıp odadan çıktığında Doğu, Cemre'nin yanına gidip elini tuttu. "Çok... Çok güzel olmuşsun."

Cemre dudağını kıvırdı. "Sen de harika görünüyorsun."

Parmağı kızın yüzüne dokundu hafifçe. Sanki o an dünya üzerinde yalnızca ikisi kalmıştı. "Hala inanamıyorum biliyor musun?" diye fısıldadı. "Her şey gerçek olamayacak kadar güzel. Bir... Bir rüya gibi. Uyandığımda Amerika'daki yatağımda olmaktan korkuyorum Cemre."

Zamanın Üçüncü TekiliWhere stories live. Discover now