(5.3)-İsteme Töreni

2K 186 56
                                    

En büyük kayboluş, bir kalbin en tenha sokağına sığınmaktır.

🍁

Batı Poyraz

Ertesi sabah Batı ve diğerleri bir kafede buluşmuş kahvaltı yapıyordu. Sedef, üstündeki ojul üniformalarını kirletmemeye çalışarak hızlı hızlı bir şeyler sıkıştırıyordu ağzına. Ailesini kaybetmiş biri için belki de çok normal davranışlar sergiliyordu ama öğrendiklerinden sonra o insanlara aile demek de içinden gelmiyordu doğrusu. Doğu onun için her zaman bir düşman konumundayken şimdi tek ailesi haline gelmişti ve bu kızın anlamlandırmakta zorlanacağı kadar garipti. Yine de halinden memnun olmadığını iddia edemezdi. O hem ağabeyini hem de onun ailesini tanımıştı bu sayede. Emre, Cihan, Ege ve hatta kabul etmek istemese de Batı da onun için yeni ağabeyler haline gelmişti. Üstelik üç ablası da vardı artık. Kız tamamlanmışlık hissediyordu ve özellikle dün geceden sonra bu his iyice artmıştı.

Gözlerini kaldırıp Batı ve Duygu'ya baktı. Karşılıklı oturuyorlardı ve arada bir birbirlerine attıkları kaçamak bakışmalar haricinde masadaki hiçbir hareketliliğe katıldıkları yoktu. Tanıdığı gün duygusuz dediği adamın bile yabancısı olduğu bu konuda çekinmesi küçük kızı eğlendiriyordu ve bakışmalarını her yakaladığında gülmemek için yanağını ısırıp Doğu ile göz göze geliyordu. Onun hali daha da içler acısıydı aslında. Doğu, Cemre hakkında düşündüklerini kendisine anlatmıştı ve kızın evlilik teklifini kabul ettiğini biliyordu Sedef ama henüz Emre'nin bundan haberi yoktu. Son zamanlarda üst üste binen dersleriyle uğraşmaktan doğru düzgün eve bile uğrayamayan Emre bu denli huysuzken, şimdilik haberi olmaması da en iyi seçenekti zaten. Lakin ağabeyi sürekli kaybedecek zaman kalmadığını söylüyordu. Sedef başta bu cümlenin anlamını çözemese de her an yitip giden insanların içine düştüğünden beri, o da ona hak veriyordu.

Masadaki sessizliği "Ee," diye bozan Nil oldu. "Şimdi siz sevgili mi oldunuz?"

Sözlerinin hedefi Batı ve Duygu idi. İki genç birbirlerine bakıp yüzlerini buruşturdu. Uzaktan gören biri bu hareketi birbirlerinden nefret ettiklerine yorabilirlerdi ama yine bunun asıl nedeni, ikisinin de bu tarz işlerden hoşlanmamasıydı. Özellikle Duygu, işin ciddiyet kazanmasından deli gibi korkuyordu. Batı'yı seviyordu, onsuz nefes alamayacağını bile hissediyordu ama ya onla ne olacaktı? Hep sevgili kalabilirler miydi? Nil ile konuştukları bir zamanda, kız ona artık Ege ile ilişkilerinin ciddiye bineceğini söylemişti. Sonsuza dek yalnızca iki aşık olarak sürdüremeyeceklerini Duygu da biliyordu ama yeminini bozmamak için o kadar haklı sebebi varken bunları nasıl aşacağı merak konusuydu. "Sanırım," dedi Batı ağzına bir zeytin atarken. "Öyleyiz değil mi kızıl?" Onaylatmak için ağzına büyük bir parça domates sıkıştırmakla uğraşan Duygu'ya başını çevirdiğinde kızın o hali kendisini güldürdü. Duygu ağzı dolu başını salladı ve ellerini yumruk yapıp baş parmağını kaldırarak onu onayladı. Diğerleri önüne dönerken Batı çenesini eline yaslayarak onu izlemeye devam etti. Onun neyini sevmişti sahi? Güzel yüzünü mü, kötülükle dolu kalbini mi yoksa çocuksu dünyasını mı? Hangisiydi onu kendisine bağlayan?

Batı için Duygu başından itibaren tanımlaması zor biriydi. İyi demek doğru olmazdı ama onu kötü olarak yaftalamak da büyük haksızlıktı. Deli cesareti vardı kızın, kırgınlıklarına rağmen gülebiliyordu ve hangi koşulda olurlarsa olsunlar vazgeçmeyi bilmiyordu. Belli etmemeye çalışsa da fedakardı üstelik. Kendisine benziyordu ve Batı kendinde nefret ettiği ne varsa onda bulup onu öyle sevmişti. İşte bu, tuhaflıktan da fazlasıydı.

İç çekerek bakışlarını cesaretsizce Emre'nin iyi bir anını kollayan kardeşine çevirdi. Cemre ile evlilik kararlarını ona söylemek için kıvranıyordu resmen. Batı buna gülerek kardeşinin ayağına masanın altından bir tekme attı. Doğu kafasını kendisine çevirdiğinde çenesiyle Emre'yi işaret etti. Anlaşılan iş başa düşmüştü. Doğu gözlerini büyütüp başını iki yana sallarken Duygu bunu görerek sırıttı. Batı hiç uslanmayacaktı.

Zamanın Üçüncü Tekiliजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें