(3.4)-Batı'nın İntikamı

2.1K 183 38
                                    

Gülen biri vardı, öteki ağlıyordu. Biri sevinçten dökerdi yaşlarını; diğeri acıdan kahkahalar atarak ederdi isyanını. Ama kader, onları aynı sona yazmıştı.

🍁

Doğu Yazgın

Gürültülü bir müzik sesiyle inleyen duvarlar, bu kez sessiz ve durgun bir şarkıya ev sahipliği yaparken Doğu her zamanki gibi kapattığı gözlerini, şarkının sonuna geldiğinde araladı. Gözleri ileride oturan arkadaşlarına takılırken Batı'nın yine burada olmayışı battı gözüne. Kardeşi, ondan köşe bucak kaçıyordu. Gururuna yediremediği bazı şeylerin olduğunu biliyordu Doğu ama insanları dinlemek ve çözümler üretmek üzerine yıllarını verdiği mesleği bile bu durumda etkisini yitiriyordu. Ne Doğu ne de Batı bir psikoloğa ihtiyaç duymayacak bir noktada sayıılırdı. İkisi de geçmişlerini istiyordu aslında ve bu imkansızdı. Kimsenin gücü zamanı döndürmeye yetmiyordu.

Doğu, provaya son vererek gitarını bırakıp arkadaşlarının yanına gittiğinde "Duygu nerede?" diye sordu. Masadaki herkes, kızın ismini ansa da asıl merak ettiğinin Batı olduğu biliyordu ama kimse bunu yüzüne vurmadı.

"Duba'yı veterinere götürmüştü." diye konuştu Cemre alkolsüz kokteylinden bir yudum alırken. Barda bir tek onlar vardı. "Batı'yı da kendisiyle sürüklemiştir muhtemelen."

Nil ile birbirlerine bakıp gülüştüler. Duygu ile iyi anlaşmışlardı ve Cemre insanlara kanı kolay ısınan biri olmamasına rağmen onun için de kalbinde bir yer ayırdığını biliyordu. Doğu'nun zıttı olsa da Batı'nın da içinde iyi bir yön olduğuna inanıyor ve kalbinin bir odasını da ona bırakıyordu. "Kız tam bir felaket," diye sırıttı Cihan. "Patronu bile dize getiriyor."

"Aşk," dedi Emre gülerek. "İnsana her şeyi yaptırıyor demek ki."

Doğu, huzursuzca kıpırdanırken "Bence aralarında bir şey yok," dedi Ege. "Kedi köpek gibi didişiyorlar bildiğin."

"Ne derler bilirsin hayatım," dedi Nil. "En büyük aşklar kavgayla başlar."

Doğu, saatini kontrol ederken "Gelmeyecekler mi?" diye sordu. "Dün anlaşmıştık. Bir saat sonra Diyar denen adamın mekanına gidecektik."

"Gelirler birazdan," dedi Emre. "Patronun geç kalma konusundaki ustalığını bilirsin."

"Başına bela alma konusundaki yeteneklerini de bildiğimden içim rahat değil." diye güldü. "Batı, belayı kendine çekiyor."

"Sıkma canını." Cemre iç çekti. "O kendini korur."

Doğu başını sallarken kendine de bir kokteyl alıp içmeye başladı. Akşam barda sahne alacakken gündüz katillerle, yasadışı bir dünyayla uğraşması aylar geçse de garip geliyordu. Zihni dörde ayrılmıştı. Bir kısmı ailesini, bir kısmı Batı'yı, bir tarafı Cemre'yi ve bir tarafı da hatalarını düşünüp duruyordu. Yazık ki Doğu, bunu engellemenin herhangi bir yolunu da bilmiyordu.

"Ya Batı çekilsene!"

Duyduğu bağırtıyla başını çevirdiğinde Duygu ve Batı'nın aynı anda barın dar kapısından geçmeye çalıştığını fark etti. Gözleri büyürken gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. "Asıl sen çekil!" dedi elindeki kafesi sertçe tutan kardeşi. Aksiliği her zamanki gibi üstündeydi. "Bu kafesle geçemiyorum."

"Önce ben!"

"Hayır ben!"

Emre'nin dudaklarından sesli bir kahkaha firar ederken ikisi de başını ona döndürdü. Bulundukları konumu nihayet anımsamış olacaklar ki aynı anda geri çekildiler. Duygu boğazını temizleyerek saçını geriye atıp içeri girdiğinde masadakiler gülmemeye çalışsa da eğlendikleri her hallerinden belli oluyordu. Batı ve Duygu masaya ulaştıklarında genç adam elindeki kafesi masanın üstüne fırlatırcasına bıraktı. "Başımızda bir şu papağan eksikti."

Zamanın Üçüncü TekiliWhere stories live. Discover now