27.Bölüm

2.6K 199 199
                                    


Bu bölüm de doğum sancısı gibi bitmek bilmedi valla. Ne zaman yazmaya otursam bir işim çıktı ama sonunda geldim. Finallerim yaklaştığı için bir daha ki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum arkadaşlar. Bu arada attığınız mesajlar ve yorumlar için ayrıca teşekkür ediyorum güzel insanlar. Bu bölüme sınır koydum.

75 vote& yorum sınırdır!

Bölüm Şarkısı multide var: Oğuzhan Koç- Yüzük

Gelen mesaja kırgınlıkla bakarken kulaklıklarımı hırsla kulağımdan çektiğim sırada hızlı adımlarla boş olan koridorun köşesini döndüm. Koridorun diğer ucunda duran turuncu kafalı ve gofretli çocukla göz göze geldiğim an hemen arkasındaki Yıldıray'ın yapacağı hamleyle nefesim tıkanırken, nemli gözlerim korkuyla irileşti. Yıldıray'ın koyu kahve gözleri benimle örtüşünce pek çok duyguyu okumamı mümkün kıldı. Endişe, korku, tedirginlik ve en önemlisi panik...

Elindeki sopayla mahmur bakışlı Turuncu Kafa'nın sırtına düşünmeden geçirdi. Çocuk ilk hamleyle sersemlerken Yıldıray bir an sonra panikle ikinci darbeyi indirdiğinde nefesini tuttuğuna şahit oldum. Yukarıdaki seslerin kızışması eşliğinde olduğu yere yığılan Gofretli'nin elindeki boş çikolata paketi yere düşerken Yıldıray'ın arkasından koridora sırtı dönük giren Keskin'in yüzünü dönmesi ile aralanan dudaklarımı kapadım.

İlk önce yerde yığılan çocuk ve Yıldıray'a bakarken gözleri sonrasında beni bulunca"Defne..." diye şaşkınlıkla soluduğunu işittiğimde güçlükle yutkundum. Yıldıray avuç içini gömleğine sürerken irileşen gözlerini bir saniye bile yerdeki çocuktan ayırmıyordu. Az önce yaptığı şeyi yeni idrak etmiş gibiydi. Derin solukları buradan duyulurken soğukkanlı kalmaya çalıştığını ama bunda başarısız olduğunu fark ettim. Kısa çaplı durum değerlendirmesini atlattıktan sonra tam arkamı döndüğümde az önce geldiğim koridorun köşesini dönen Rüzgâr ve Çağlar'ın beni gördüğü an ki şaşkınlığıyla duraksadım.

"Defne..." diye soludu sorgularcasına.

"Rüzgâr?"

"Çağlar?"

"Defne?

"Rüzgâr?"

"Lan Çağlar!"diye kısık sesle bağıran Keskin'le Bermuda Şeytan İkilisinin meleği olarak irkilip koridorun diğer ucuna baktım. Duvar dibine yığılmış Gofretli çocuğun tepesine Azrail gibi çöken Yıldıray'ın görevinde başarısız olması, yüzündeki donuk ifadenin tek nedeni olabilirdi sanırım.

"Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?" diye durgun bir şaşkınlıkla Çağlar ve Rüzgâr'a baktım. Tüm vücudum uyuşmuş gibi hantal bir halim vardı.

İkisi cevap vermek için biraz gevelese de susmayı tercih etti. Çağlar'ın alnına dökülen iri buklelerini itmesinden yalnızca bir an sonra başımı çevirince karşılaştığım boş koridorla şaşkına döndüm. Sanki onları yakalayabilecekmişim gibi bir adım öne fırlayıp tekrar onlara döndüm.

"Nereye gittiler?" diye ileriyi gösterip sorarken daha çok kendi kendime konuşur gibi bir halim vardı.

"Kim, nereye gitti Defne?" diye rahatsız edici bir sakinlikle sanki çok tuhaf bir şey sormuşum gibi davranan Çağlar'a hızla döndüğümde Rüzgâr'ın kendini ele veren bakışını şans eseri yakalamasaydım kendimden şüphe edebilirdim. Resmen bana deli muamelesi yapacaktı. Ama ne gördüğümden emindim. Az önce burada yaşanılan olayın somutluğu yadsınılmayacak düzeyde gerçekti.

"Ben yemiyorum artık sizin bu ucuz numaralarınızı!" dedikten sonra kararlı ve seri adımlarla koridorun ucuna gittiğimde peşimden gelen Çağlar ve Rüzgâr'ı işitiyordum. Keskin'in kontrol ettiği tribünün diğer kanadına açılan koridoru tarayıp az önceki yere geri döndüğümde boş koridoru düşünceyle izledim.

KESKİNWhere stories live. Discover now