18.Bölüm

2.6K 218 73
                                    



Kızlar süpürüz yaptım size! Vote sınırının canı cehenneme, yazmışken bir kısmı paylaşayım dedim. Birkaç okuyucum o kadar candan destekliyor ki onları bekletmek üzdü. İyi okumalar!

Şarkı Multide var: Little Mix-Move dinlerken okuyun :) 


Adım sesleri beynimde en hassas noktaya basılıyormuş hissini verirken bedenim korkuyla kasılınca Keskin'in belimdeki eli sıklaştı. O rahat olsaydı belki bu kadar gerilmezdim. Tedirgindi... Odadaki enerji o kadar yoğundu ki... Keskin bir sesten sonra oda zayıf bir ışıkla aydınlandı. Derin bir nefes alıp başımı onun göğsünden yavaşça kaldırdım.

Adım sesleri hızlanınca olduğum yerde irkilmeme engel olamadım. Keskin, geri çekilip ağzımı güçle kapayınca gözlerimi devirmeme engel olamayıp bende elimi onun biçimli dudaklarına sıkıca bastırdım. O kadar iradesiz değildim!

Tedirginliğinin benim endişemle sarmalandığını düşünürsek o da çığlık atabilirdi. Dudakları elimin altında gerildi. Ukala bakışları yüzümde gezindi. Gülünecek ne vardı?

Adım seslerinin kesilmesiyle kaşlarım çatıldı. Gelen kişi gitmiş olamazdı, değil mi?

"Alo..."

Tedirgin soluğum onun tenine çarparken son derece sakin bir profil çizmeye çalıştığını fark ettim. Hafif bir devinimle başını sağa dönmüştü, elimi hala ağzından çekmemiştim. Şu an bir tahta parçasına bağlıydık. Duvara monteli dolap tahta bir bir parvanla ayrılmıştı.

Bir erkeğe göre fazla kibar olan üslup kulaklarıma dolarken gözlerim Keskin'in huzursuz ifadesini terk etmemişti. "Efendim serapçığım... Tabii." Birden bana dönünce yakalanmış olmamın verdiği baskınlığı yok sayıp inatla onun gözlerine bakmaya devam ettim. Şu halde alternatifler kısıtlıydı değil mi? Ona baktığım için beni suçlayamazdı. Ama gözleri alayla parlıyordu. Bakışlarını yüzümden kaydırıp mermer de sabitledi. Pekala, ben de bir taştım ama o diğerini tercih etmişti. Kendi bilir.

Adamın koşulsuz onay cümleleriyle içim katılırken gevşeyen parmaklarımı kuvvetle sıklaştırınca Keskin, gözlerini irice açarak bana döndü. Tamam, bunu beklemiyordum. Biraz rahat dursam yararıma olabilirdi.

"Olur, Serapçığım. Sen nasıl istersen Serapçığım..."

Telefonun kapandığını anladım. Derin sessizlik arşivin duvarları arasında kol gezerken idrak ettiğim cümle ile Keskin'in fiziksel müdahalesine maruz kalmıştım. Yoksa kahkahalarım okulu temelinden sarsabilirdi.

"Karı Serap değil adeta kâbus anasını satayım!"

Keskin sıkılmış bir ifadeyle gözlerini devirirken ani duygu değişimleriyle kasılmaktan tüm vücudum sızlıyordu. Şuraya yığılsam bir hafta deliksiz uyurdum.

Adam homurdandığı sırada güçlü ayak sesleriyle oda da gezindiğini duydum. Büyük ihtimalle sinirden ne yapacağını şaşırmıştı. Adım sesleri tek bir noktaya yönelince Keskin'e iyice yapıştım. Bize doğru yönelmişti!

Yakalanırsam ne diyecektim, fiziğim zayıf Keskin'le çalışıyoruz mu?

"Hocam!" diyen bir sesle yığılmamak için kendimi zor tuttum. Keskin'in payıda azımsanmayacak derecedeydi. Oda üstüme üstüme geliyordu nefes alışlarım göğsüme baskı uyguluyordu.

"Tamam, elindekileri koy masaya çıkalım." dedi hoca. Ne!

Hayır, hayır! Kadir gecesi doğmamıştım. Keskin'in de rahatladığını hissetmiştim.

KESKİNWhere stories live. Discover now