6.Bölüm

4.7K 702 74
                                    


Elimin altındaki titremeyle derinliklerine dalamadığım yüzeysel uykumdan homurdanarak uyandım.Karanlık odaya inat, ışık saçan telefonumu olduğum pozisyonu bozmadan hafifçe kaldırdım. Saat gece 01.30'du.Alıştığım karanlıkta gözümü alan ışık nedeniyle gözlerimi kısarak ekran kilidini kaydırdım. Kaşlarımı çatmış olmama neden olan mesaja dikkatle bakıyordum...

---

Gelen:

-İğrençti

Telefonun ekranına, Graham Bell olarak dünyada çığır açan buluşunun son halini görmüş gibi manasız manasız bakıyordum.Neden bahsediyordu bu?Telefonun kilidini kapatıp odayı tekrar karanlığa gömdüm.

Gönderilen:

-Ne saçmalıyorsun?

Nerelerde sürttüğünü bilmediğim uykum gelmiyorken telefonumu geri alıp hızla mesaja cevap atmıştım.

Gelen:

-Espri.

Birkaç saniye, gelen bir kelimelik mesajı zihnimin sınırlarında dolaştırırken su içmek için yorganı üstümden sıyırıp ayaklarımı yumuşak dokusunu hissettiğim halıyla buluşturdum. 'İlker ile çıkmayacaksın değil mi? 'dediğinde 'hayır, ineceğim' diye şakaya mahal vermeyecek monoton bir tonla yanıtlamam, Zeytin'in paslanan aklında anlaşılan jetonu geç düşürmüştü. Baya geç!

Mutfağa kadar elimdeki telefonun ışığıyla yetinerek gittim. Duvara bakmadan kapı girişindeki soğuk duvarı karış karış taciz ederken ışığı bulunca, yumruk yaptığım elimi şiddetini ayarlayarak vurup açtım. Gri tezgâhdaki cam sürahide yarım olan suyu, bardağa boşalttım.

Suyu içerken titreşimi açık olan telefonum, tezgahın üstünde gelen mesajla cızırtılı bir sesle resmen yürüdü.

Gelen:

-Sakın jetonun geç düştüğünü sanma.Ancak mesaj yazacak zaman buldum.

Kesin öyledir!

Son yudumunu içtiğim bardağı evyenin içine koydum. Gelen mesaja cevap vermeyip ışığı kapattım,tekrar odama gittim.

İçtiğim su, kaçan uykumun arkasından dökülmüş tez olarak uykumu bana yaklaştırırken yumuşak yastığıma başımı koyup, yorganı üzerime çektiğimde uyku da göz kapaklarıma çekilmişti.

***

''Defne, inatlaşmasan?''

''Gelemem, üzgünüm.''diye mırıldandım.

''Bence gelebilirsin.''

Şu an kimya dersini yarılarken laboratuvar da deney malzemelerini kontrol ediyordum. Ebedi eşim Zeytin'e, bütün işi yüklenirken, kısa cevaplarla birlikte fısıltılı bir tartışmaya tutuşmuştum.

''Ben tek başıma ne yapacağım sensiz?''

Kurduğum iletişimdeki ret cevabımı daha sağlıklı iletebilmek adına, elimdeki listeden bakışlarımı ayırıp Zeytin'i öyle cevapladım. ''Partiye gelemem, unut.''

''Unutamam,'' kıvırcık sarı saçını kulağının arkasına sıkıştırıp inatla bana bakıyordu.

''Kızlar ne yapıyorsunuz?'' Üstündeki siyah döpiyesin içine giydiği krem rengi bluzu ve alttan bağladığı siyah düz saçlarıyla hoş ve ciddi görünen Işın hoca, sırayla gezdiği masalardan sonra bizim yanımızda durmuştu.

KESKİNUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum