14.Bölüm/1

3.9K 308 68
                                    



"Şunları giymek işkence gibi..."

Oturduğum yerde elimde evirip çevirip durduğum ama bir türlü giyilme şerefine nail olamamış tişörtümle akrobatik hareketlerime devam ederken-başımda döndürmek,koklamak,boyun yerine kol tarafına inatla kafamı sokmaya çalışmak- Zeytin çoktan giyinmiş saçları ile uğraşıyordu.

Şu an giyinme odasında Dilan,Nehir, Zeytin ve ben kalmıştık.Odayı kalan son dört kişi kontrol edip kapatma kuralı vardı.Diğerleri hızlıca giyinip hemen dışarı çıkmış olduğundan görev bize yıkılmıştı.

Bir saat salındıktan sonra okul eteğimi çıkarıp eşofmanı ancak giymiştim.Kolumdaki renkli spor saate baktım,dersin başlamasına daha vardı.Üstümdeki mor sutyenin dönen kolunu düzeltip vücudumu şuursuzca geriye atıp başımı Dilan'ın dizine yaslarken Dilan, gömleğini çıkarıp gri tişörtünü üstüne geçirdi bile.Benim aksime odada herkes giyinikti.Bir an sonra Dilan'ın ikizlerden gözümü çekip oflarken tekrar usançla kalktım.Beden eğitimi dersi için eğitilmeye ihtiyaç duymayan bir bedenim vardı.Niye derse gidiyorum ki?Ellerimi saçlarımın arasından geçirirken yeni uyanmış gibi boş boş etrafı inceliyordum.

Ne güzel boru.

"Defne haydi giyin!Dördümüz kaldık ders başlayacak,"diye oturduğum için dizlerini büküp göz hizama giren Zeytin'le bakışlarımı borudan çektim.

"Ben gelmeyeceğim."İşaret parmağımı ağır çekimde göğsüme çevirip kendimi gösterdim. "Doğuştan uykum var benim,"deyip tekrar geriye yattım.Bu açıklama çok açıklayıcı olmuştu.Öyle inanıyorum.

Kafam Dilan'ın dizlerine değdiği an, elime yapışan Zeytin tüm ağırlığımı boşluğa vermiş olmamla dişlerini bastırarak anca üst bedenimi kaldıracak bir zaferi göğüsleyebildi.Bariz bir şekilde göz kapaklarım açılmayı yok sayıyordu.

"Defne!"

"Zeytin!"diye aynı ton da onu taklit etim. "Bir ben var bir de benden içeri.Ama onunda uykusu var be kızım,"deyip tekrar kendimi arkaya attım. "Rahat bırak beni."

Annemin üstümden salise başı şaşmadan kaldırdığı yorgan gibi şu an bir hayli cansız duran beni bıkmadan kaldırıp duruyordu.

"Kızım çarpıldın mı?Ne bu haller?"Zeytin'in canlılıkla parlayan yeşil bakışlarına karşı, ev kedisinin oraya buraya götünü devirmesi uyuşukluğu ile ona bakıyordum.

"Evet,çarpıldım!"Elimi göğsüme kontrolsüz bir şiddetle yapıştırınca soğuyan tenimin etkisiyle canım yanmış,kısa bir "Ah!"sesi dudaklarımdan acıyla dökülmüştü.

"Sınav haftası çarptı,hem de tekeri patlamış kamyon gibi.Kızım geceleri test çözmekten uyuyamıyorum.İçi rasyonel sayı dolu havuzlarda boğuluyorum."

Zeytin bana gülerken ben mimiklerimi bile oynatamayacak üşengeçlikle ifadesiz bir halde ona bakıyordum.Başımı geriye attım.

"Ah!"Bugünkü repliğim buydu anlaşılan.Dilan da Zeytin gibi ayağa kalkmış saçlarını toplarken kalktığını yeni fark etmemem ile kafamı fazla sert olmayan yere vurmuştum.

"Aman boşverin haydi biz çıkalım.Kendi bilir!"Algılarım Nehir'in sesiyle çiçek, içimdeki dürtüler kavga filizi açarken yattığım yerde tiksintiyle ona baktım.

"Hoydo boz çokolom.Kondo bolor.Tabii ki ben bilirim!Bu odada bilenecek bir şey varsa onu da ben bilirim"diye yattığım yerden işaret parmağımla kendimi, ısrarla Erol Büyükburç atarıyla göstermekten geri kalmıyordum.Saksıyı da artık kafasında parçalardım. Gözlerini abartıyla deviren Nehir, kendine ait dolabın kapağını açtı.Kapağa monteli olan aynadan oldukça güzel olan aksine bakarken saçlarını düzeltiyordu.

KESKİNWhere stories live. Discover now