16.Bölüm/1

2.7K 251 57
                                    


*Şarkı Athena- Ben böyleyim

Arkadaşlar rica ediyorum emeğe saygı. Voteleyip öyle başlarsanız çok mutlu olurum :) 

Bu arada ikinci kısım ya yarın ya öbür gün yüklenecek.

Keskinler direkt kantine yönelince ben de merdivenlere doğru ilerledim. Aliş, resmen bizi kovmuş 'Ben dedeyi iyice tembihleyip öyle geleceğim,' demişti. Biz sürekli konuşunca da tabii bunu yapması güç bir hâl alıyordu.

Bir an koridorun sonundan geçip öğretmenler odasının olduğu bölüme doğru büyük adımlarla ilerleyen Erdinç hocaya gözüm takılsa da ispiyonculuk damgasını yememek adına sınıfa girip sırama ilerledim. Öğrencilik tarihimde kara bir leke olarak kalabilirdi ve ben bunu göze alamazdım. En azından mevzu şu an beni ilgilendirmiyordu.

"Naber?" diye montumun fermuarını açıp atkımı çözerken, yüzü asık Zeytin'in yanağından makas aldım.

"Ne oldu? Karadenüzün hirçin kizi."

"Git da başumdan!"diye elimi savurup yine sesine hakim olamadıktan sonra başını masaya dayadı.

Trabzonluydu ama doğma büyüme İstanbullu olduğu için şaka manasında arada ben takılmadıkça oranın ağzıyla konuşmazdı.

"Zeytin ne oldu?" dedim sırama geçip oturduktan sonra. Cevap gelmedi. "Her yerini morartana kadar mıncırayım mı, anlatman için?"

"Annem, babam kavga etti. "

"Eee, ne var yani?" diye fısıldadım kıvırcık saçlarına doğru.

"Öküz müsün Defne?!"diye bağırınca kafasına yapıştırdım. Başını tutup kafasını kaldırırken sinirle bana baktı. Az önce vuran ben değilmişim gibi yamulan kravatını gereksiz bir özenle düzelttim ve üstünde olmayan tozu silkeledim.

"E, sen niye üzüldün?" Annesi babası her insan gibi arada sırada tartışırdı.

"Annem bana bağırdı." Gözlerimi devirip ceketimi üstümden çıkardım. "Bu mu yani? Benim annem her gün bağırıp bir de araya heyecan olsun diye oklava ve terlik katıyor." İstemsizce güldüm. " Ama ne yalan söyleyeyim heyecan katıyor günüme. Terliğin hızını koşu hızım yenecek mi? Acaba terlik neremi öpecek... Bir atraksiyon,bir adrenalin..."

Zeytin'in ailesi bir hayli çağdaş olduğu için en ufak bir olumsuzlukta inciniyordu.

"Defne, ne anlatıyorsun?"

Bilmem manasında dudağımı büktüm. "Ailemizin dayanıklılığını olabilir."

"İyi de ben ona üzülmedim ki?" dedi göz temasını koruyarak.

"Neye üzüldün kızım? Peşin, peşin söylesene. Taksitle alınan mal gibi böldün de böldün lafı."

"Annem bağırınca Reis'i düşürdüm," dedi üzgünce.

"Haa! Sen, ondan böyle iki şık arası kalıp da yanlış şıkkı işaretlemiş gibi üzgünsün. "

Bir an tuhaf tuhaf da baksa benzetmem karşısında mahzunca başını sallayıp kabı bir hayli süslü olan defterini çıkardı. Reis, Zeytin'in balığıydı, değerlisiydi adeta canıydı.

Sınıftan içeri girenleri keserken "Yaşıyor mu?" dedim.

"Şükür," diye rahatlıkla kaşlarını kaldırdı.

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin