26. Bölüm

2.4K 177 155
                                    

Bölüm Şarkısı Multide var: Ariana G-Problem ft. Iggy

Vize haftasında bölüm çıkaran yazar yapmışlar beynim sızlıyor beynim :) Bölüm sonu sorumuza mutlaka göz atın ha! İyi okumalar güzellikler. Bu arada votelemeyi unutmayın lütfen :)

Direkt mesaj kısmına yönelen parmaklarım 'Sen kimsin?' diye yazarak mesajı yolladı.

Daha orijinal bir soruyu tercih etmememe içten içe kızsam da merakla cevabı beklemeye koyuldum. Telefonumun bildirim ışığıyla ekranı kaydırıp mesajı açtım. 'Bir koz.'

Gelen mesajın yaratıcılığı ile gözlerimi devirirken 'O da ne demek?' dedim.

Acaba bilinmeyen numaralar bu saate çalışıyor mu, diye de düşünüyordum bu arada. Daha önce hiç aramamış olmama karşı hayıflandım. Tek bildiğim göbek atılan sarı tişörtlü vatandaşların hizmet verdiğiydi.

'Gayet net değil mi, onlara karşı senin bir kozunum.' Sıkıntıyla nefesimi dışarı üflerken mesajı yanıtladım.

'Niye bana yardım ediyorsun?' Tüm günün yorgunluğuyla gelen esnemeyle gözlerim doldu. Tam esneme son bulup rahatlayacağım derken eksik kalıyordu. Esneyemiyordum, ağzım yarılacaktı şimdi yarım esnemelerden!

Sulanmış gözlerimi silip gelen mesajı yavaşça okudum. 'Ne biliyorsun sana yardım ettiğimi?'

'Bana kötülük mü yapıyorsun?' diye yolladım anında mesajı. Bir an için bile düşünmeden mesajlara cevap vermemin nedeni, telefonu kapatmasından korkmamdı. Biraz olsun bir şeyler öğrenirdim belki. Kaldı ki öğrenmiştim de... Gelen titreşim sesiyle koruyucuyu kaydırdım.

'Pardon, mesajı eksik yollamışım.' Esrarengiz birine göre saçma bir üslubu vardı. Bu düşüncemi erteleyerek tam gelen mesajı okudum. 'Ne biliyorsun sana yardım ettiğimi?' Bir an için yüzümü buruşturdum. 'Şimdi ikilemde kaldın, değil mi? Belki de amacım buydu. Bak şüpheye düştün işte. Sana iyilik mi, kötülük mü yaptığımı anlamayacaksın.' Sinirle ekrana bakmaya devam ettim. Bu benimle gece gece kafa mı buluyordu! Parmaklarım hırsımın hızıyla ekran klavyesinde gezinde.

'Bana baksana sen, sana ıslak dudaklarınla prizi öptürürüm. Sana var ya klavyenin arasına giren kek, ekmek kırıntılarını yalatırım! Söyle çabuk kimsin?¿! ¿' Ters soru işareti klas tavrımı sarsa da mesaja cevap vermesini umdum. Sinirlenince mantığım külotuma kaçıyordu.

Telefonun titremesi ile ekranı tekrar kaydırdım. Bu gece de kaydır Allah kaydır sonumuz selamet olurdu umarım.

'Bu tehdidinden bir hayli etkilendim. Açık adresim şöyle ki; Kimsesizler durağı, Koz Caddesi, İtilmişler Sokak, ürünleri bozulmuş bakkalın karşısındaki dört katlı boynu bükük bina. Kat beş daire bir.'

'Daire numarasını sondan mı vermişler?'

'Sorma böyle saçma bir müttehidin projesiymiş bu apartman. Demiş illa böyle olacak, daire numaralarını tersten vereceğim diye tutturmuş. Biz de çok şaşkınız mahalle olarak. Zaten bu adamın ilk çocuğunun adı beş sonraki dört, üç, iki, bir diye gitmiş. Adamın tarzı bu anlayacağın.'

'Sen benimle dalga mı geçiyorsun?' diye normal bir soru işaretiyle ciddiyetimi taçlandırdığım mesajımı gönderdiğim an, son bir iki mesajı tekrar okuyup kendime ve yorgunluğuma sessiz bir küfür savurdum. Tabii ki dalga geçiyordu! Ben de boş bulunup sazan gibi cevap yazmışım.

Sandalye tepesinde oturmaktan gerilen sırtımla rahatsızca kımıldanırken gelen mesajı açtım.

'Belki samimiyim belki dalga geçiyorum...' Rabbim niye kimse düzgün değil ki benim çevremde? Bunlar uzaylı da ben mi anlamıyordum? Belki de öyledir. Hiç uzaylı görmedim ki, görünce nasıl anlayacağım? Belki de uzaylı geni çekiniktir, böyle insan görünümünde geziyorlardır etrafta. "Of!" diye inledim yorgunlukla. Tek derdim de uzaylıların geniydi zaten şu an.

KESKİNWhere stories live. Discover now