29. bölüm

14.7K 1K 16
                                    

Seher Dicleyi bir önceki akşam geldiğinden beri sıkıştırmaya devam ediyordu.

"Hadi dün akşam çocuğuma vakit geçireceğim filan dedin sustum da ise gitmeden anlat bakalım ne oluyor?"

Dicle sabah kahvaltısı masasında çayını yudumlarken arkasına yaslandı "bir şey yok Sehercim inan ki"

Seher kendine de bir bardak çay doldurup Dicle nin karşısındaki sandalyeye yerleşti "hadi ordan inankiymis külahima anlat sen onu benim. Bir gün geliyorsun kelebek gibi uçuyorsun bir gün geliyorsun yılan gibi sürünüyorsun. Ne oluyor kızım?"

Dicle elindeki bardağı masaya bırakırken gülümsedi "Daha bunu söylemek için erken biliyorum ama güzel şeyler olacak hissediyorum Sehercim "

"Bunun patronun Fırat Bey ile bir alakası var mı? "

Dicle göz kırpti "senden de bir şey kaçmıyor hafiye Seher. Ayyy saat kaç olmuş hadi gittim ben."

Seher içinden nazar duaları okuya okuya Dicle yi kapıya kadar uğurladı. Aynı dua dudaklarından döküldü "Allahım kızıma hayırlı eş paşama hayırlı bir baba nasip et"

Dicle odasına girerken Fırat in odasında yanlız olduğunu gördü. Bilgisayarının arkasından Dicle yi gören Fırat in yüzünde güller açtı resmen. Eliyle gel dedi Dicle ye. Dicle masasına çantasını koyup bilgisayarının açma düğmesine bastı. Dış kapıdan çıkıp Fırat in dış kapısından içeri girdi.

Fırat şaşkınca bakti iç kapıyı gösterdi "niye burdan gelmedin?"

"O kapıları kullanma hakkının size ait olduğunu söylemiştin "

Fırat ayağa kalkıp Dicle yi kollarının arasına aldı. Burnunu Dicle nin saçlarına gömdü "özür dilerim sevgilim o gün seni deli gibi kıskanmistım o manyakla buluşacağını sanmıştım "

Dicle başını sallayarak "biliyorum " dedi. "Şu an çalışma saatlerinin içindeyiz ve benim çok isim var adım Tan in dediği gibi cikti zaten patronu ayartti diye. Bugün çok çalışacağım beni rahat bırakın Fırat Bey."

"Ohooo Dicle Hanim o zaman sizi öğle yemeğine kadar rahatsız etmiyorum. Yemeğe birlikte yiyelim tamam mı sevgilim"

Allahım nasıl yakışıyordu o biçimli dudaklarına sevgilim demek. Sırf bu kelime bile onun olma sebebi olabilirdi. "Tamam. Size de kolay gelsin Fırat Bey. Bir ihtiyacınız olursa yan odadayım. "

Fırat bir adımla iç kapıyı açıp reverans yaptı. "Buyrunuz Dicle Hanim. Her ihtiyacım olduğunda yan odada değil hemen yanımda olmanızı tercih ederim ama neyse... O günler de yakındır insallah"

Dicle gülümseyip masasına geçti. Fırat yıllardır kurduğu hayallerinin de ötesindeydi. Aklında ona dair ne varsa çekinmeden söylüyordu. Kendi de ona deli gibi sevgilim demek istiyordu ama utaniyordu. Kaç gündür eline sürmediği işleri birikmiş ti. Nefes almadan masasındaki dosyalara girişti. Bir sürü çevrilecek sözleşme vardı. Bu arada Fırat ya telefonla konuşuyor ya da odasına gelen müdürlerine talimatlar veriyordu. Arada Tan onun odasını kullanarak bir Fırat in bir kendi odasına geçiş yapıyordu. Her geçişinde de "kolay gelsin yenge " diyor Dicle ağzını açıp cevap vermeden kaciyordu.

Fırat in odasına biraz önce üretimci grubun girdiğini görmüştü. İçten içe bu kadar çok calistigi için üzülse de bir tarafı gururlanmisti. Bu adamların başarısı gerçekten tesadüf değildi. Nefes bile almadan kafa patlatiyorlardi. Bu düşüncelere dalmısken iç kapı açıldı Fırat kendi odasıyla onunkinin arasında elinde telefonla dikildi.

"Canım annem bu aksam saat 19.00 uygun mu diye soruyor?"

Dicle göz ucuyla Fırat in odasına oturan 5 adama baktı. Adamlar gayette merakla cevap bekliyorlardi. Sonra utanarak başını salladı Fırat a. Karşısındaki adam o muhteşem gülüşüyle telefonu kulağına getirdi. Dicle ye göz kırpti

DİCLE & FIRAT (Tamamlandi)Where stories live. Discover now