16. bölüm

12.8K 938 3
                                    

Fırat odaya geri dönüp Tan' in elindeki kağıdı kaparcasina aldı. Dicle HANBEYİ. Doğru okuyordu Dicle HANBEYİ. Konuşmadan elinde kağıtla dışarı çıktı. Şu an ne arkasından bakakalan Tan ve Melis umrundaydi ne de koşaradim peşinden gelen sekreteri. Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladı. Açılan kapıdan içeri girdi hala bir cevap bekleyen Sekreterine eliyle dur işareti yaptı.

"Şimdi değil Dilay"

Dilay kafasını peki anlamında sallayıp geri döndü asansörün kapısı kapandı. Fırat gozlerini kapattı. Biraz önce bu asansörde Dicle vardı. Burnundan derin bir nefes aldı. Beklediği belkide yıllardır her güzel kokuda animsadigi ve unutamadığı onun kendine has büyülü kokusuydu. Asansör durunca gozlerini açtı. Direk arabasına doğru yürüdü. Eve doğru yol aldı. Kapısını açtığında fark etti. Şirket ve ev arasında her akşam bitmek bilmeyen yolun anlayamadigi belki de algilayamadigi bir boşlukta bittiğini. Anahtarını girişteki dresuara fırlatıp direk üst kata çıktı. Odasında uluorta soyunup kendini duşun altına attı. Sıcak su iyi geldi Son bir saatte tüm kaslari tutulmuş gibiydi. Biraz rahatladı. Kurulanip üzerine rahat eşofmanlarını geçirip televizyonun karşısına yayılarak oturdu. Yıllardır tüm sosyal paylaşım sitelerinde soyadını bilmediği Dicle yi arayıp durmuştu. Bu sayede Türkiye de kaç kişinin adının Dicle olduğunu, yıllara, yaş gruplarina göre dağılımını yapabilecek hatta bununla ilgili bir sunum.bile hazirlaybulcek durumdaydı. Arama motoruna bu kez tam ismi yazdı. Dicle Hanbeyi. "Yok, yok,yok..." yıllardır aynı ismi aramaktan arama motoru bile yorulmuştu. Soyadı ile de değişen hiç bir şey yoktu. Yine de incelemeye devam etti. Dizi de Dicle adıyla oynayan bir kızın biyografisi, dizinin icerigi, Hanbeyi inşaat şirketi, Şirketin son dönem yaşadığı kötü gidişat, Ali Hanbeyi kalp krizi gecirdi...

"işte bu" diye bağırdı Fırat. Ali Hanbeyi nin geçirdiği kalp krizi haberinin yanındaki resmi büyüttü. Dicle babasının hemen yanındaydi. Hastanede çekilmişti resim. Haberi okumaya devam ediyordu. Sonlara doğru "babasının geçirdiği rahatsız duyan kızı Dicle Hanbeyi yurda döndü." Yazıyordu. Tarih çok yeniydi. Fırat'ın amerika da olduğu zaman. Yine de yerine oturmayan birseyler vardı. Zamanla öğrenecekti elbet. CV yi tekrar eline alıp okumaya başladı. Telefon numarasi ev Adresi şu an elinin altındaki kagittaydi. Gülümsedi. Yıllardır ondan ufacık bir iz bulmak için o kadar çok uğrasmisti ki elinde ulaşmaya çalıştığı tüm bilgilerin tamamı vardı. İki Saat önce tek hayali evine gelmek ve sabaha kadar deliksiz uyumakti. Şimdi ise... kağıda bakıp başını salladı. Mucizeydi bu. . Telefonunu alıp rehberden Melis in numarasının üzerine gelip arama tuşuna bastı. Her zamanki gibi yarım Calista açıldı telefon

"Buyrun Firat Bey"

"İyi akşamlar Melis. Bugün tercümanlık başvurusu yapan kişi ile ne neticeye vardiniz? "

Melis hiç alışkın olmadığı bir durumla karşı karsiyaydi. Evet Fırat Bey aklına takılan en ufak bir Problem dahi olsa zaman mekan onemsemezdi ama daha bir gün bile düşük bir statüde çalışacak biri için aramisligi yoktu.

"Şöyle ki Fırat Bey. Bu sabah yaptığımız toplantıya istinaden yarın gelecek japon misafirlerimiz olacağı için yarın sabah işe başlaması için....
Kızın adını unutmuştu Fırat anladı ve atıldı

"Dicle"

"Ha evet Dicle Hanim ı çağırdım. "

Fırat yavaşça kafasını salladı

"Anladim"

"Seyyy cv yi yeterli bulmadiysaniz eğer..."

"Yok hayır ben de yarın gelecek müşteriler için endişelendim sabah saatinde Japonca bilen birini bulmak zor. "

Ne sacmaliyordu.

"Tamam Melis iyi aksamalar"
Dedi ve cevap beklemeden telefonu kapattı. Melis in aldığı küçük notlara baktı. Saat problemi yok, seyahat problemi yok.

"Olsa sasardim, cadi" dedi içinden.

Sabah olur muydu ki?
****

"Anlamadim Dicle ise baslayacaksin. Hem de FRTN da."

Dicle anne babasının verandasinda emrivaki şekilde caya gelmiş Korhan ile karşılıklı oturuyordu. Yeni başlayacağı şirketten çıktığı gibi kendini bir alışveriş merkezine atmış bir sürü harika kombin yapacağı etek ceket gömlek ve pantolon almıştı ve tabiki topuklu ayakkabı. Amcasina bir kez daha minnet duydu. Kendi evini kendi işini yıllarca açmış resmen çalışanı gibi ona da iyi maaş vermiş ve hiç harcatmamisti. Şimdi bu parayı kullanmanın tam zamanıydi. Bu yorgunluğun üzerine Korhan çekilecek dert değildi.

"Bende şu an anlayamadiginizin ne olduğunu anlamadim desem Korhan Bey"

"Birincisi çalışma niyetinizin olduğunu bilmiyordum. Eğer bilseydim bu imkanı size ben rahatlıkla sağlayabilirim hem de istediğiniz yerde istediğiniz pozisyonda"

Korhan ilk defa ciddiydi. Dicle takdir etti tabi ki içinden.

"Bu yeni bir karar benim için Korhan Bey. Eğer beni birazcık tanıyor olsaydınız çalışmak için kimseden yardım istemeyecegimi bilirdiniz. Farkindaysanız benim babamın da bir şirketi var. Öyle yada böyle. Orada bile çalışmayı dusunmemisken ne munasebet sizin sagladiginiz bir işte hemde istediğim bir pozisyonda çalışayım. "

Korhan ziyadesiyle bozulmuştu fakat belli etmemek için ciddi bir çaba sarf ediyordu.

"FRTN Bilişim Teknolojileri ni nerden buldunuz illa orası mi olmak zorunda?"

"Öyle önemli bir özelliği yok. Başvuru yaptım çağırdılar görüştük ve anlastik. Sorun ne?"

Korhan sinirle burnundan nefes alıp verdi. Aynı sinir ayaklarına da vurmuş sürekli sallaniyordu.

"FRTN ile çok iyi iliskilerim olduğunu söyleyemem. "

"Oh iyi" demek üzereydi ki Dicle son anda iki kelimeyi yuttu. Merak etmişti ama küçük dağları yaratan Korhan niye böyle demişti.

"Sebep?"

"Aynı sektördeyiz ve anlasamiyoruz hepsi bu."

Şimdi Dicle ye son bir yıldır girdiğim tüm ihaleleri FRTN ya kaptırdim diyemezdi.

Dicle ayaklandı

"Korhan Bey eğer kusura bakmasiniz müsade istemek istiyorum. Yarın ilk işgünüm ve ilk günden geç kalmak istemiyorum."

Korhan kızın sözlerinin bitmesiyle ayağa kalktı

"Vazgeçme imkanın ya da seni ikna etme olasılığım var mı? "

Dicle gözünü kırpti

"%0 Korhan Bey. İyi geceler"

DİCLE & FIRAT (Tamamlandi)Where stories live. Discover now