28. bölüm

15.1K 946 10
                                    

Dicle doğru mu duydum diye düşündü Birincisi bu kadin kimdi ikincisi Fırat bu kadına niye prenses diyordu. Fırat yanından ayrılıp kapıda dikilen kadının yanına gitti biraz önce kendine yaptığı gibi ona sarıldı kocaman. Sonra koluna girip odanın içine aldı.

"Dicle seni annemle tanistirayim. Naciye Gökoğlu"

Annesi mi? Dicle şaşkınlıkla masanın arkasından çıktı odanın ortasında dikilen kadının kendine doğru uzanan elini öptü.

"Hoşgeldiniz. " dedi.

"Hoşbulduk yavrum geçmiş olsun hasta olmuşsun "

Dicle şaşkınlık üstüne saskinlik yasiyordu. Ne tatlıydi bu kadın. Kendi annesi ona en son ne zaman Yavrum demişti ki?

"Teşekkür ederim. İyileştim. Ayakta kalmayın lütfen" masasının önündeki siyah deri koltuğu gösterdi kadına Heyecanını bastırarak.

Naciye tereddüt etti. Dicle yi baştan aşağı gülümseyerek süzdü "İşiniz varsa alikoymayayim ben dışarı çıkınca bir uğramak istedim"

Sonuçta Patron Fırat ti. Annesinin yanında ona sarılıp dikilen Fırat a baktı. Fırat annesini kendine çekip "ne demek prenses bir kahve içelim birlikte" diyerek koltuga oturttu. Dicle ne yapacağını bilmeden ayakta dikiliyordu. Fırat annesinin karşısındaki koltuğa geçerken Dicle ye de masanın arkasındaki koltuğu gosterdi "Dicle sende ayakta kalma canim" dedi. CANIM mi demişti hemde annesinin yanında ona. Dicle yerine geçti. Şimdi masasında elini kolunu koyacak yer bulamıyor bir taraftan da onu görüp odaya gelen Tan ile konusan Naciye Hanim ı inceliyordu. Fırat ın hokka burnunu, katran karası saç rengini kimden aldığı belli oluyordu ve hatta Karahan in. İçi cız etti yine. Tan bir kac sebeklik yapıp odasına geçmiş tekrar odada üçü kalmışlardı. Fırat odasına giren Dilay in elindeki dosyaları gösterip imzalamasi gerektiğini işaret ettigini görünce izin isteyerek odasına geçti. Bir hayli dosya vardı işinin uzun süreceğini anlayan Dicle kahvesini alıp Fırat tan boşalan koltuga oturdu. Naciye gülen gözlerle ona bakiyordu.

"Hemen başlamışsin kızım işe. Dinlenseydin biraz. Hoş ben tanisamayacagiz diye üzülüyordum ama."

Ah oğlun yüzünden diyemedi tabiki Dicle. ayrıca hasta olduğunu nerden biliyordu ki Ha bir de onu nereden biliyordu daha önemlisi

"Ben kendimi iyi hissettiğim için gelmek istedim." Deyiverdi.

Kadın muzipce gülümsedi "Diclecigim ben öyle laf dolandirmayi pek bilen biri değilim canım. Dün akşam tan ı sıkıştırdım senden bahsetti bana. Gece de Fırat ile konuştuk. Çok sevindim sizin adınıza."

Dicle gözlerini açtı kocaman "bizim adınıza"

"Evet canim Fırat ve senin adına. Umarım bir daha ki gelişim hayırlı bir iş için olur "

Neler diyordu Naciye hanim böyle? Fırat neler anlatmıştı ki kadın işi hayırlı islere kadar götürmüştü. Eli ayağı titremeye başladı heyecandan. Allah tan Fırat islerini bitirip iç kapıdan yanlarına geldi. Annesinin koltuğunun Kolçak kısmına oturdu.

"Kızlar yemeğe cikartayim mi sizi?"

Annesi yanıbaşında oturan oğlunun dizini oksadi. "Sağol canim ama unuttun sen sanırım Filiz Teyzenlere geçiyorum buradan aksamda orada kalacağım. Eğer Dicle içinde uygunsa yarın akşam senin evde yiyelim aksam yemeğini birlikte olur mu?"

Dicle kendisine soru işaretleri ile bakan gözlere baktı gülümsedi bu kadına hayır denirmiydi "çok sevinirim" dedi. Naciye de gülümseyerek ayaklandı. Önce oğluna sarılıp öptü ardından Dicle ye sarıldı ve öptü. "Yarin aksam yemekte gorusuruz Diclecigim" diyerek. kapıya kadar Dicle eşlik etti onlara sonra anne oğulu yanlız bırakıp masasına döndü. Koltuğunu cama döndürdü. Demek prenses annesiydi. Demek ona kendinden bahsetmişti. Demek Yarın akşam birlikte yemek yiyeceklerdi. Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. Mutluluk diye bir şey gerçekten vardı demek. Hızla dönen koltuğunun çevrilmesiyle küçük bir şaşkınlık yaşadı. Fırat in muhteşem gülümseyen yüzüyle gozgoze geldi. Buna kayıtsız kalmak mümkün değildi. Gozlerini kirpistirip ona aşkla bakan adama gülümsedi. Fırat doğrulup elini uzatti Dicle ye

DİCLE & FIRAT (Tamamlandi)Where stories live. Discover now