10. bölüm

17.9K 1K 16
                                    

Sorulan soruya cevap verme gereği bile duymadan hemen gözlerinin önünde duran minik pembe dudaklara uzandı Fırat. Gözyaşlarınin nemlendirimdigi yumuşacık dudaklar ağzında tuzlu bir tat bıraktı. Kapanan gozlerini açıp geriye çekildi. "Pardon ben..." yeşil gözler yavaşça açıldı. "Buna çok ihtiyacım vardi" dedi ve keyifle gülümsedi. Gülümsemesi bulaşıcı gibiydi aynı keyifle oda gülümsedi. Cesaretlenen Dicle tekrar dudaklarını biraz önce tadına doyamadıgi dudaklara uzattı. Fırat temas etmeden hemen önce "emin misin?" Diye sordu. Cevap verme gereği duymadan Dicle dudaklarını biraz önce zorla ayrıldığı dudaklara yapıştırdi.
Aralarındaki temas hafif meltem eserken uzanilan sezlongda alinan haz gibi, En sevilen yemeğin tadına varmak için yavaş yavaş yemek gibi, kumsalda aheste aheste yapılan yürüyüş gibiydi. Birbirlerinin hazzina variyorlar, tadını alıyorlar bir taraftan da kesfediyorlardi. Dicle nin elleri Fırat in katran karası saçlarında dolaşırken Fırat yeni yerler keşfetmek için daha aşağılara inmeye başlamıştı. Minik yukseltilerin üzerinde bir süre daha oyalandiktan sonra Dicle nin üst esofmaninin fermuarina dokundu. Yine dudaklarını ayırarak Dicle nin kendisine bakmasını bekledi. Gozlerini aldığı zevkle açmaya zorlanan Dicle opusmekten sırılsıklam olmuş pembe dudaklarının uzerinde önce dilini gezdirdi ardından usulca "evet" dedi. Şu ana kadar bir kaç erkek arkadaşıyla defalarca opusmustu ama hiç birinden bu kadar zevk almamıştı. Fırat onu o kadar baştan cikartici öpüyor ki dudaklarını her kendinden çektiğinde bitirmesinden ödü kopuyordu. Bu zamana kadar defalarca opusmus olmasına karşın hiç biriyle dil teması kurmamisti. Şimdi Fırat in dilini deli gibi emmek için cildiriyordu. Tek korkusu ileri daha ileri gitmekti. Daha dün gece savaş ile bunu yaşamaya kendini sartlamis ve hazırlanmışti. Birden savaşla opusmeleri geldi aklına alel acele sanki yangından mal kaçırır sanki olsun bitsin der gibi. Şu an üzerinde boynunu keşfeden adam ona sanki kirilacakmis gibi davranıyor ve her haraketinden önce ondan izin alıyordu.
Herşey kendiliğinden gelişiyor vücutları onlara sormadan kendiliğinden haraket ediyordu sanki.
Firat diliyle Dicle nin Bir kuğunun zerafetini taşıyan boynunu keşfettiler sonra ellerinin altında tomurcuklarıni açmış olan göğüslere inmeye can atıyordu. Usul usul kizin fanilasinin eteklerine yukarıya kaldırdı. Zevkten aralandı dudaklara minik bir öpücük verip cesaret aldı. Siyah dantelli sütyen bembeyaz vücutta leke gibi duruyordu. Dicle yardimci olmak için iki göğsünün ortasındaki kopcaya uzanan üzereydi ki Fırat iki elini tutup kızın basının üzerinde birleştirdi. Kulak memesine emip "izninle" dedi. Dicle nin bu minik temasla bacak arasında şiddetli bir kasılma oldu. Dudakları daha da aralandı. Tek hamleyle iki tarafına acilan sutyeninden serbest kalan göğüslerinin üzerinde minik bir rüzgar hissetti sonrasında Fırat in dil darbelerini. O dili ve disleriyle göğüslerini emerken yerinde durmakta zorlanıyordu. Kasildikca Fırat in sert erkekli gine temas ediyor bu onu hem korkutuyor hem de meraklandiriyordu.
Fırat vücudunun altında kıvranan güzelliğe bakmaya doyamiyordu. Her gün birileriyle yatıp kalkmıyordu tabiki ama daha önce defalarca bu tür ikili ilişkileri olmuştu. Ama bu kadar güzelini, bu kadar özelini ilk defa yaşıyordu. Dicle nin kadife gibi bir teni vardı ve her dokunuşa müthiş tepki veriyordu. Bu yasina kadar Anlayamadığı ten uyumu bu olsa gerekti. Vücudunun her yerini diliyle defalarca gezmek, her yerini defalarca öpmek istiyordu. Aldığı bu koku eğer Dicle nin gerçek kokusuysa ki öyle olmalıydı bir kez nefes alıp vermemek için her şeyi göze alabilirdi. Artık söz geçiremedigi erkekligi firar etmek istiyor kasiklarina baskı yapıyordu.
Dicle göbek deliğine aldığı opucukleriyle derin bir Oh cekti. Bu işten bu kadar zevk alınabileceğini hiç dusunmemisti ki daha sadece belinden yukarısı keşfedilmişti.
Fırat yavaş hareketlerle yatakta doğruldu. Dicle nin eşofman altının belini tuttu ve bekledi. Dicle kalcasini kaldırarak ona cevap verdi. Elleri iki yana düşmüş opusmekten kizarmis dudakları aralanmis ve gözleri hala kapalıydı.
Fırat yavaşça eşofman altını çıkarttı. Bu esnada kendi üzerindekileri de çıkartıp ayak ucuna attı. Şimdi dicle sadece sutyeninde takım olan siyah kulotuyla Fırat ise eşofman altıyla kalmıştı.
Bu kadar beklemeyi merak eden Dicle gozlerini açtı. Karşısında muhteşem vücuduyla Fırat ona bakıyordu. Gozlerini kirpistirirdi "bana öyle bakma" Fırat üzerinde yükselip yüzünü yuzune yaklaştırdi. Hızla alıp verdikleri nefesleri birbirine karisti "Neden? Diye sordu. Heyecanlanan Dicle cevap verdi "utaniyorum" firat bir santim uzağında olan Dicle nin alt dudağını emdi birakti. Kulağına usulca fisildadi "biraz sonra sana yapacaklarım için ben hiç utanmiyacagim " dedi ve dicle nin ayaklarını birbirinden ayırıp en mahrem yerini öpmeye başladı.
Dicle yaşadığı heyecanın, baş dönmesinin, aldığı hazzin içinde çıldırmış gibiydi. Elleriyle kimi zaman Fırat in saçlarını çekiyor, kimi zaman omuzlarına tırnaklarını geçiriyordu. En sonununda hayatta daha önce hiç yaşamadığı bir iç patlamayı yaşadığına çığlık çığlığa kasildi.. kasildi.. kasildi.. Daha ne olduğunu anlayamadan ıslak kadinliginin içinde bir baskı hissetti. Gözlerini kocaman açtığında Fırat lâ gozgoze geldi. Zevkin içinde acıyla bagirdigin da Fırat şaşkınlıkla Dicle nin yüzüne bakakaldi. Tam ağzını acacakken Dicle doğrulup onu daha çok içine aldı ve Fırat in dudaklarıni dudaklariyla kapattı. Bir kac dakika içerisinde fırat ta aynı zevkle doruğa ulaştı ve Dicle nin üzerine yığıldı. Nefesleri ve kalp atislari normale gelene kadar sessizce yattılar. İlk konuşan Fırat oldu "neden? İntikam mi almış oldun o adamdan şimdi? " Dicle kaslarını çattı. "Aklıma Bile gelmedi" dedi. Fırat göğüslerine yattığı kızın yüzüne doğru başını kaldırdı. "Emin misin?" Dicle evet anlamında başını salladı. Elini kaldırıp Fırat in terlemis alnina yapışan saçlarını geriye doğru attı. "Ben... ben daha önce hiç bu kadar..." doğru kelimeyi arar gibi gozlerini tavana dikti. "Onu anladim" dedi Fırat "daha önce hiç olmadigini. Ama eger aldığın zevkten bahsedecekten bende daha önce hiç bu kadar zevk almamıştım. " dedi ve dudaklarının hemen yanındaki küçük göğuse bir öpücük kondurdu.
Yataktan doğruldu eşofman altını bir çırpıda giyip ayağa kalktı. Dicle onun kalkmasiyla doğruldu. Gördüğü manzaradan utandı battaniyeyle kapatmaya gayret etti. Ama Fırat buna izin vermedi. "Gel bakalım seni temizleyelim." Diyerek tek hamlede Dicle yi kucagina aldı. Dicle yatakta ki kan lekesine bakarak gozlerini kapatıp yuzunu tekrar Fırat in çıplak omzuna gömdü.
Firat küçük lavaboda bulunan duşakabinin içine Dicle yi yavaşça bıraktı. Tokasini usulca saçının ucundan alıp musluğun yanına bıraktı. Dönüp suyu açtı. Dicle sessizce onun haraketleri izliyor kimildamadan bir sonraki hamleyi bekliyordu.
Fırat ılık ayarladigi suyu önce omuzlarına sonra saclarina gezdirdi Dicle nin. Dicle "Ben yapabilirim." Dese de bırakmadı. Lavabonun yanında bulunan kullanılmamış sabun kasesinden bir sabun alıp eliyle köpürttü. Tüm elleriyle sabunlamaya basladi. Bu hamlelerle Dicle tekrar uyarılmış gozlerini kapatıp duvara yaşlanmışti. Fırat onun kendinden geçmesine yardimci olabilmek için en hassas yerlerinde daha da oyalaniyor inlemeleriyle kendinden geçiyordu. Dicle bir kez daha sarılarak bosalirken dengesini kaybetmemek için Fırat a tutundu. Islaklıgina aldirmadan Fırat in dudaklarına yapıştı. Fırat tereddüt etmeden karşılık verdi. Tek eliyle eşofman altını indirip ayaklarıyla kapıya savurdu. Küçücük kabinin içinde akan suyun altında bir kez daha birbirlerini keşfettiler.
Fırat alnından öptügu Dicle ye kabinde kalmasını söyledi. "Valizinde havlu var mı? "
"Var" dedi Dicle.
"İzninle olursa alıp getireyim sen ciplak çıkıp üşüme " Dicle gülümseyerek başını salladı. Havlusunu almaya giden muhteşem vücutlu, muhteşem sevişen, muhteşem düşünceli adama bakakaldi. İlkinin böyle olacağını hiç hayal etmemişti. Bu hayallerinin de çok ötesinde güzeldi....
Fırat yerde yatık duran valizini kapağını açtı tahmin ettigi gibi bütün gardrop bu valizini içindeydi sanki. En alta yerleştirilmiş havluyu çekerken aradan bir fotoğraf fırladı arasından yere düştü. Ters düşen resmi eline alıp baktı. Dicle yanında bir erkekle masada oturuyordu. Adam oldukça yakışıklıydi. Dicle elini çenesinin altına koymuş harika bir gülümsemeyle poz vermişti. Gözlerinin içi ışıl ışıldı. Adam sadece tebessüm etmekle yetinmisti. Lavobadan gelen sesle Fırat kendine geldi. Sanki kızın esyalarını karistoriyormus gibi kendini kötü hissetti. Resmi aldığı gibi kendi çantasının içine attı. Banyonun kapısına geldiğinde neden böyle bir şey yaptığını anlayamadı. Kabinin açık kapısından titreyen Dicle yi görünce haraketlerini hizlandirdi hemen onu havluya sardı. "Niye bekledin bu kadar dondum" dedi Dicle tikirdayan disleriyle. "En alttaydi havlun eşyaların dağılmasın diye uğraştım. " diyiverdi Fırat. "Şimdi yine bekle bir dakika sonra geliyorum." Hemen odaya dönüp yatak çarşafıni topladı. İki yatagin arasındaki komodinin kapağını açtı tahmini doğruydu. Diğer çarşaflar oradaydi. Hemen bir tane çekip yatağa serdi. Tekrar banyoya dönüp Dicle yi kucakladıgi gibi yatağa bıraktı. "Şimdi sen hemen giyiniyorsun. Ben de buralari toparliyorum tamam mı? "
Dicle yeni serilmiş çarşafı görünce bir kez daha karşısında Herkül gibi dikilen adama hayran kaldı. "Tamam" dedi sadece. Fırat in çarşafla birlikte banyoya gitmesiyle hemen kalkıp valizinin başına geçti. Çamaşır torbasından yeni bir takım çamaşır çıkartıp bir çırpıda giydi. İçeriden şu sesi gelmeye başlayınca başını o tarafa çevirdi. Fırat lavaboda çarşafı yıkıyordu. Dicle hemen kalkıp yanına gitti. "Napiyosun sen?"
Kapı girişinde iç camasirlariyla Dicle değme mankenlere taş cikarircasina dikiliyordu. "Makina yok bunu böyle birakamayiz" elindeki çarşafı gösterdi. Dicle çarşafa uzandı "İyi de ben yapiyim o zaman izin ver" Fırat çarşafı bırakmadı "bitti zaten hallettim hadi git giyin sen." Dedi ve Dicle ye göz kırpti. Eğer bir kaç dakika daha Dicle o kilikla orada durmaya devam ederse aldıkları düşün hiç bir anlamı olmayacaktı çünkü.
Fırat banyoda odaya geldiğinde Dicle yi saçlarını tararken buldu. Yanina oturdu yavasca elinden taragi aldi Kahve rengi saçları sakince taramaya başladı.
Dicle gozlerini kapattı. "Firat nereden çıktın sen? " diye sordu.

Fırat ciddiyetle yaptığı işine devam etti. "Asıl sen nereden çıktın buzlar Kraliçesi? "

Dicle başını Fırat a çevirdi "Buzlar Kraliçesi mi?"

"Evet." Diyerek gülümsedi Fırat. Dicle bu gülüşe kayıtsız kalmadı uzandı küçük bir öpücük kondurdu karşısındaki adamın dudaklarına.

"Demek buzlar Kraliçesi Ha. Bunu karlı bir günde karşılaştığımız için söylediğini düşünüp sorma tenezzulunde bile bulunmuyorum sebebini."

Fırat tarama işini bitirip ayağa kalktı. Çıkarttığı eşofman üzerini bir hamlede üstüne geçirdi. Bu kez sormadan yatağa direk uzanıp ıslak saçlı Dicle yi koynuna doğru çekti.

"İyi misin?" Diye sordu.
Dicle konuşmadan başını yukarı asagi sallayarak cevap verdi.
"Peki pişman misin?"
Dicle yine konuşmadı. Bu kez de başını sağa sola salladı. Sonra başını kaldırdı yesilleriyle karşısındaki karalara baktı. "Sen pişman misin?"
Fırat hafifçe doğruldu. "Ben bu gun ve bu gece dünyanın en güzel kızıyla hayatımda ki en güzel saatleri yaşadım. " dedi. Bu cümleler Dicle nin yüzüne kocaman gülümseme olarak yayıldı. "Artık kadını da diyebilirsin" dedi utanarak. Fırat koltuk altlarından tutup Dicle yi kendi seviyesine çıkarttı. " peki kadınım şimdi seni bir kez daha öpmeme izin ver ve sonra uyu tamam mi" Dicle gozlerini kapatıp dudaklarını Fırat a doğru uzattı.

Fırat gözünü açtığında önce nerede olduğunu algilayamadi. Birden yatakta doğrulup odanın içine baktı. Dicle yoktu yerdeki boşluğu gördü valizi de yoktu. Yataktan fırladı. Banyoya gitti. Tahmin ettiği gibi boştu. Odanın ortasında elleriyle saçlarını karıştırdı. Pencereden dışarı baktı kar durmuştu. Başını egdiginde komodinin üzerinde bir not gördü.
"Seni hiç unutmayacağım...
Buzlar Kraliçesi..."

Yazıyordu. Fırat kağıdı katlayıp cebine attı. Sikintiyla derin bir verdi "Neredesin sen?"

DİCLE & FIRAT (Tamamlandi)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt