22. bölüm

12.6K 965 40
                                    

Dicle gozlerini açmaya korkuyordu. Tüm kaslari heyecan içinde titrerken tamamen kendini Fırat a teslim etmeye hazırdı. Vücudu bunun sinyallerini veriyordu. Hemde bir tek dudak temasiyla hem de ne elleri ne de vucudunun başka hiç bir yeri Fırat a temas etmiyorken. Dunya durmustu. Sanki sadece bu oda , bu koltuk ve ikisi vardi yasayan. Dakikalarca süren opusmeleri ki buna öpüşme denmesi haksızlık olurdu hasret vardı ikisi içinde deli gibi ozlem vardı ayrılma vardı kavuşma vardı heyecan vardı en önemlisi aşk vardı içeriden gelen sesle birden kesildi. Fırat in çalışma alanına giden kapı yarı aralıkti. Fırat birden doğruldu Dicle ile gozgoze gelip elini dudaklarına götürüp sus işareti yaptı. Dışarı çıktı. Dicle uzun boylu kasli vucuda hayranlikla bakakaldi ve birden toparlandı kendine geldi. Ne yapıyordu böyle. Patronunun arka odasında basit kadınlar gibi tekli koltukta yarı sarhoş gibi uzanıp kalmıştı. Dudaklarinda yasanan birlesmeden dolayı tatlı bir acı hissediyordu. Ellerini dudaklarına götürüp iç geçirdi. Dikildi saçını düzeltti. Kapının hemen kenarinda beklemeye başladı. Gelen güvenlik gorevlisiydi. Onu soruyordu

"Fırat Bey Dicle Hanim in çıkışı listede görünmüyor. Merak ettim."

"Evet az önce çalışıyordu sanırım lavaboya gitti."

"Tamam efendim."

"Baska birsey var mı? "

"Hayir efendim. İyi çalışmalar. "

Adamin ayak sesleri uzaklasincaya kadar Dicle kapının kenarinda dikildi. Fırat ta gittigine emin olmak istemisti ki masasının yanında hala dikiliyordu. O yerinden kimildamadan Dicle odadan çıktı. Fırat lâ göz göze gelememeye çalıştı odasına geçerken. Fırat önünü kesti.

"Dicle"

Dicle yüzünü Fırat a döndürdü. Gözleri gozlerini buldu. Yanakları kizardi.

"Ne olur hiç bir şey söyleme çok utanıyorum. "

Fırat Dicle çenesini eline aldı. Allahım sorgusuz sualsiz ona dokunuyor olabilmek ne güzel bir şeydi.

"Ama biz utanacak. .."

Dicle cümlesini bitirmesine izin vermedi. Elini biraz önce onu deli gibi öpen dudaklara koydu

"Ne olur şimdi değil..."

Hızla odasına geçip bilgisayarını kapattı çantasını alıp koşar adım gitti.

Fırat hala ayni yerde dudaklarında Dicle nin tadı, kalbinde patlayan binbir tane havai fişek ve çılgına dönen hormonları ile kalakaldi. Ne eve gidecek dermanı vardı ne de masa başına geçip çalışacak takati.. dinlenme odasına geçti. Biraz önce Dicle nin kalktığı koltuga oturdu. Üzerine örttugü battaniyeyi aldı. Sıkı sıkı tutup Burnuna götürdü direk içine çekti. Dicle kokuyordu. Gozlerini kapatip Uzun uzun içine çekti Dicle nin kokusunu.

Uzandıgi koltuktan kapının açılma sesiyle kaldırdı başını. Kapıda dikilen Dicle sanki ondan gel demesini bekliyor gibiydi. Yan omzuna kapıya yaşlanmış gülümseyen gözlerle bakıyordu.

"Dicle"

"Bu kez gidemedim. "

Bu kez demişti. Bu kez... Fırat yerinden kalkmadan battaniyeyi havaya kaldırdı. "Gel" dedi usulca. Dicle itaat etti. Topuklu ayakkabilarini çıkartıp sirti donuk uzandı Fırat in yanina. Firat İri kollarıyla sarıldı sıkı sıkı Hasretinden yıllardır yanıp kavruldugu kadına. Dicle onun kolları arasında mirildandi.

"Gidemedim."

"Gitme. Bir daha beni sensiz birakma"

"Sana anlatmak istediğim şeyler var Firat"

"Şimdi olmaz"

"Neden?"

"Yıllardır bu anın hayaliyle yaşadım ben."

"Bende"

"Bir daha beni birakma"

"Bırakmam. Birakamam"

"Söz mu?"

"Söz bin kere söz "

Fırat burnunu Dicle nin saçlarına gömdü.

"Dicle seni çok özledim. Bana yüzünü dönermisin? "

Dicle başını salladi. Tek kişilik koltukta bir hamle de döndü. Burunlarinin uçları birbirine değerden gözlerinde birbirlerini görüyorlardi. Fırat başını kaldırıp önce alnını öptü Dicle'nin. "Bu sensiz gecen birinci yıl için" sonra burnunun ucunu öptü "bu sensiz geçen ikinci yıl icin" sonra sağ gözünü öptü "bu sensiz geçen üçüncü yıl icin" sonra sol gözünü öptü "bu sensiz geçen dördüncü yıl icin" ve sonra çenesini öptü "bu da sensiz geçen beşinci yıl icin"

Tekrar göz göze geldiler. "Birazdan dudaklarında kaybolacagim Dicle. Birlikte geçireceğimiz yillarimiz icin"

Dicle gozlerini kapatıp dudaklarını araladı. Bu davet demekti. Fırat beklemeden Dicle nin alt dudağını kendi dudaklarının arasına aldı. Çölde susuz kalmış gibi kana kana içti. Elleri yeni bir keşfe çıktı. Dicle nin incecik ipek buluzunun üst düğmesinden başlayarak yavaş yavaş kadife tenini ortaya çıkartmaya başladı. Dicle nin yarı açık yeşil gözleri şehvetle bakıyordu. Fırat in parmak uçları tenine her degdiginde dudakları aralanıp minik iniltiler çıkarıyordu. Fırat eğilip Dicle nin göğüslerine opucukleriyle saldırıda bulunmaya başladı. Elleri eteğinin fermuarini buldu. Küçük bir mücadeleden sonra etekten kurtulmayı başardı. Dicle çok hazırdı. saçları koltuga dağılmış çırılçıplak bir ressamın kalemiyle şekillenmiş gibi sereserpe koltukta karsisindaydi işte.

"Fırat konuşmamiz lazım. Sana anlatacaklarim var."

Fırat gözlerini muhteşem tabloda gezdirmeye devam ediyor ve başını sallıyordu.

"Şimdi olmaz"

"Ama çok önemli "

"Olmaz"

"Abi ne ağır uykun varmış ya kalk!!!"

Fırat sarsıntıyla gözlerini açtı. Tan karşısında dikilmiş ona bakıyordu.

DİCLE & FIRAT (Tamamlandi)Where stories live. Discover now