5.Bölüm- Beklenmeyen

Start from the beginning
                                    

"Yalancı ve önyargılısın."


"Neden acaba?" diye sordum alayla. Neden yalan söylediğimi biliyordu. Neden önyargılı olduğumu da. Bu koyduğum - ya da koymaya çalıştığım - mesafeyle kendimi korumaya çalışıyordum. Uzun bir zaman boyunca bu konuda başarılı da olmuştum. Ancak Çağan Gürsoy tek tek tüm engelleri yıkıyordu. Hem de en korkunç şekilde.


Tuvaletin kapısının aniden açılması ve içeri iki sarhoş ve onlara eşlik eden bir ayık kızın dalmasıyla irkilerek kendimize geldik. Sarhoş kızlardan birisi kabine koşup öğürmeye başlayınca arkama bakmadan çıktım. Kaçmak için iyi bir fırsat olmuştu. Çağın beni takip etti mi yoksa ona aç gözlerle süzen ayık kıza karşılık mı verdi, bilmiyorum. Kalabalığın içinde kaybolmuştum.


Tuvaletteki konuşmadan sonra eğlenecek bir ruh halinde değildim. Ama bunun gecemi mahvetmesine de izin vermeyecektim. Ayrıca Enes yüzümün düştüğünü anlarsa nedenini öğrenene kadar peşini bırakmazdı. Onun da canını sıkmak istemiyordum. Hatta Çağın olayını mümkün olduğu kadar ondan gizli tutmak istiyordum.


Masamıza gittiğimizde Naz'ın hala orada olmadığını fark ettim. Gözlerim onu ararken Enes'e takıldı. Bana söylediği gibi hiçbir kızla ilgilenmiyor, Efe ve Demir'le konuşuyordu. Gürültülü müziği hesaba katarsak aslında çok da parlak bir fikir değildi. Demir de öyle düşünmüş olacak ki gözünün takıldığı ilk kızın peşinden giderek onları yalnız bıraktı.


Kolumda sert, pürüzlü bir elin sıcaklığını hissettiğim anda gözlerimi yanımda oturan adama çevirdim. Ne zaman masaya gelip bir de yanıma oturduğunu fark edememiştim bile. Başımı ona doğru çevirdiğinde ağır parfüm kokusu ciğerlerime doldu.


"Siz kimsiniz?" diye sordum sinirle, kolumu serçe avucunun içinden çekerken. Siyah, uzun saçlarını eliyle geriye taradı. Dudaklarını ürkünç bir ifade esir almıştı. Kalbim korkuyla hızlanırken başımı Enes'in olduğu tarafa çevirdim. Ama adam tekrar sertçe kolumu kavrayınca tekrar ona dönmek zorunda kaldım.


"Yanında ben varken başka şeylerle ilgilenmen ne kadar kaba." Dedi sigaradan sertleşmiş sesiyle. İkinci kez kolumu çekmeye çalıştım ama bu sefer bırakmadı. Kolumu öylesine sıkıyordu ki eğer biraz daha devam etseydi parmaklarının olduğu yerde morluklar oluşacaktı.


"Beni hemen bırak yoksa-"


"Yoksa ne olur küçük hanım?" İçinde bir çok insanın bulunduğu bir barda gerçekten bağırıp kendimi kurtarmayacağımı mı düşünüyordu yoksa kendi çapında kötü adamcılık mı oynuyordu, bilmiyorum. Ama o an için çok korkmuştum.


"Yoksa bu olur!" Enes'in gürültülü müzikte bile kolayca anlaşılan sesini duyduktan sonra adamın yerde iki seksen uzandığını fark ettim. Enes'in yardımıma yetişmesine sevinmiştim. Ancak o henüz işini bitirmiş gibi durmuyordu.


Adamın ilk iki düğmesi açık gömleğini yumruklarının içinde kavradıktan sonra onu tekrar ayağa kaldırdı. Duvara yakın, yabancı gözlerden büyük oranda uzak bir yerde oturuyorduk, o yüzden henüz güvenlik neler döndüğünü fark edememişti. Yine de böyle giderse başımızın belaya gireceğini biliyordum.


"Enes, tamam bırak artık." Diye yalvardım adamın ağzının kenarından akan kanı fark edince.


"Bırak mı? Sence onu şimdi bırakmalı mıyım Ada?" İlk defa kahverengi gözleri bu kadar öfkeli, bu kadar kontrolden çıkmış bir şekilde bana bakıyordu. Benim cevap vermemi beklemeden burnunun üzerine bir yumruk daha savurdu. Adamın burnundan akan kan üzerimdeki kıyafete sıçrayınca geriye kaçtım.


Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now