*Otostop*

33.1K 1.5K 88
                                    

YB GELDİ. BOY BOY OY VE YORUM İSTİYORUM.

YORUMLAR AZ OLMASINA RAĞMEN YB YAYINLADIM. AMA EĞER BU KEZDE YORUM AZ GELİRSE HAFTAYA CUMA GÜNÜ YB GELİR.

EMEK KARŞILIĞI SADECE. FAZLA BİR ŞEY DEĞİL. OY VE YORUM

***

Birbirimize çok yakındık. İkimizde birbirimizin dudaklarına bakıyorduk. Hafifçe dudaklarına yaklaşmaya başladım. tam onu öpecekken birden kapı çalmaya başladı. Önce açmadım ama ısrarla çalınca Bahar'ın kolunu bıraktım ve kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda Ozan, Doğukan, Kerem, Dünya ve Tibet vardı. Yavaşça geri çekildim. İçeri geçerken Kerem bana öldürücü bakışlar atmayı da ihmal etmiyordu. Hepsi salona geçince bende geçtim. Yerdeki camları görünce Kerem:

-Ne oldu lan burada?

Bahar hemen lafa girerek:

-Önemli bir şey değil. Birileri benim kalbimi böyle parçaladı da onu göstermek istedim.

İlk kez gözlerimin içine bu kadar net ve sert baktı benim Bahar'ım. Evet o benim. Bu son ayrılıktı.

*** 

# BAHAR'DAN DEVAM #

Herkes bir yandan konuşuyordu. Ama hiçbirinin dediklerini kafam almıyordu. Şu andan itibaren dış dünya ile irtibatım kesilmiş aranılan kişiye ulaşılmamaktadır modundayım. Karşımda oturan Rüzgar ile birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk sadece. Belki de birbirimize söyleyemediğimiz şeyleri gözlerimizle anlatıyorduk. Birbirimize olan aşkımızı. Hep böyle yapardım. Anlatmak istediğim şeyleri anlatamadığımda gözlerimin anlatmasını beklerdim. Keşke kalbimin dili olsaydı da senin için attığını söyleyebilseydi Rüzgar. Keşke gözlerimin dili olsaydı da sana bakmaktan asla yorulmadığını söyleseydi. Keşke ellerimin dili olsaydı da sana dokunduğunda nasıl titrediğini anlatabilse. Keşke burnumun dili olsaydı da senin kokunun vazgeçilmez olduğunu söyleyebilseydi. Keşke ayaklarımın dili olsaydı da sana gelmekten yorulmadığını söyleyebilseydi. Keşke boğazımın bile dili olsaydı da senin adının boğazımda düğüm olduğunu söyleyebilseydi. İşte hep keşke Rüzgar. Keşkelerle dolu bir aşk. Keşkelerle dolu bir beden ve yine keşkelerle dolu bir hayat.

Yavaşça ayaklandım ve salondan çıktım. Aslında hepsi benimle ilgilenirken benim gidişimi hiç biri görmüyordu. Yerdeki çantamı aldım ve dışarı çıktım. Hafif bir Rüzgar esiyordu. Yavaş adımlarla yürümeye başladım. arabam sahilde kalmıştı. Ellerimi göğsümde kavuşturdum ve yavaş adımlarla yürümeye başladım. yorgundum. Ailemden bir haberim bile yoktu. Şurada ölsem beklide kimse fark etmeyecek. Sadece herkes için sözde önemliydim. Kimse gerçekte değerli olduğumu göstermedi bile. Omzumda hissettiğim el ile geriye döndüm. rüzgar bana bakıyordu.

-Beraber bir süre yürümek ister misin?

-...

-Ne düşünüyorsun?

-Hiçç.

-Nasıl hiç?

-Koca bir hiç işte. Koca bir hiç.

-Bana kızgınsın biliyorum.

-Değilim.

-Anlamadım?

-Değilim. Çünkü artık kızacak kadar bile halim yok Rüzgar. Kızmayı bırak ölmeye bile halim yok. Yorgunum.

-Benim yüzümden.

-Hayır. Suçlu kalbim. Eğer aklımla hareket etseydim seni sevmeyecektim. Ama ben hep kalbimi dinledim. Doğrusunu söylemek gerekirse önceleri aklımı kullandığımda çok kalpsizsin dediler. Şimdi kalbimi kullanıyorum çok aptalsın diyorlar.

Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon