OY VERMEDEN GEÇMEYİN
-Bu iki oldu. ikisininde bedelini ödüyceksin. Üçüncü olmadan...
-Görücez....
Bizim serseri alaycı gülüşü ile uzaklaştı. Bende zar zorda olsa Kerem' i arabaya bindirdim.
Kaç saattir duşta olduğumu bilmeyecek kadar geri kafalıyım. Taki Kerem'in bir kadın gibi cırlayan sesi ile kendime geldim:
- Bahar yeter 2 saattir ne yapıyon banyoda?
-Tamam be cırlama Kerem geldim.
-Gel canım gel. Bende işkence masamızı hazırlıyordum zaten.
-İşkence masası mı?
-evet canım çabuk ol.
Kerem'in sözleri kulağımda çınlarken hızla duştan çıktım. cidden bu işkence masası mı hazırladı? Tövbe Yarabbbim. saçımıda kuruttuktan sonra son bir güç ile çıkacakken iç seslerimin konuşmalarına kulak misafiri oldum.
'' hadi kızım en fazla napacak ki ''
'' sadece derini soyup tuz döküp kuzucuklara yalatır ''
'' yok ya o kadar da değil ''
'' ne sandın ? ''
'' Kerem insaflıdır ama? ''
'' biraz daha geç gidersen kırbaç hazırlıycak ''
Elim ile kış kış işareti yaparak Kerem'in odasına geçtim. Geçmem kahkaha patlatmam bir oldu. Kerem kar maskesi takmış simsiyah giyinmiş ve ciddi ciddi bir su kovası ile bekliyordu. Kahkahamı keserek:
-O su kovası ne ya?
-Her yalanında başını bu suya sokcam.
-Tamam onu anladım da bu kar maskesi ne Kerem?
-Ben Kerem değilim. Kazımım ben.
-Kazım????
-Hadi otur şuraya
Ben kahkaha atarken birden benim kolumu tuttu ve sandaleyeye oturttu. Ben hala gülerken kolumu sandalyeye bağlayınca gülmem soldu....
-Ne yapıyorsun Kerem? Pardon Kazım
-Elini bağlıyorum. Evet şimdi konuş
-Ben bir şey bilmiyorum.
-Malı nerden aldın?
-Ne malı be?
-Kızım bi oyuna konsantre ol be
-Tamam tamam Kazım kızma.
Yaklaşık yarım saattir beni sorguya çekti. Rüzgar ile derste konuştuklarımızı anlattım. Ama anlatacağıma bin bir kere pişman etti. Daha fazla dayanamayarak:
-Yeter artık Kerem elim acıdı çöz beni.
-Tamam bekle
Kerem elimi çözerken bende haince fikirlerimi gerçekleştirmek için elimi sıvadım. sandalyeden kalkınca bileklerimi ovuşturdum ve hızla yerdeki su dolu kovayı aldım ve Kerem'in başından aşağı boşattım. Kerem şok olunca benim peşime verdi. Hızla kapıyı açtım ve aşağıya koştum. Sert bir şeye çarpınca dengemi kaybettim ve yere düştüm. Kerem'in gülmesi de kesilmişti. çarptığım şeyi merak ederek başımı kaldırdım. Şaka mı? onun burada ne işi vardı? İçeri nasıl girdi? Neden geldi? kimden bahsedeceğim be? Tabi ki Rüzgardan. pardon tek değildi yanında çetesi de vardı. Sabahkine göre azlardı ama yinede fazlalardı. Rüzgar'ın küçümseyici bakışları beni terk ederken bakışlarımı Kerem'e yönlendirdim. Elini yumruk yapmış Rüzgar'a bakıyordu. Saçından akan sular çenesinden yol çizerek yere damlarken her an birinin çıkıp kamera şakası el salla demesini bekliyordum... Ya da dizi gibi 8. bölüm sonu demesini...
YORUM YAPMADAN GİTMEYİN
ΔΙΑΒΑΖΕΙΣ
Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)
Εφηβική ΦαντασίαSadece masmavi hayallerim vardı. Gökyüzü gibi uçsuz bucaksız hayaller... Sadece gerçekleşmesini istediğim bembeyaz dileklerim vardı. Bulutlar kadar özgür dilekler... Saklı olan bir hazine gibiydi kalbi. Keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Mutluluk tın...