*İşkence Masası*

60.7K 3.6K 170
                                    

OY  VERMEDEN GEÇMEYİN

-Bu iki oldu. ikisininde bedelini ödüyceksin. Üçüncü olmadan...

-Görücez....

Bizim serseri  alaycı gülüşü  ile  uzaklaştı. Bende  zar  zorda  olsa  Kerem' i  arabaya  bindirdim.

Kaç  saattir  duşta  olduğumu  bilmeyecek  kadar  geri  kafalıyım. Taki  Kerem'in bir  kadın  gibi  cırlayan sesi  ile  kendime  geldim:

- Bahar yeter   2  saattir ne yapıyon banyoda?

-Tamam be  cırlama Kerem  geldim.

-Gel  canım  gel.  Bende  işkence  masamızı  hazırlıyordum  zaten.

-İşkence  masası mı?

-evet  canım  çabuk ol.

Kerem'in sözleri  kulağımda  çınlarken  hızla  duştan  çıktım.  cidden  bu  işkence  masası mı  hazırladı?  Tövbe Yarabbbim.  saçımıda  kuruttuktan  sonra  son  bir  güç  ile  çıkacakken  iç  seslerimin  konuşmalarına  kulak  misafiri  oldum.

 '' hadi  kızım  en  fazla  napacak ki ''

'' sadece  derini  soyup  tuz   döküp  kuzucuklara yalatır ''

'' yok ya  o  kadar da  değil ''

'' ne  sandın ? ''

''  Kerem insaflıdır  ama?  ''

'' biraz  daha  geç  gidersen  kırbaç  hazırlıycak ''

Elim  ile  kış kış  işareti  yaparak  Kerem'in  odasına  geçtim. Geçmem   kahkaha  patlatmam bir  oldu. Kerem  kar maskesi  takmış simsiyah giyinmiş  ve  ciddi  ciddi bir  su kovası  ile  bekliyordu.  Kahkahamı  keserek:

-O su  kovası  ne  ya?

-Her  yalanında  başını bu  suya  sokcam.

-Tamam onu  anladım da  bu  kar  maskesi ne Kerem?

-Ben Kerem değilim. Kazımım ben.

-Kazım????

-Hadi  otur  şuraya  

Ben  kahkaha  atarken  birden  benim  kolumu  tuttu  ve  sandaleyeye oturttu. Ben hala  gülerken  kolumu  sandalyeye  bağlayınca gülmem  soldu....

-Ne yapıyorsun Kerem?  Pardon Kazım

-Elini  bağlıyorum. Evet şimdi  konuş

-Ben  bir  şey  bilmiyorum.

-Malı  nerden  aldın?

-Ne malı be?

-Kızım  bi  oyuna konsantre  ol be

-Tamam tamam Kazım kızma.

Yaklaşık  yarım  saattir  beni sorguya  çekti. Rüzgar  ile  derste konuştuklarımızı  anlattım. Ama  anlatacağıma bin bir  kere pişman etti.  Daha  fazla  dayanamayarak:

-Yeter  artık Kerem  elim  acıdı  çöz  beni.

-Tamam  bekle 

Kerem  elimi  çözerken  bende  haince  fikirlerimi  gerçekleştirmek  için elimi  sıvadım.  sandalyeden  kalkınca   bileklerimi  ovuşturdum ve hızla   yerdeki su  dolu  kovayı  aldım ve  Kerem'in  başından  aşağı  boşattım. Kerem  şok olunca  benim  peşime  verdi. Hızla  kapıyı  açtım  ve  aşağıya  koştum. Sert  bir  şeye  çarpınca  dengemi  kaybettim  ve  yere  düştüm. Kerem'in gülmesi de  kesilmişti.  çarptığım  şeyi  merak  ederek  başımı  kaldırdım. Şaka mı?  onun  burada  ne  işi  vardı? İçeri  nasıl  girdi? Neden  geldi? kimden bahsedeceğim be? Tabi ki Rüzgardan.  pardon  tek  değildi  yanında çetesi de  vardı.  Sabahkine  göre azlardı  ama yinede  fazlalardı. Rüzgar'ın küçümseyici  bakışları  beni  terk ederken  bakışlarımı  Kerem'e  yönlendirdim. Elini  yumruk yapmış  Rüzgar'a bakıyordu. Saçından  akan sular  çenesinden  yol  çizerek yere  damlarken her  an birinin  çıkıp  kamera  şakası  el  salla  demesini  bekliyordum... Ya da  dizi  gibi 8. bölüm sonu demesini...

 YORUM YAPMADAN GİTMEYİN

Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα