*İntikam Başlasın*

42.5K 2.4K 108
                                    

ERKEN GELEN YB KARŞILIĞI BOL BOL YORUM VE OY BEKLİYORUM YEMEDİM İÇMEDİN YB YAZDIM YANİ. BU BÖLÜMÜ İTHAF ETTİĞİM KİŞİYE ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. 

Hızla ayağa kalktım ve ona tokat attım. Beni kullanacaktı. Hızla ayağa kalktım. Karşıya nasıl gidecektim derken Doğukan kayıkta bana gel işareti yaptı. Hızla kayığa bindim. Her şeyi planlamıştı. Bunu öğrenince gideceğimi biliyordu. Arkamdan gelen son sözleri ile gözyaşlarımı hapis etmekten vazgeçtim.

-Söz vermiştin Şirine gitmeyecektin. Gitme Şirine.

***

Ama gidiyordum. Hem de isteyerek. Korkuyordum artık. Ama gidecektim. Doğukan'ın sesi ile kendime geldim:

-O seni seviyor.

O beni kullandı ama.

-Bak ben ona Ozan kadar yakın olamam ama iki yıldır onu kendimden iyi tanıdım. O ilk kez birine karşı böyle şeyler hissetti. Rüya'yı bize hiç anlatmazdı. Bir iki kez nefret ile anlattı. Ama sana eziyet çektirirken bile gözleri parlıyordu. O ilk kez birine böyle farklı bir sürpriz hazırlattı. Onun deyimi ile sana bir şey söyleyeceğim. Bu kez Şirine Gargamel'e yem olsun. Bu kez Şirinler değil de Gargamel kazansın Bahar.

-Olsun bakalım.

-Ciddi misin?

-Evet.

-o zaman geri dönelim.

-Hayır.

-ama---

-Birazda o üzülsün.

-Daha da açar mısın?

-Yani birazda o çatlasın dimi? İntikam sırası bende dimi? Beni kırdı.  Gerçi onu tanıdığım günden beri hep kırıyor ama bu kez onunda canı yanmalı.

-İntikam soğuk yenen bir yemektir diyosun yani.

-Aynen öyle. Bu gözyaşlarının hesabını ver bakalım.

Doğukan bana gülerken bende artık ağlamıyordum. Onu nasıl bu kadar çabuk affettim ben ya. Az önce ona tokat atarken şimdi ona yem olacaktım. Cidden değişiyordum ben. Karşı tarafa geçince Ozan bir arabanın yanında beni bekliyordu. Yani galiba. Çünkü ona yaklaşınca arabanın kapısını açtı. Bende girince kapıyı kapattı ve oda yanımdaki şoför koltuğuna oturdu. Eve geldiğimizde durdu. Tam arabadan inecekken bana bir şey söyledi:

O seni dün Rüya sandı.

-Nasıl yani?

-Rüya'dan nefret ediyor. Ve sen ona aynı Rüya gibi geldin başlarda. Ama sadece başlarda. Alya mesela. Onu öldürmek acı çektirmek için can atıyor. Çünkü onu tamda Rüya'nın sürtük haline benzetiyor. Dün bir an yine hastalık belirtisi sinir krizi ile sana saldırmış. O senin olduğunu bilmiyordu. Arada bir böyle olur. Bu durumlarda kendini tutamaz. Ve yine karşısına zarar verir. İşte bu hastalığı da psikopat denir.

-Peki bunun tedavisi yok mu?

-Var. Yani aslında o tramvatik olayları unutmalı. Ailesini İpek teyzeler sayesinde unuttu. Rüya, onu da tam unutacaktı ki bu kez de sen çıktın.

-Gideyim mi yani Ozan?

-Hayır. Eğer sen gidersen bu kez onu kimse kendine getiremez. Onu bırakma olur mu?

-Bırakmam. Onu bırakmam.

Arabadan indim ve eve girdim. Kerem hala evde yoktu. Telefonumu aldım ve onu aradım:

-Kerem neredesin?

-Dolaşıyorum.

-Tek başına mı?

-Iıı şey evet.

-Yalancı. Dünya yanında dimi?

-Sen nereden biliyorsun?

-Kuşlar söyledi.

-Dalga geçme kızım. Eve gelince gösterim ben sana.

-Tamam ya. Hadi kolay gelsin size. Yengeme de selam söyle.

-Bahaaarrr!!

-Böğürme Kerem böğürme.

Telefonu suratına kapattım ve bende odaya çıkıp üzerimi değiştim. Kulaklıklarımla beraber kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım. Tabi intikam planlarım ile.

Sabah erkenden uyandım. Alarmdan bile önce. İntikam için hızla okul formamı giydim. Ama bu kez eteğimi birazcık katladım. Buda intikamın bir parçasıydı. Eğilsem giderdi eteğim. O boyda bir etek düşünün artık. Saçlarımı da önce düzleştirdim ve aralarına da maşa yaptım. Makyaj olarak da rimel eye-liner ve göz kaleminden bolca sürdüm. Son olarak da pembe parlatıcımı bolca sürdüm ve Kerem'e yakalanmadan evden çıktım. Yoksa kerem önce bacaklarımı keser sonrada dudaklarımı. Aa bide gözlerimi oyardı. Evet İNTİKAM BAŞLASIN.

Okula girdiğimde eteğimin boyunu kontrol ettim. Neredeyse okuldaki en kısa etek benim eteğimdi. Erkeklerin o iğrenç bakışlarını umursamadan okula ilerlerken yanağıma biri sulu bir öpücük kondurdu. Bu tabi ki de Kıvanç Berke'ydi. Ona döndüm. bana gülümsüyordu. Beni boydan bir süzünce kaşları çatıldı ve:

-Hayırdır? Sen hiç bu kadar kısa giymezdin. Ne bu eteğin boyu?

-Ne varmış eteğin boyunda? Normal işte.

-Sen buna normal diyorsan... Kerem nasıl izin verdi bu kadar kısa giymene?

-O daha görmedi.

-Belli. Yoksa önce bacaklarını doğrardı sonrada gözlerini oyardı. Orası kesin de.

-Offf Kıvanç ya.

-Tamam tamam. Yürü. Zaten eninde sonunda Kerem görünce bir daha mini giyecek bacağın ve bu kadar makyaj yapacak bir gözün olmayacak.

-Abarttın ama.

-Hadi sınıfa yürü. Yoksa cidden ben şu okulda birine dalacam.

Sınıfa girince sıraya baktım. Rüzgar elinde telefon ile uğraşıyordu. Zaten o hariç herkes bana bakıyordu. Bir iki uğuldamadan sonra oda bana baktı. Önce yüzüme baktı. Sonra bakışları bacaklarıma kayınca kaşları çatıldı ve elini yumruk yaptı. Onu takmadan sırama oturdum. Oda yanımda oturuyordu. Korkmadım değil ama intikamdı bu. Kulağıma eğildi ve fısıldayarak:

-Bunun hesabını vereceksin Şirine.

Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now