_ Hafif bir şeyler istediğiniz söylenince salata getirdim ama başka bir şey ister miydiniz? 

_ Yok hayır. Salata iyi. Teşekkür ederim.

_ Afiyet olsun.

Genç kadın tepsisi alıp geri dönüp içeri ilerledi. İşler azalacağına çoğalmaya bile başlamıştı. Bu kadar kişi yetişemiyordu işlere. Hep bir açık kalıyordu. Zeynep orada iyi anlaştığı birisinin yanına gitti hemen.

_ Eymen biz bu gidişle yetişemeyeceğiz. Beş kuruş veriyor diye insan muamelesi yapmıyor bize resmen hayvan herif. Ne olur yani çalışanlara insan gibi davransada en azından bir kaç eleman kalsa şurda.

_ Haklısın Zeynep ne diyeyim. Kendisi de insan olmadığı için nasıl davranması gerektiğini bilmiyor tabii. Gördüğün gibi bizden ve bir kaç kişiden başka işe giren geri çıkıyor.  Sen de çok yoruluyorsun biliyorum, elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum ama anca bu kadar oluyor.

_ Saçmalama Eymen ben yoruluyorum sanki sen yorulmuyorsun. Daha ne yapasın senin yaptığını bana kimse yapmadı. Hakkın büyük bende nasıl ödenir bilmiyorum.

_ Asıl şimdi sen saçma saçma konuşma. Bir şey olsa sen benim arkamda durmayacak mısın?  Duracaksın. Hem ille de hakkını ödemek istiyorum diyorsan bir gün küçük hanımı getirde seveyim.

_ Bana kalsa yanımdan ayırmam ama görüyorsun işte durumu. Ama şanslısın ki sanırım bugün Reyhan abla kızımı getirecek. O kadar çok özlüyorum ki anlatamam. Eve gittiğimde de uyuyor zaten, bende kıyamıyorum uyandırmaya. Allahtan Reyhan abla varda aklım kalmıyor. O olmasa ben ne yapardım inan bilmiyorum.

_ Gelsin gelsin de sevelim biraz. Şu yağmurlu havaya güneş gelsin. Sen biraz özlem giderirken ben ilgilenirim buralarda merak etme.

_ Çok sağol Eymen. Gerçekten hakkını ödeyemem.

_ Duymadım dediğini. Hadi bakalım it herif konuştuğumuzu görmesin. Gözüne batmayalım da Duygu geldiğinde sorun çıkmasın. 

Zeynep gülümseyedikten sonra yeniden işinin başına döndü. Verilen siparişleri söyleyip bardağa su doldurdu. Ayakta durabilmek için ilaç içmek istiyordu ama emzirmeyi neredeyse yeni kesmişti zararlı olabilirdi. Doldurduğu suyu içip boğazındaki kuruluğu yok etti. Siparişleri tepsiye koyduktan sonra götürüp servis etti. Geri dönecekken kapının her açılışında olduğu gibi heyecanla baktı ve sonunda büyük bir heyecanla Reyhan'ı ve kucağındaki kızını gördü. Boş tepsisiyi hemen bırakıp ilerledi yüzündeki koca bir gülümseme ile. Duygu etrafa bakıp annesini görmesi ile ellerini ayaklarını oynatıp haraket ederek çığlık attı. Zeynep hemen gidip kucağına alıp sımsıkı sarıldı kızına. Kokusunu içine çekerken yanaklarını öpmeye başladı.

_ Anneciğim hoşgeldin bebeğim. Sen anneye mi geldin? Anneye mi geldin sen? O kadar çok özledim ki seni. İyi ki geldin. 

Zeynep mutlulukla bir şeyler söylemeye ve hareket etmeye çalışan kızını defalarca öpüp Reyhan'a döndü. 

_ Kusura bakma abla kızımı görünce sana bir şey diyemedim. Hoşgeldin.

_ Ne kusuru Zeynep, bütün gün birbirinizin özlemiyle yanıp tutuşuyorsunuz. Hoşbulduk.

_ Gel abla şöyle geçelim görmesin sizi bir de onun laflarını çekemeyeceğim.

Reyhan başını sallarken Zeynep kızını öpüp koklarken ilerlemeye başladı. İleri de köşedeki masaya oturup kızını öyle sevmeye başladı.

_ Ne yersin abla?

_ Bir şey yemeyeceğim canım sağol.

_ Olur mu öyle şey abla. Bir kahve iç en azından.

_ Zeynep hiç kendini riske atma canım.

_ Ne riski abla en fazla ne diyebilirdi kahvenin parasını keser o kadar. Keserse kessin hiç umrumda değil. Çocuğuma yetecek kadar kazanayım fazlasında gözüm yok.

_ Olsun gerçekten istemiyorum. İstesem söylerdim.

_ Peki sen bilirsin. Prensesim, annesinin kuzusu sen yedin mi mamanı? Hı?  Yedi mi Reyhan teyzesi?

_ Valla seni istedi hep Zeynep. Ne yapsam da vazgeçiremedim. Yerken huysuzlandı iki üç kaşık bir şey yedi. Senin son sağdığın sütüde içmedi.

_ Hii ne kadar ayıp. Biz seninle böyle mi konuştuk anneciğim. Hani üzmek yoktu teyzeyi. Ama aslında çok haklısın çünkü bende seni çok özlüyorum. Süt yanında mı abla?

_ Yanımda canım buraya gelince senin yanında içer diye düşündüm.

_ Cam şişeye koydun değil mi abla? 
_ Merak etme doğduğu günden beri senin dediklerini yapıyorum. Biberon sıcak suyun içinde bekledi. Emziğine de dikkat ediyorum.

Zeynep gülümseyerken Reyhan'ın verdiği biberonu alıp kızının ağzına verdi. Duygu annesinin yanında olmanın verdiği mutlulukla hiç itiraz etmeden içmeye başaldı. Duygu küçücük elini kaldırıp annesinin biberonu tutan elinin üzerine koydu. Zeynep hemen eğilip elini öptü. Keşke hep böyle yanında olabilseydi kızına kendisi bakabilseydi. Süt bittikten sonra Zeynep biberonu masaya koyup iki elinide ağzına götüren kızını öptü. Yavaşça doğrultup bacaklarının üzerine oturttu saçlarını okşarken. Montunu düzeltip yeniden yeniden öptü. Ne kadar öpsede doyamıyordu hep bir özlem kalıyordu içinde.

_ Aferin bebeğime. Reyhan abla sen eve gidincede meyveleri küçük küçük doğrayıp verirsin.

_ Hiç merak etme sen. Eğer erken gelirsen yatmadan oynarsınız.

_ Umarım. Kesin bir şey söyleyemiyorum görüyorsun. Ama geç kalmamaya çalışacağım. Çocuğumla da ilgilenmek istiyorum abla. Nerdeyse her geldiğimde uyuyor oluyor. Ne sabah birlikte kalkabiliyoruz ne beraber parka gidebiliyoruz ne de dolaşabiliyoruz. Ben bunların hepsini zamanında yapmak istiyorum. Bana geç kalındı ama ben çocuğuma kalmak istemiyorum. Sen de söylemiyorsun ama anladım, kimse olumlu şekilde dönmedi değil mi? Ne yapacaklar ki beni? Ben dedim zaten artık bu hayallere inanmıyorum. Hep böyle, bu adamın yanında devam edeceğim. Asla ama asla yakınmıyorum, tam tersine her gün şükrediyorum çocuğuma kendim bakabiliyorum diye. Asla azımsamıyorum aldığım parayı yaptığım işi. Çok şükür çok şükür ki çalışacak bir işim var.

Reyhan üzgün gözlerle Zeynep'in dediği şeyleri dinlerken yine içinin acıdığını hissetti. Olmamıştı gitmişti görüşmüştü ama olumlu cevap alamamıştı. Zeynep'i üzmemek kırmamak için hemen söylememişti ama o anlamıştı. İki elini masaya koyarak konuştu.

_ Üzgünüm Zeynep. Gerçekten çok üzgünüm. Bende senin çocuğunla daha çok zaman geçirmeni isterim ama durum ortada işte. Ayrıca sakın kendini küçümseme senin ne kadar cesaretli ne kadar yürekli bir insan olduğunu en iyi ben biliyorum. Ayrıca sen çok çalışkan ve çok zekisin. Kim sabahın köründen gecenin bir yarısına kadar beş kuruş için dört kişiyi geçindirmek için kendinden vazgeçip çalışır ki? Sen çocuğuna daha iyi bakabilmek için kendinden kesiyorsun Zeynep. Kimisi katlanamaz kurtulmak birsürü yola girer ama sen öyle değilsin.

_ Kızımdan başka bir şey önemli değil benim için. Onun daha iyi bir gelecek yaşamasını istiyorum. Elimden geleni yapıyorum yapmaya da devam edeceğim. 

_ Hiç şüphem yok bundan. Baksana kızın senin yanında ne kadar mutlu huzurlu. İnan sabah seni yanında göremeyince öyle huzursuz oluyor ki.

_ Bende onun yanında çok mutluyum. Zaten mutlu olduğum tek yer onun yanı.

Zeynep gülümsedikten sonra kızının kollarının altından tutup kaldırdı. Duygu elleri hâlâ ağzındayken aynı zamanda annesine gülümseyemeye başlamıştı. Zeynep onu yine defalarca öpüp kokladıktan sonra kızının üzerini sıkıca kapatıp yeniden yeniden kapıya getirene kadar öptü... Mecburen istemsede öpüp kokladıktan sonra Reyhan'a verip gidene kadar peşlerinden baktı.  Onlar gittikten sonra üşüdüğünü de anlayıp içeri girdi. Egemen Zeynep'in yerine ilgenlenmişti. Aslında gidip Duyguyu sevmek öpmek istiyordu ama kendisi de giderse dikkat çekeceklerdi. Bu yüzden uzaktan uzaktan severken işine devam etti. Zeynep'in yanına gelmesiyle hemen hızlanarak bölüştüler işleri.

Kerem telefonunu masanın üzerinden alıp istediği kişiyi seçti ve çok geçmeden karşı taraftan cevap geldi.

_ Elinde ne iş varsa bırak ve sana söyleyeceğim yere gel.........................

YENİ BİR HAYAT (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now