1.Bölüm- Iskald.

Start from the beginning
                                    

Bir amacım vardı. Kimseye dile getirmediğim bir amacım.

Adalet.

Ben adaleti istiyordum. 

Yaşadığımız bu evrende iyiden çok kötüye izin veriyorduk hayatlarımızda. Akşam haberlerini açtığımız andan itibaren dünyanın dört bir yanında olan kaosu izliyorduk öylece. İşin üzücü yanı, bu sadece gördüğümüz kısmıydı. Yüz binlerce evde daha kötüleri yaşanıyor ve kaoslar ölümler ile son bulana kadar devam ediyordu.

Bunu nereden mi biliyorum?

Çünkü ben de o evlerden birinde yaşıyordum.

Kapalı perdelerin ardında kendi küçük kabusumu uzun yıllardır yaşıyordum. Bedenim her geçen günde verdiği savaşı kaybediyor ve ruhuma da küçük bir çentik atıp ilerliyordu. Geriye ise aynada baktığım yaralı bir beden kalıyordu.

Yıkık dökük kalmış bir beden. Genç bir kıza ait olamayacak kadar üzücü ve acınası.

Ve bu görüntü beni daha fazla yıkmasın diye sessizce gizleniyordum. Perdelerin ardındaki kabusu kapatmak için de makyaj malzemelerine sığınıyordum.

Benim yaşımdaki genç kızlar makyaj malzemelerini güzelleşmek için kullanıyordu ama benim kullanışımın tek amacı evde yaşadığım acıların izlerini dışarıda da taşımamaktı. Bu yüzden kapatıcıyla uzun ama iyi sonuç veren işimi bitirdikten sonra aynada kendime bakmaya devam ettim.

En sonunda düşüncelerimi bir kenara bırakıp geniş bez çantamı elime aldığım gibi ayakkabılığa yürüdüm. Rahat spor ayakkabılarımı giydikten sonra etrafı son kez kontrol ettim. Dün babam yine sızdığı için bu sabahı olaysız atlatabilecek gibiydim. Evi kontrol edip çıkmadan önce son kez aynada kendime baktığımda her zamanki Ada'yı gördüm.

Ada.

İnsanlar için belki bir yaz esintisini anımsatabilecek bir kelimeydi.

Benim içinse hiçbir şey ifade etmiyordu çünkü bu kabuğun altında bomboş bir insan vardı. Hisleri olmayan ve insanlıktan tiksinen biri. Tabi bugün daha farklı olmalıydı. Bugün mutlu olmayı hak ediyordum değil mi? Aynadaki yansımamda okula gitmek için hevesli bir yüzde görmüştüm ve bu görüntünün ne kadar özel olduğunu asla inkar edemezdim.

Evimiz güzel bir apartman dairesiydi hatta babamın iğrenç tavırlarının aksine durumumuz iyiydi. O işe yaramaz adam, nereden geldiğini bilmediğim bir parayla çevresindekilere bana iyi baktığını gösterebiliyordu. Bu yüzden kimse benim bir sıkıntı yaşadığımı düşünmüyordu.

Evimizin içinde var olan ateşsiz cehennemi herkesten gizli tutuyordu.

En sonunda apartmanın merdivenlerini hızlıca inmeye başladım. Adımlarım karşımda gördüğüm insan ile hafiften yavaşlarken içime ufakta olsa bir huzur dolmuştu. Sadece onun sağlayabileceği bir huzur. Bana her zaman insanların aksine sıcak bakan o kahvelere sahipti ve dudaklarımın küçük bir kıvrılma yaşamasına onun sayesinde göz yumuyordum. 

Enes Erdem.

Ailem diyebileceğim tek insan.

Açık ve koyu tutamlara sahip kahverengi saçları yine hafifçe alnına doğru dağılmıştı. Beni gördüğü anda çehresinde herkese karşı göstermekten çekinmediği o gülüşü var oldu ve sevimliliği ile bir anlığına da olsa kalbimi ısıtmayı başardı. 

Ona doğru yürüdüğüm anda hafif dolgun dudaklarının arasında son zamanlarda tutmaya başladığı sigarayı alıp ayağımla ezdikten sonra Enes'e odaklandım. Kimseye göstermediğim ama sadece ona ait olan sıcak bakışımla yavaşça konuştum.

Varoluşun HissiWhere stories live. Discover now