-aaa pardon baharcım ya. Yanlışlıkla oldu.

-yanlışlıkla mı?

-evet.

-önemli değil. Aynı şortun farklı renkleri var. gömlek de başka giyerim zaten. Ben üzerimi değişip geliyorum.

Rüzgar'a sinsice gülümsedim ve geri odaya çıktım. Aşağıdan kapı sesi geldikten sonra benim kapım açıldı. Rüzgar gelmişti. Ona bakmadan dolabımı açtım. Onun inadına tüm şortlarımı çıkardım ve kararsızca hepsine baktım. Yataktaki şortlara bakarken Rüzgar:

-tüm şortların bunlar mı?

-evet. Hangisini giysem sence.

-birazdan giyecek şortun kalmayacak. Haberin yok.

-ha?

-izle.

Elini arkasından çekti. Elinde makas vardı. Ben hala ona anlamazken bakıyordum. Bir şortumu eline aldı. En sevdiğim şortumu. Elindeki makasla şortu kesmeye başlayınca ağzım şaşkınlıkla açıldı. Sesimi bile çıkaramıyordum. Şortu paramparça edip yatağa attı. Bir diğerine geçmişti ki hızla elinden çektim ve:

-naptığını sanıyorsun sen ya?

-temizlik.

-çek elini şortlarımdan.

-sana bir seçenek sunuyorum. Ya bu şortları artık dışarıda giymeyeceksin. Ya da keserim.

-kesemezsin.

-emin misin? Bak az önce nasıl kestim. Eve sadece benim yanımda giyebilirsin. Ama dışarıda giyemezsin.

-sana ne ya?

-demek öyle. Peki. Elini bile kaldırıp bana engel olmaya kalkarsan seni pişman ederim.

Tek tek tüm şortaları alıp giyinmeyecek hale getirip yatağa ve yere attı. Ben hala olayın şokundaydım. Her bir şortta sinir katsayım çoğalıyordu. Şortlarımı yırttıktan sonra dolabıma yöneldi. Ben hala şoktayken mini olan elbiselerimi çıkardı ve hepsini makasla paramparça edip yere attı. Ağzımdan her defasında bir tiz çığlık çıkıyordu. Tüm elbiseleri de yırttıktan sonra makyaj masasına geçti. Göz kalemlerini tek çırpıda kırdı. Rujları yere atıp üstüne defalarca basıp kırdı. Yere çöktüm. Yaptığı saçmalıktı. Sonra hızla bana yaklaştı. Çenemden tutup gözlerimi gözlerine sabitledi. Ben hala napmaya çalıştığını yine anlamamıştım. Birden dudaklarıma yapıştı. Karşılık vermeden öylece duruyordum. Geri çekildi ve:

-dudaklarında temizlendi. Sıra gözlerinde.

Gözümden bir damla yaş aktı. Ama sadece sinirden. Sonra çekmeceden ıslak mendil çıkarıp gözlerimdeki makyajı yüzümün her yerine dağıttı. Artık kendimi tutamıyordum. Ağlıyordum. Ayağa kalktı ve:

-arabada bekliyorum. On dakikan var.

Cevap bile veremeden odadan çıktı. Bir süre olduğum yerde kaldıktan sonra ayaklandım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Her yerim meyve suyuydu. Üzerimdekileri çıkardım ve okul formamı giydim. Gözümdeki makyajı sildim. Gözyaşlarımı sildim ve odadan çıktım. Aşağıya indim. Hizmetlilerden başka kimse yoktu. Dışarı çıktım arabadaydı. Sinirle arabaya bindim ve kapıyı sertçe kapattım. Bana döndü. Ona bakmıyordum. Ama baktığını hissediyordum. Yavaşça bana yaklaştı ve gömleğimin bir düğmesini daha kapattı. Sinirlerim daha fazla çıkmıştı. Hızla geri arabadan indim. Oda arkamdan inip bana bağırdı:

-nereye? Gel kızım şuraya ya.

Onu takmadan yoldan geçen bir taksiye bindim.

Taksiden inip okula girdim. Kapıda iki koruma vardı. Tam kapıdan girecekken korumalardan biri:

-biz buradayız Bahar hanım. Acil bir şey olduğunda-

-tamam.

Hızla okula girdim. Arkamdan bir el belime sarılınca bunu yapana baktım. Rüzgar öküzüydü. Elini belimden çektim ve yürümeye devam ettim. Tam okulun bahçesinin ortasında durdum ve ona döndüm. bana bakıyordu. Sert bir tokat attım ve:

-sürekli öküzlük yapmak zorunda mısın?

-bahar?

-ne bahar ne? Kendimi buraya kadar zor tuttum. Yeter artık Rüzgar. Acaba ben dün hata mı yaptım? İki tatlı söze nasıl kandım ben? Aptalım ben dimi? O yüzden beni parmağında oynatıyorsun? Bugün okul çıkışı gidip en mini etekleri, şortları, en göz alıcı rujları alıcam. Çünkü artık bana karışan kimsem yok tamam mı?

-bumu yani? Asıl sen anlamıyorsun lan. Bunun adı kıskançlık. Kıskançlık. Elin piçleri senin bacaklarına bakıp gözleriyle seni becersinler sonra gel bana tokat at. Asıl sana yeter lan. Sana sen istesen de istemesen de karışırım. Ne ruj, ne şort ne de mini elbise alamazsın. Çünkü sen benimsin. Ve benim olana benden başkası aşkla ya da isteyerek bakamaz anladın mı?

-ben mal değilim tamam mı? Benimsin onunsun falan diyemezsin. Sen bana karışamazsın. Git o altına aldığın sürtüklere karış.

Hızla beni birden kendine çekti ve belimden bastırarak kendine bastırdı. Sonra gözlerimin içine baktı. Gözlerinde binlerce duygu vardı. Ama ben hiçbirini seçemiyordum. Şimdi napacağını hangi adımı atacağını bilemiyordum. Ama ona bu kadar yakın olmak beni etkisiz eleman gibi yaptı. Resmen etkisiz eleman oluyordum onun gözlerine baktığımda.

BÖLÜM SONU

Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now