Sabah telefonun sesiyle uyandım. Bu kimse sabahın bu saatinde arayacak kadar önemli bir konu söylemesini bekliyorum.

-Alo!

-Talha Bey şirkette bir sorun çıktı.

-Ne sorunu?

-İhalede kaybeden taraflardan biri şirkette olay çıkartıyor efendim.

-Tamam geliyorum. Yarım saate ordayım.

Birde şu kaybedenlerin kendine yedirememe durumu yok mu insanı sinir eder. İhaleyi ben aldım daha neyin atarını gelip benim şirketimde yapıyorlar. Benim onlara neler yapacağımı bildikleri halde nasıl yürek yemiş gibi hareket ederler. Güneş uyanmış anlamayan gözlerle bana bakıyordu.

-Çıkmam lazım. Gece koltukta uyuyakalmıştın. Tek kolumla seni taşıyamayacağım için orada uyudun. Uyandırmak istemedim. Sen kendine bir şey hazırlayıp ye. Şirkette bir sorun çıkmış. Onu halledip gelirim. Ve temizleme şirketinden bir bayan göndereceklerdi. Odamda dolapta para var işini bitirince kadına verirsin.

-Ta-tamam.

Hazırlanıp şirkete doğru yola çıktım.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>><

Şirketteki sorunu halletmem saatlerimi aldı. Salak adam dayak yemeden kurtulsaydı kendisi şanslı çıkardı. Talha Sancaktarla uğraşmanın tabiki bir bedeli olacaktı ama en azından canı yanmazdı. En fazla birkaç ihaleyi daha kaybederdi. Eve geldiğimde Güneş'in mutfakta bir şeyler hazırladığını gördüm.

-Selam.

-Ahh geldin mi? Dalmışım duymadım. Sorunu halledebildin mi?

-Evet, Biraz zor oldu ama hallettim.

-O zaman yemekleri yiyebiliriz.

-Sen mi yaptın?

-Evet.

-Tamam, üzerimi değiştirip geliyorum.

Yaptığı yemekleri beraber yedik. Güzeldi. İkimizde sessizdik. Bunu bozan Güneş oldu.

-Ecemle konuştum bugün.

-Hmmm.

-Evet, okullar kapanmak üzere. Yine şu aile yemeklerinden birini düzenliyorlar.

-Şu sıkıcı yemekler. Kurtulamıyoruz. Doruk bahsetmemişti. Sanırım sonra arar.

-Bilemiyorum. Neyse işte yarın yemek için alışverişe çıkmayı düşünüyorum. Sen tek kalabilecek misin?

-Neden tek kalıyorum?

-Ben yani şey kıyafet almam lazım Talha!

-Tamam bende gelirim. O yemekte bende olacağıma göre kendime de bir şeyler alsam iyi olur.

-Ne yani beraber mi alışveriş yapacağız??

-Eğer istemezsen yapmayız.

-Hayırr isterim! Yani evde tek kalmanı istemem. Beraber gideriz.

-Tamam o zaman.

>>>>>>>>>>>>>>><<

Güneş'in ağzından

Talha ile alışverişe gidiyorum. Alışverişe gidiyorum Talha ile. Alışverişe Talha ile gidiyorum. Gidiyorum alışverişe Talha ile... Evet, birazdan okulumuzda her karne tatilinde düzenlenen şu yemeklerden biri düzenleniyor ve ben Talha ile kıyafet almaya gidiyorum. 15 günlük bir yarıyıl tatili. Sonra 2. Dönem. Ve lanet olasıca YGS sınavı.

Her neyse şimdi bunu düşünemem. Hazırlanıp odadan çıktım. Talha da hazırlanmıştı. İkimizde fazla mı uyumlu olmuşuz ne. Spor kıyafetlerimizi giymişiz ve hazırız.

-Hazırsan çıkalım.

-Evet hazırım çıkabiliriz.

Alışveriş merkezine geldiğimizde her zaman kıyafet aldığım mağazaya Talha'yı sürükledim. Tarzıma göre kıyafetleri seçip deneme kabinine girdim. Tek tek giyip Talha'ya sordum ama o hepsine burun kıvırdı. En sonun da pes etmiş bir şekilde yanına oturdum.

-Sanırım sana kıyafet baksak iyi olacak. Ben kendime başka bir gün tekrar bakarım.

-Bekle.

Kalktı ve askıları karıştırmaya başladı. Döndüğünde elinde beyaz üzerinde desenleri olan bir elbiseyle döndü. Diğer tüm elbiseler gibi bu elbiseye de aşık oldum. Talha'nın elinden alıp kabine doğru ilerledim. Aynadan kendime baktığımda gerçekten çok güzel olmuştum. Bu Talha zevkli adam ya. Dışarı çıktığımda Talha'nın gözleri beni buldu. "nasıl olmuşum" diye sorduğumda Talha cevap vermedi. Anlamadığım bir şekilde gözleri bende takılı kalmıştı. Bu hoşuma gitmişti. En sonunda kendini toparlayarak "bence bunu" almalısın dedi. Kasaya gidip parayı uzattığım sırada Talha engel oldu.

-Hadi ama kendi kıyafetimin parasını da mı ödeyemeyeceğim?

-Ben varken ödeyemezsin Güneş.

-Talha saçmalıyorsun yıl olmuş 2015 "erkek adam varken kadın para ödemez" anlayışındayım deme sakın bana.

-Aynen o anlayıştayım Güneş. Ben varken yanımda başka birinin para ödemesinden hoşlanmıyorum. Erkek veya kız fark etmez.

-Peki Talha peki.

Böylece Talha parayı öder ödemez oradan çıktık. Sonra kendine bir takım elbise aldı deneme gereği bile duymadı. Evde yine aynı rutin şeyleri yaptık. Ertesi gün hastaneye gittik. Talha'nın sargısını çıkarttılar.

-Bak sana çok iyi baktım. Hemen iyileştin.

-Tabi çok iyi baktın.

- Eve mi gidiyoruz?

-Evet gitmek istediğin bir yer var mı?

-Hayır eve gidebiliriz.

-Peki.

Bu kadardı konuşmamız sonrasında sessiz bir yolculuk geçirdik. Tam 3 gündür buradaydım. Her gün Ecem ve Arya ile konuşuyordum. Talha da iyi olduğuna göre artık gitmeli miyim?

Aslında gitmek istemiyorum. Sonsuza kadar Talha ile burada yaşayabilirim. Sanırım ondan hoşlanıyorum. Sanmıyorum hatta kesinlikle hoşlanıyorum!

Ama şimdi iyi olduğumu biliyor gitmiyor derse? Daha fazla dayanamayarak Talha'nın yanına gittim.

-Talha?

-Efendim?

-Gitsem mi?

-Anlamadım?

-Yani şey sen şimdi iyisin sargıda çıktı. Diyorum ki gitsem mi artık?

-Gitmek mi istiyorsun?

-Ben şey. Hayır yani evet. Bilmiyorum.

-Sargıyı daha yeni çıkardılar bence gitme ama yine de gitmek istersen sen bilirsin.

-Aaa evet sargı yeni çıktı. Şimdi bir şey falan olur. Ben sana yardım ederim.

-Aynen yardım edersin gitme bence.

-Tamam gitmiyorum.

-Cumartesiydi değil mi yemek?

-Evet.

-O zaman yemeğe de birlikte gideriz. Yani senin için sorun olmazsa eğer. Ailenle gitmek istersen anlarım.

-Tabi ki de seninle gelmek isterim. Yani sorun olmaz.

Bu konuşmanın üzerine günler geçti ve yemek günü geldi çattı. Talha ile tüm hafta boyunca çok eğlendik. Bir ara az daha Talha'ya ondan hoşlandığımı söyleyecektim. Ama kendimi tuttum. Küçük düşmek istemiyordum. Ne ben Talha 'sız ne de Talha bensiz bir şey yapmak istiyordu. Bunu ikimizde birbirimize itiraf ettik. Hatta Talha'nın beni öpeceğini düşünmüştüm. Ama ansızın gelen "Tusem" yüzünden tüm romantiklik mahvoldu. Yani inişli çıkışlı bir haftayı geride bıraktık ve şuan da Talha ile birlikte yemeğe gidiyoruz.

>>>>>>>>>>>>>>>><<


ARKA DÖRTLÜWhere stories live. Discover now