-İyi halt ettin Cem. Bir tarafların donmayıp hala sağlam kalmışsa iyisin demektir.

-Yok abi yaa.. Hafif bir baş dönmesi, sanırım yakında mide bulantısı da buna eklenecek.

-Ooooo oğlum şimdi senin hasta halinde hiç çekilmez.

-Kapa çeneni Demir ya. Ben ölüyorum burada. Nasıl arkadaşlarsınız siz ya... Burada ölüyoruz diyorum hiç oralı olmuyorsunuz.

-Sen bu sevimsiz halinle bizi bulabildiğine şükret Cem.

-Yeter lan ben gidiyorum.2 gün sonra cesedimi bulduğunuzda çok üzülmeyin. Mezar taşımada arkadaşlarının ilgisizliği yüzünden öldü diye yazdırırsınız...

-Lan bana bak Cem salak salak konuşma. Siktirtme o çeneni de defol git odana uyu dinlen.

-Tamam ya zaten ben gidiyordum. Sen yeter ki sakin ol Doruk abicimmmmmmmmm!!!!!!!!!

-Siktir git Cem!

Cem tam arkasını dönmüş gidecekken aniden arkasını dönüp

-Ya benim bugün kütüphaneye kitabı teslim etmem lazım. Ben çok kötüyüm biriniz gidip bıraksın. Demir kardeşim sen bırakır mısın?

-Cem kusura bakma kardeşim ama bizim ufaklığı, Tusem'i almam lazım.

-Hadi ya peki sen Utku?

-Üzgünüm dostum. Basket antrenmanına yetişmem lazım hem koça senin de gelemeyeceğini söylerim.

-Doğru ya antrenman vardı bugün.

Cem, Demir ve Utku bakışlarını bana çevirdiğinde bununda bana kaldığını anladım.

-Tamam, ver Cem ben götürürüm kütüphaneye.

-Sağol kardeşim.

Cem kitabı bana verdikten sonra kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Kütüphanenin kapanmasına az kalmıştı biraz hızlansam fena olmazdı. Kütüphane kapısının önüne geldiğimde hala açık olduğunu görünce biraz da olsa rahatladım. Cem'in dırdırını da çekemezdim. Kütüphaneye girdiğimde etrafta görevli birini aradım ama bulamadım. Nereye gitti bu görevli? Kitabı masaya bıraktım. Tam kütüphaneden çıkacakken bir ses duydum. Önce hiç umursamadım ama kütüphaneden tam çıkacakken biri bağırdı. Sese doğru yürümeye başladığımda karşımda Arya'yı görünce şaşırdım. Bu saatte burada, bu halde ne işi vardı. Ona doğru yaklaştığım da bir şeyler sayıklıyordu. Sanırım rüya görüyordu. Her ne görüyorsa onu korkutacak bir şey olmalıydı. Yanına gidip dizlerimin üstüne çöktüm.

-Arya uyan rüya görüyorsun.

-Aryaaaa !!!

-Ne! Hayırrr!!

- ŞŞtttt sakin ol, sadece rüyaydı.

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Arya'nın Ağzından

Neredeydim ben

-Anne baba sizin burada ne işiniz var.

-Özür dileriz kızım.

-Anne ne özrü neden bahsediyorsunuz.

-Özür dileriz kuzucum.

- Ne, Hayır durun gitmeyin.

- Şimdi git kızım.

Ne gitmesi ne diyordu annem. Avazım çıktığı kadar bağırdım.

-Ne! Hayırrr!!

Gözlerimi açtığımda Doruk'u karşımda görünce korkumun üzerine şaşkınlığımda eklendi.

- ŞŞtttt sakin ol, sadece rüyaydı.

İçimden "Rüya mıydı? O nasıl bir rüyaydı. Annem ve babam neyin özrünü diliyorlardı benden."

-Ne özrü?

Lanet olsun sesli mi düşünmüştüm!

-Senin burada ne işin var Doruk?

-Ben Cem'in aldığı kitabı...1 dakika ya ben neden sana hesap veriyorum.

-Neyse çıkalım artık kütüphane de kapanmak üzeredir.

-Evet, haklısın çıkalım.

-Ne!! Doruk Sancaktar beni haklı mı buldu bunu bir kenara yazmalıyız.

-Normal şartlarda seni haklı bulamayacağımı bilmen güzel. Ama şunu hatırlatırım kütüphane kapanmak üzere ve benim burada seninle kalmaya hiç niyetim yok.

- Aaaa sanki benim seninle burada kalmaya çok niyetim var. Günlerdir bende bu anı bekliyordum zaten... Ukala...

-Ne dedin sen? Ukala mı?

-Evet, Ukalanın tekisin!

-Bana bak.. Sen kimsin ki bana ukala diyorsun?

-Ben Arya PEYMAN.4 yıllık sınıf arkadaşın, hala tanıyamadıysan çok yazık...

Bu sözüm üzerine gözlerini devirdi ve saatine baktı. Saatine bakmasıyla birlikte;

-Siktirrr!!!!!!!

-Ne! Terbiyesiz!! Hem ukala hem de ağzı bozuk.

-Off saçmalamayı kes. Gelmeye niyetin yoksa sana kütüphanede iyi eğlenceler.

- Ben saçmalamıyordum.

- Arya kes artık.

-Tamam ya.

Doruk ile birlikte kütüphane kapısına kadar yürümeye başladık. Normalde kes artık dediği için susacak değildim ama kütüphane kapanmak üzereydi ve buradan çıksak hiç fena olmaz. Gündüzleri manzarasıyla büyüleyen bu kütüphane hava kararınca hiçte bu kadar büyüleyici olmuyor. Daha çok ürkütücü oluyor. Hani filmlerde ki korku sahneleri var ya aynen öyle. Belki de fazla abartıyorum. Beni bu düşüncelerimden Doruk'un ikinci bir küfür vakası ayırdı. Doruk'u küfür ederken ikinci bir kez görüyordum. Gerçi "siktir" kelimesi artık konuşma diline o kadar çok işlemiş ki. Kızlı erkekli ayırt etmeksizin herkesin kullandığı bir kelime oldu. Çok yazık. Konuşma dilimize bu küçümseyici lafların eklenmesi kötü bir durum. En azından ben böyle düşünüyorum. Beni yine bu düşüncelerimden ayıran ise Doruk'un kapıya vurması oldu.

-Doruk neler oluyor?

ARKA DÖRTLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin