Son Savaşın Şafağı

660 40 146
                                    

Uzay'ın Gözünden

Saatler Önce

Cennet ve cehennemin sarsılışı bütün dengeyle oynamıştı. Cennetin huzur dolu dünyası cehennemin tehlikeli ateşiyle birleşmişti. Ama cehennem onun huzur dolu dünyasına kıyamazdı. Gülüşleri bir o kadar güzeldi ki şeytanın bile aklını çelebilen bir melekti. Ta ki kanatları kesilerek feryatları duyulana kadardı...

"Yalvarırım aç gözlerini Asel! Lütfen...Beni sensiz bırakma."

"Beni bırakamazsın!"

"Seni...Omzumda taşmayı severken, tabutunu mu taşıyacağım? Yalvarırım aç gözlerini meleğim!"

Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda hala gözleri kapalı duruyordu. Hıçkırıklarım ve feryatlarım gökyüzünü parçalarken omzumda bir el hissetmiştim.

"Uzay..."

Kıraç'ın sesini duyduğumda gözlerimi sımsıkı yummuştum. İblisimin ona zarar vermemesi için irademle savaşırken;

"Kıraç benden uzak dur." Diyerek yanımdan gitmesini istedim...Ama gitmedi. Omzumda ki elini iterken öfkemi tutmaya çalışıyordum. Ama Asel'i böyle görmek bütün kelepçeleri teker, teker kırıyordu.

"Bana, Asel'in zarar görmeyeceğine söz vermiştin. Ve sen sırf kadınını korumak için onu gözden çıkarttın." Dediğimde omzumu tekrar tutup yüzüne bakmamı sağladı.

"Ben ikimizin kadınını asla gözden çıkartmam. Alya kadınımsa Asel'de kız kardeşimdi."

"O zaman neden...Neden kadınım kollarımın arasında cansız duruyor?" dediğimde gözlerini kaçırmıştı. Yüzüme bakamıyordu. Çünkü hatalı olduğunu, hatalı olduğumuzu biliyordu.

"Yüzüme bak!" diyerek yakasını tutup bakmasını sağladığımda gözlerini tekrar kaçırmıştı. Dolu gözlerle ona bakarken;

"Acele ettin. Sana bu planda eksik çok fazla var dedim. Neden beni dinlemedin!" diyerek yüzüne yumruğumu geçirdiğimde afallayarak yere düşmüştü. Şafak ve Mirza beni durdurmak için yeltendiğinde Kıraç elini kaldırdı.

"Senin aceleci tavrın yüzünden ben kadınımı kaybettim! Şimdi ne olacak! Lan bu hayatta ki tek tutunduğum dalım oydu. Ama onu benden aldılar...Senin aceleci tavrın yüzünden onu kaybettim! Koruyamadım, melek kanatlarını kırıp beni onsuz bıraktılar." Diyerek her sözümde yüzüne vururken en sonunda itip yere tamamen düşmesini sağlamıştım. Kıraç hiçbir tepki vermiyordu. Saldırmıyordu sadece dağılan suratıyla duruyordu.

"Ya senin kadınını da bir sokak arasında böyle bulursak?" dediğimde gözleri anında yüzüme kaymıştı. Cevap verememişti çünkü bunun olacağını düşünüyordu. Ve bu düşünce onu içten içte yok edip öldürüyordu.

"Eğer kadınını öyle bulursan bende ki acıyı anlarsın. Ama dilerim bunu yaşamazsın." Diyerek arkamı döndüğümde Şafak, Asel'in yanında duruyordu. Meleğimi koruyamamıştım. Canını yakarak kanatlarını kopartırken, ruhunu da çalmışlardı. Şimdiyse cansız, soğuk bedeniyle karşımda duruyordu.

Bedenimde ki izlerin acısı gittikçe artıp üzerimi kana bulasa da ruhumun ve kalbimin acısına eş değer olamazdı.

"U-Uzay..."

Mirza'nın sesini duyduğumda dolu gözlerle onlara dönmüştüm. Şafak elinde katlı yuvarlak bir kâğıdı okurken Mirza elini Asel'in boynuna götürdüğünü gördüğümde kaşlarımı çatmıştım.

"Ne var?"

"Buna bakmalısın." Diyerek Şafak elinde ki kâğıdı bana uzattığında iki ucundan tutarak rulo şeklinde ki kâğıdı açmıştım.

Siyah Leke (+18)Where stories live. Discover now