Akıl Karıştıran Fısıltılar

1.3K 42 89
                                    

Kirpik diplerimi çekiştiren derin uykuya rağmen rüya aleminden kurtulmaya çalışıyordum. Martıların sesini duyarken gözlerimi istemeyerek de olsa aralamayı başarabilmiştim. Bir kolum duvara yapışırken üzerimde sanki bir şey yok gibiydi. Üzerimde ki çarşafın hafif serinliğini hissedebiliyordum.

Kafamın içinde bana ait olmayan ama arasında tanıdık olan sesleri duysam da başım çatlıyordu. Başımın ağrısı o sesleri keşke susturabilseydi ama susmuyorlardı. Derin bir nefes alacağım sırada lekeli kalbim sıkışarak, sanki göğüs kafesimi oluşturan kemiğin kırılıp içine almış gibi bir ağrı yayılmıştı.

En son bana, ne olmuştu?

Belimin üzerine koala gibi sarılmış güçlü, ateş misali sıcak kolun temasını hissettiğim an Kıraç'ın yanımda olduğunu anlamıştım. Başım resmen beni öldürüyordu sallanan bir diş misali oynadıkça sızısını bırakıyordu. Açık olan cama bakmayı bırakıp yanım da uyuyan adama döndüm.

Kirpiklerim ağırca kapanırken onun güzelliyle yine büyülenmeye başlamıştım. Düzgün burnu her nefes aldığında daralıyordu. Kolu her hareketimde daha sıkıca belimi kavrıyordu.

Kıraç bu sefer cidden uyuyordu. Onu uyurken göremiyordum genelde benden önce uyanırdı ve uyuyor numarası yapardı. Ama şimdi cidden uyuyordu. Ve uykusu çok derindi.

Beni kendine çekerek iyice boynuma doğru sokulmuştu. Nefesinin dokunduğu yerde bir leke oluşuyordu ama siyah değil...Mavi bir leke...Kolumu kurtararak ona sarılarak saçlarını okşamaya başlamıştım.

Dün gece neler olduğuna dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Sanki birisi beynimin içine girmişti ve dün yaşananları karadeliğine atarak yok etmişti. Öyle zihnim boştu ki... Ama anılarımı yok ederken başımın ağrısını da götürseydi. En son Kıraç'ın içeceğini içmiştim ondan sonrasıysa... Yoktu.

Uykulu bir şekilde enserken gözlerim evin duvarlarında gezindi. Bir dakika ya...Dün gece benim üzerimde zümrüt yeşili bir elbise yok muydu? Lan ben çadır da değilim. Kıraç'ın evinde ve yatağındaydım. Başımı kaldırıp onu rahatsız etmeyecek şekilde çevreme bakınırken elbisemin yerde olduğunu görmüştüm. Yo...Hayır...Düşündüğüm şey olmuş olamazdı. Kontrolümü kaybetmiş olamazdım değil mi?

"Has..." diyerek çevreme bakınırken Kıraç'ın kıyafetleri de yerdeydi. Ağzım açık kalırken gözlerimi Kıraç'a çevirdim. Lan ben ne yapmıştım!

"K-Kıraç?" diyerek fısıldadığımda uykulu şekilde iyice sarıldı.

"Hı..."

"Kıraç uyanman lazım..." dediğimde oflayarak ve burnundan sertçe nefes vererek başını iki yana salladı.

"I-Ih." Dediğinde bağırmamak için kendimle savaşmaya başlamıştım.

"Sevgilim, acil uyanmalısın."

"Alya..." diyerek boynumu öperek yine uykusuna devam etmeye başlamıştı.

"Allah Eniştem!" diye bağırdığımda Kıraç birden yerinden kalmıştı.

"Valla bir şey yapmadım." Dediğinde gülerek ona bakıyordum. Kıraç uykulu bir şekilde çevresine bakınırken gözleri yüzüme kaydı.

"Ee Enişten yok? Bir dakika ya bu ev kart sistemiyle çalışıyor. Enişten giremez ki." dediğinde sırıtarak ona bakıyordum.

"Evet, giremez."

"Of ürkek kuş, insan sevgilini böyle uyandırır mı?" Diyerek yine uzanacağı sırada tırnaklarımla kendimi korumak için öne çıkarttım.

"Uzak dur."

"Kızım ruh hastası mısın? Kedi gibi tırnaklarını çıkarttın."

"Tırnaklarımı indiririm de sen söyle bakalım. Dün gece ne oldu?" Dediğimde Kıraç esneyerek gerildi.

Siyah Leke (+18)Where stories live. Discover now