Kıyamet Saati

1K 46 82
                                    

Kıraç'ın Gözünden

Kutay'ın ortaya attığı fikir yüzünden şu an hepimiz alışveriş denen illet batağına düşmüştük. Şafak aramızda en memnun olanıydı. Hatta kızlara fikir bile sunuyordu. Ama benim bütün odağım Kutay'ın üzerindeydi.

Tetikte bekliyordum.

Pençe'nin tekrar saldırmayacağına emindim. Üstelik böyle büyük ve kalabalık bir yerde saldırmak onun için pek iyi sonuçlar doğurmazdı. Bu yüzden müşteriler için özel bölüme geçip kadınımı izliyordum.

Uzay yanıma yaklaşıp aşağı katta kendine elbise bakan Asel'e gözlerini çevirdi. Ama o da en az benim kadar hazırda bekliyordu.

"Çok sıkıldım." Dediğinde gözlerimi bana gülümseyip el sallayan kadınımdan çekmedim. Ama sadece Uzay'ın duyacağı şekilde;

"Hangi konuda? Hain mi yoksa alışveriş mi?" dediğimde gözlerini anlık yüzüme çevirdi.

"Alışverişten uzun bir süre önce sıkılmayı bıraktım. Ben aramızda ki şerefsizden bahsediyorum. Aramızda olması bile beni delirtiyor." Dediğinde gözlerimi gri gözlerine çevirdim.

"Benim kadar deliremezsin. Kardeşim olması canımı sıkarken Pençe'ye çalışması daha da öfkelenmeme neden oluyor." Dediğimde gözleri geri aşağı kata çevirmişti. Mirza ve İlker dışarıdaydı.

Onur, Barış yine ortalarda yoktu. Mekâna birlikte girmiştik ama ortadan kaybolmuşlardı. Şafak, Asel'in yanındaydı ve mavi bir elbise gösteriyordu. Umay ve Ekin deneme kabinlerine giderken Kutay tatlı, fıstık yeşili bir elbiseyi Nira'ya öneriyordu.

"Bence sana yakışır. Esmer teninde güzel durur." Dediğinde Nira gülümseyerek elinde ki elbiseyi almıştı. Kutay ona çapkın bir gülüş atarken Nira yanından ayrıldığını görmüştüm.

Uzay "Şeytan diyor ki kenara çek öttür. Ama hain o değilse vicdanım ve şeytanım beni yapayalnız bırakır." Dediğinde sadece soğuk bir tebessümde bulunmuştum.

"Akıncı?"

Kadınımın sesini duyduğum an gözlerimi ona çevirdim. Elinde bordo renginde bir elbise ile bana bakıyordu.

"Dikkat çekme." Diyerek son kez Uzay'ı fısıldayarak yerimden kalktım ve aşağı kata indim. Alya uzun bir süre sonra elinde ki elbiseyi bana gösterdiğinde çok kısa olduğunu görmüştüm. Yok bu kız bir gün gerçekten dünyayı ceset mezarlığına çevirdiğimde bu kıyafetleri bırakacaktı.

"Biraz kısa gibi?" diyerek öneride bulunduğumda kıyafeti üzerinde tutup aynada kendisine baktı. Gözlerimi ayırdığı kıyafetler arasında gezindirdiğimde aynı ton ve aynı kalıba sahip tek farkı uzun olan elbiseye uzanıp aldım.

"Bence bunu giyebilirsin ve boyun uzun görünür." Dediğimde kararsızlığı gözlerinden okunarak elimde ki elbiseyi aldı.

"İkisini giyip geliyorum." Diyerek önümden çekilirken kollarımı göğsümde birleştirdim ve kalbine gidişini izledim.

"Kıraç Bey?"

Çalışanların sesini duyduğumda gözlerimi kabinin önünden çekmiştim. Çalışma kartında Şule yazan kadına bakarak "Efendim." Diyerek kısa kesmiştim.

"Arkadaşlarınız...Yani erkek olanlar...Nasıl anlatsam bilemedim ama bir bakmanız lazım." Dediğinde gösterdiği yere doğru başımı yavaşça çevirdim. Ve çevirdiğimde Onur ile Barış'ı görmüştüm.

Bu ikisi bir gün beni öldürecekti.

"Bak kuyruğuma bak." Diyerek Onur giymiş olduğu kadın kıyafetinin kuyruğunu sallarken görevliye bakmayarak;

Siyah Leke (+18)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ