Siyah Leke (+18)

Yalan Bozan

Gözlerimi araladığımda odama vuran güneş ışıklarıyla günümün başladığını anlamıştım. Gözlerimi kamaştırırken gördüklerimin bir rüya olduğunu sonradan idrak edebilmiştim. Elimle gözlerimi ovalarken seslerin kime ait olduğunu artık biliyordum. Annem ve babam,

Oflayarak şarja bırakmış olduğum telefona uzanıp saatin kaç olduğuna baktım. Saat 10.30'du. Harikasınız yine alarmdan önce beni uyandırabilmiştiniz. Yerimden kalktığımda başım hiç olmadığı kadar dönmüştü. Yataktan destek aldığımda bedenimin titrediğini hissetmiştim. Dizlerimin üzerine çökerek başımı avuçlarımın arasına aldım.

Başımın sağ lobisinde ki sızı kendini dindirdiğinde gözlerimi aralamıştım. Etrafı daha net görmeye başlamıştım. Bu baş dönmesi de nereden çıkmıştı? Gerçi aniden kalktığım için hem gözlerim kararmıştı hem de başım dönmüştü. Büyük ihtimalle tansiyonum düştüğü ve yeterli uykuyu alamadığımdan olmuştu. Önemsemeyerek yataktan kalkıp dolabımın önüne geçtim.

Bol, basenden dar ama bacaklarına doğru genişleyen buz renginde ki kot pantolonumu yatağın üzerine bıraktıktan sonra üzerine gri yine bol bir sweet almıştım. Bu sweetimi çok seviyordum. Arkasında yin yang simgesi vardı ve bu simge bir şekilde beni kendine çekip bağdaştırıyordu. İkisini üzerime geçirip aynaya da kendime baktığımda her zaman ki kaykaycı kızlara benzediğimi anlamıştım. Tek eksiğim kaykaydı.

Hemen saçlarımı gelişi güzel tarayıp tutam, tutam ayırdım ve düzleştirmeye başladım. Düzleştirirken bir yandan da gördüğüm rüya zihnimde yer etmeye başlamıştı.

Aman Alya sanki rüyan gerçek olacak, Ekin'in dün anlattıkları yüzünden böyle bir rüya gördün. Hatırlatırım iç sesim Kıraç'ı da rüyamda görmüştüm ve kısa bir süre sonra karşıma çıkmıştı. Alya o tesadüftü bir daha olacak değil ya kendine gel!

İç sesim yine haklı isyanlarını bağırırken saçımla işim bitmişti. Doğal bir makyaj yaptıktan hemen sonra mutfağa geçmiştim. Anneme Ekin'le çıkacağımı söylemiştim ve içeceğimi hazırlayıp masaya bırakmıştı. İçeceğimi içerken annemin yanına gittim. Siniri dumanı tüten bir çay gibi kendini gösteriyordu.

"Sinirli gibiyiz birazcık," dediğimde annem ciddi tavrını bozarak yüzüne bir gülümseme ekledi.

"Yok kuzum, sen neden erken kalktın?"

"Seslerinize uyandım. Ama iyi oldu Ekinle buluşacaktım." diyerek içeceğimi içerken annem mahcup gözlerle yüzüme baktı.

"Özür dilerim, baban yine beni sinir etti."

"Her zaman ki babam anne, artık umursamıyorum." dediğimde annem arkasına yaslanarak;

"Ben seni ona düşman mı yapıyorum?" dediğinde kaşlarımı çatarak başımı iki yana salladım.

"Asla, aksine sen onun bana göstermediği sevgiyi bile tamamlamaya çalışıyorsun. Sakın suçlarını sana atmaya kalkmasın. O bir güne gelip benimle ilgilenmedi ben hep gittim ve sürekli beni kendinden uzaklaştırdı. Onun derdi dizileri ve işi" dediğimde annemin ela gözlerinde üzüldüğüne dair izleri gördüğümde yanına gidip sıkıca sarıldım.

"Aman boş ver bu dünyada sen bana yetersin." dediğimde annem sıkıca öperek saçlarımı okşadı.

"Biz birbirimize yeteriz güzel kızım." dediğinde başını sallamakla yetinmiştim. Annemin yanağına uzun bir öpücük bırakıp mutfağa doğru yürüdüm. Bardağı bıraktıktan sonra montumu giyerek, anneme çıktığımı bildirerek kendimi evden atmıştım.

Montumun cebinde ki telefon titrediğinde derin bir nefes alarak cebimden çıkarttım. Mesajı atan Ekindi.

Kimden: Can Sister